bildirgec.org

1974 hakkında tüm yazılar

The Yakuza (1974)

elizabethtaylor | 26 November 2011 17:02

Sydney Pollack‘ın “The Firm”, “The Interpreter”, “Tootsie” gibi yapımlardan biliyoruz. İki Oscar Ödülü sahibi yönetmenin çektiği sinema filmi “The Yakuza”, bir Amerika-Japonya ortak yapımıdır. 1974 senesinde gösterime giren filmin senaryosu Leonard Schrader, Paul Schrader ve Robert Towne tarafından yazıldı. Orjinal süresi 123 dakika olan filmde 1997 senesinde yaşamını yitiren efsanevi aktör Robert Mitchum, Ken Takakura, Brian Keith, 1993 senesinde yaşamını yitiren aktör Richard Jordan ve Japon aktör Eiji Okada rol alıyor. 70’lerin en iyi Amerikan yapımlarından biri kabul edilen film, suç-aksiyon filmi sevenlere tavsiye edilir.

Céline et Julie vont en bateau – Phantom Ladies Over Paris (1974)

queennothing | 07 November 2011 12:46

1928 doğumlu Fransız yönetmen Jacques Rivette‘yi 1991 çıkışlı “La belle noiseuse” adlı yapımdan tanıyoruz. Yönetmenin 1974 senesinde çektiği sinema filmi “Céline et Julie vont en bateau – Phantom Ladies Over Paris“, başarılı bir biçimde işlenmiş bir fantastik cinayet komedisi. Locarno Uluslararası Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık bulunan filmde 1990 senesinde yaşamını yitiren aktris Juliet Berto, Fransız aktris Dominique Labourier, aktris Bulle Ogier, Vietnam doğumlu aktris Marie-France Pisier ve Oscar adaylığı bulunan İran doğumlu aktör Barbet Schroeder rol alıyor. İngilizce’ye “Celine and Julie Go Boating” olarak çevrilen filmin çekimleri Paris’te tamamlandı.

Ekmek ve Çikolata; Pane e cioccolata (1974)

queennothing | 17 March 2011 09:31

1922 senesinde İtalya’da dünyaya gelen sinemacı Franco Brusati‘nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Pane e cioccolata“, 1974 senesinde vizyona girdi. İlk gösterimini Berlin Uluslararası Film Festivali’nde yapan film, son olarak 2003 senesinde İsviçre’de gerçekleşen Locarna Film Festivali’nde seyirci karşısına çıktı. Filmde 1921 senesinde İtalya’da dünyaya gelen ve 2004 senesinde hayatını kaybeden aktör Nino Manfredi, İtalyan aktör Johnny Dorelli, Danimarka doğumlu aktris Anna Karina, Paolo Turco, Francesco D’Adda, Tano Cimarosa, Ugo D’Alessio gibi isimler rol alıyor.

Kahramanımız bir İtalyan göçmeni. Ülkesinden İtalya’ya göç eden İtalyan dostumuz, kendini bu ülkeye kabul ettirmek için elinden geleni yapacak ve ne olursa olsun asla pes etmeyecektir. Sinema tarihinin tozlu sayfaları arasında saklı kalmış bir komedi yapımı olan “Ekmek ve Çikolata”, izlemeye değer hoş bir İtalyan filmi.

Chinatown (1974)

queennothing | 06 February 2011 14:41

Roman Polanski‘nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Chinatown“, 1974 senesinde vizyona girdi. 3 defa Oscar Ödülü kazanan Amerikan aktör Jack Nicholson, Oscar Ödüllü aktris Faye Dunaway ve 1987 senesinde hayatını kaybeden Oscar Ödüllü aktör John Huston‘un başrollerini paylaştıkları filmde Darrell Zwerling, Perry Lopez, Diane Ladd, Bruce Glover ve James Hong gibi isimler de rol alıyor. 10 farklı dalda Oscar adayı olan ve ‘En İyi Senaryo’ Oscar’ını kazanan film, 1990 senesinde “The Two Jakes” ile devam etti. 300 sayfalık bir senaryo ile ve 6 Milyon Dolarlık bütçeyle tamamlanan Chinatown, Polanski’nin Amerika’da çektiği son film oldu.

Ddektif J.J. Gittes, kocasının başka bir kadınla olduğundan şüphelenen Evelyn Mulwray adlı bir kadının durumu araştırmasını istemesi üzerine işe koyulur. Evelyn’in kocası Hollis Mulwray, zengin bir mühendistir ve o sıralarda yüzde yüz kâr getirecek bir iş üzerindedir. Dedektif Gittes, yaptığı araştırmalar sonucu bir kadınla birlikte olduğunu kanıtlayan görselleri Evelyn’e sunar ve dosya kapanır. Ancak olaylar hiç de sanıldığı gibi değildir.

Alice in the Cities (1974)

queennothing | 14 December 2010 12:22

Oscar adaylığı bulunan Alman yönetmen Wim Wenders‘in yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Alice In Den Stadten“, 1974 senesinde vizyona girdi. Almanya Film Eleştirmenleri Birliği tarafından En İyi Film Ödülü’ne layık görülen yapımda Alman aktör Rüdiger Vogler (Philip karakteriyle), Lisa Kreuzer, genç oyuncu Yella Rottländer (Alice karakteriyle), Sibylle Baier ve Hans Hirschmüller rol alıyor.
Gazeteci Philip Winter, bir yazı dizisi hazırlamak amacıyla yaşadığı ülke Almanya’dan Amerika’ya gitmek durumunda kalır. Amerika’ya adım attığı ilk anda kendini bir yabancı gibi hisseden ve geçen zaman içerisinde değil alışmak, daha da yabancılık duyan genç adam, pes eder ve Almanya’ya dönmeye karar verir. Uçak biletini alan Philip, havaalanında Almanya seferinin iptal edildiğini, sadece ertesi gün Amsterdam aktarmalı gidebileceğini öğrenir. Havaalanında beklerken kendisiyle aynı durumda olan genç bir kadın ve küçük kızı Alice ile tanışan Philip, ikiliyi otele yerleştirir ve davet üzerine kendisi de bu odada uyur. Uyandığında genç kadını odada bulamayan Philip, küçük Alice ile bu yabancı ülkede kalakalır.

Bir yanlışlık, düzeltilebilecek bir hata gibi görünen bu durum, içe dönüş yaparak çevreye karşı yabancılaşmaya başlayan Philip Winter’ın bundan sonraki hayatıdır.

A Woman Under the Influence (1974)

queennothing | 07 December 2010 17:36

1989 senesinde hayatını kaybeden Amerikan sinemacı John Cassavetes‘i “Opening Night”, “The Dirty Dozen”, “Gloria” ve “Rosemary’s Baby” gibi yapımlardan tanıyoruz. Yönetmenlikten çok aktörlük yapan Cassavetes’in yönettiği 1974 çıkışlı sinema filmi “A Woman Under the Influence” (Etki Altında Bir Kadın), kadın yazarların çok sevdiği, az bilinen bir psikolojik drama. İki defa Oscar’a aday gösterilen Amerikan aktris Gene Rowlands ve Amerikan aktör/ yapımcı Peter Falk‘ın başrollerini paylaştıkları yapım, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dallarında Oscar’a aday gösterildi.
Los Angeles’ta yaşayan Longhetti Ailesi, dışarıdan anne-baba-çocuk çgenini tamamlayan örnek bir aile gibi gözükmesine karşın, evin içinde durumlar farklı seyirdedir; kişilik problemleri olan anne Mabel, kocası ve çocuklarına bağımlı, varlığını sahip olduğu sevgiyle tanımlayan hassas ve zayıf bir kadındır. Nick’i taparcasına seven Mabel, kocası ve çocukları harici insanların yanında nasıl davranacağını kestirememekte, bu yüzden sürekli bocalamaktadır. Genç kadının idare etmeye çalıştığı bu durum, kocası Nick’i rahatsız edecek, evinden ayrı kalamayan genç kadın kendini bir akıl hastahanesinde bulacaktır.

The Dispossessed (Mülksüzler)

768 | 25 February 2010 11:41

Antropolog bir babayla, psikolog ve yazar bir annenin kızı olan 1929 doğumlu Amerikalı anarşist ve feminist yazar Ursula Kroeber Le Guin‘in fantastik ve bilim kurgu türündeki kült kitabı Mülksüzler 1975’de bilim kurgu dünyasının iki büyük ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini almıştır.

Kitap genel hatlarıyla ikili bir dünya sistemi içinde geçer. Bir tarafta kapitalist ve devletçilerin gezegeni olan Urras, diğer tarafta ise Odo’cu anarşistlerin gezegeni Anarres vardır. Odo, anarşist toplumun kurucusu olan ve kitaptaki olaylardan kuşaklar öncesinde yaşamış bir kadındır ve Anarresliler toplum içinde Odo’cu felsefeye göre hareket ederler.

Yönetmenlerin Bilinmeyen Yönleri

queennothing | 09 October 2008 09:11

Stanley Kubrick
Stanley Kubrick

Yönetmen” kavramı, sinema ve tiyatro sanatının en önemli unsurudur. Bir yönetmen sadece filmi değil, aylar süren çekimler boyunca tüm ekibi de yönetir aslında. Sinemayı gerçekten seven, farklı bakış açılarını kabul edebilen insanlar, bir film izlerken “yönetmen” kavramının üstüne düşer.
Sinema sanatı için bu kadar önemli bir sıfatı taşıyan insanların ‘enteresan’ olarak nitelendirebileceğimiz bazı özellikleri var. İmaj verirken izledikleri yol olsun, rahatlamak için başvurdukları yollar olsun, atmosfere girebilmek için aldıkları terapi uygulamalarına kadar şaşırtıcı bir çok şey bulunuyor.

(Sinemada imaj vermek; yönetmenin, oyuncuya istediği performansı verdirtmek için söylediği, örnek verdiği, düşündürttüğü şeyler. Mesela, “Vahşi bir aslanın üzerine koştuğunu düşün o korku ifadesini yüzüne yansıt” gibi.)

Kişisel bir şey ama ‘yönetmenler’ başlığı altında bunu da eklemek istedim; Quentin Tarantino, ayak fetişistidir. “Pulp Fiction”daki meşhur ayak masajı ve “Kill Bill” (V1 ve V2)serisiyle Uma Thurman’ın ayaklarını çok sevdiğini her fırsatta dile getiriyor. Sadece “Death Proof” filmini izleyerek Tarantino’nun ayak fetişisti olduğunu anlamak zor değil.

Quentin Tarantino
Quentin Tarantino

Casino”, “The Departed”, “Raging Bull”, “The Color of Money” gibi bir çok başarılı filmin yönetmeni Martin Scorsese, beğenmediği sahneler için asla “kötü oldu” demez; tekrar çekerken oyuncuya “gayet iyi oldu ama daha iyi olabilir, daha iyi olacak” dermiş. Çünkü, profesyonel bir yönetmenin, oyuncusunun moralini hep yüksek tutması gerektiğine inanıyormuş.

En kötü 10 felaket

MisterMadDog | 28 January 2008 21:20

PopularMechanics sitesi, son 100 yılın 10 önemli felaketini listelemiş. Sıradan bir yazı değil, felaketlerin bize (daha doğrusu başına gelenlere) ne öğrettiğini de yazarak bu tarz araştırmalar arasından sıyrılıyor.

1906: San Francisco Deprem Yangını

yangın sırasında bir görüntü
yangın sırasında bir görüntü

San Andreas Fayı’ndan gelen 7.8 büyüklüğündeki deprem, şehrin işçi sınıfının yaşadığı merkezi vurunca birbirini takip eden patlamalar şehrin üzerinde korkunç bir duman görüntüsü oluşturdu. 10 En Kötü Felaket yazımızın ilk felaketi, yeniden yapılandırma konusunda bir ders öğretiyor ve yıllar sürecek deprem araştırmasını tetikliyor.