bildirgec.org

1995 senesinde yaşamını yitiren Fransız yönetmen Louis Malle‘nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Le souffle au coeur” (Murmur of the Heart), 1971 senesinde gösterime girdi. Senaryosu yine Malle tarafından yazılan yapım, En İyi Senaryo dalında Oscar adayı olurken, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday gösterildi. İtalyan asıllı aktris Lea Massari, Benoît Ferreux, Daniel Gélin, Michael Lonsdale, Ave Ninchi, Gila von Weitershausen, Fabien Ferreux ve Marc Winocourt gibi isimlerin rol aldıkları yapımın orjinal süresi 118 dakikadır.

2006 senesinde yaşamını yitiren Amerikan yönetmen Robert Altman‘ı “Mash”, “Short Cuts” ve “Gosford Park” gibi yapımlardan tanıyoruz. Yedi defa Oscar adayı olan Altman’ın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “McCabe & Mrs. Miller“, 1971 senesinde gösterime girdi. Edmund Naughton’un romanından uyarlanan filmde Amerikan aktör Warren Beatty, Oscar Ödüllü aktris Julie Christie, Rene Auberjonois, William Devane, Shelley Duvall, Michael Murphy, Bert Remsen, John Schuck ve Keith Carradine rol alıyor. En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar adayı olan yapım Kanada’da çekildi.

1925 doğumlu Macar yönetmen Károly Makk‘ın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Szerelem” (Love – Aşk), 1971 senesinde gösterime girdi. Senaryosu Tibor Déry’nin kitabından uyarlanan film, Amerika’da 1973 senesinde gösterime girdi. Orjinal süresi 90 dakika olan filmde 1974 senesinde kaybettiğimiz Macar aktris Lili Darvas, 1935 doğumlu oyuncu Mari Töröcsik, 2007 senesinde kaybettiğimiz oyuncuı Iván Darvas, Erzsi Orsolya, László Mensáros, Tibor Bitskey ve András Ambrus rol alıyor. Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü, OCIC Ödülü ve Seyirci Ödülü kazanan yapım, Altın Palmiye’ye de aday gösterildi.

Amerikan sinemacı Melvin Van Peebles‘in vasat diye adlandırılan suç-gerilim filmi “Sweet Sweetback’s Baadasssss Song“, 1971 senesinde çekildi. Peebles’in yönetmenliğini, senaristliğini, başrol oyunculuğunu ve müziklerini yaptığı filmde Simon Chuckster, Hubert Scales, Lavelle Roby, John Amos, yönetmenin oğlu Mario Van Peebles, West Gale ve Rhetta Hughes rol alıyor. Bütçesi 300.000 Doları bulan yapım, 19 gün içerisinde Amerika, Los Angeles’de çekildi. Özetle, Afro-Amerikan bir grup insanın beyazlara karşı mücadelesini anlatan yapım, hiçbir şirketten destek almadığı için bağımsız bir eserdir. Belirli bir tarafı düşük bütçeyle anlatmaya çalışması açısından sinema tarihinde bir değeri olan film, sinema severlerin seyretmesi gereken başarılı bir yapım.

1905 senesinde dünyaya gelen yazar/ yönetmen Dalton Trumbo‘nun yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Johnny Got His Gun“, Trumbo’nun kendi romanından uyarlandı. 1971 senesinde vizyona giren film, ünlü metal grubu Metallica’nın ‘One’ adlı parçasına ilham kaynağı oldu. Başrolünde Amerikan aktör Timothy Bottoms‘un rol aldığı yapımda Kathy Fields, Jason Robards, Donald Sutherland, Eric Christmas gibi isimler de yer alıyor.

II. Dünya Savaşı esnasında yaralanan bir Amerikan askerinin hazin öyküsünü anlatan “Johnny Got His Gun“, Amerikan politikasına ve askeri sisteme eleştirilerde bulunuyor.

Yedi defa Oscar’a aday gösterilen Kanadalı yönetmen Norman Jewison‘u “The Hurricane”, “Moonstruck”, “In the Heat Of the Night”, “…And Justice For All.” gibi yapımlardan tanıyoruz. Yönetmenin 1971 senesinde çektiği müzikal film “Fiddler on the Roof” (Damdaki Kemancı), Sholom Aleichem’in romanından uyarlandı. 3 dalda Oscar Ödülü kazanan ve bundan başka 5 dala aday gösterilen film, 9 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle çekildi. Filmde İsrail’de dünyaya gelen aktör Topol, 1973 senesinde kansere yenik düşerek hayatını kaybeden aktör Norma Crane, Michele Marsh, Paul Michael Glaser, Molly Picon, Rosalind Harris, Paul Mann ve Neva Small gibi isimler yer alıyor.
Hulki Saner’in 1972 senesinde çektiği “Damdaki Kemancı” (Ayten ve Cüneyt Gökçer, Engin Çağlar), bu filmin Türk uyarlamasıdır. Ayrıca, beğeniyle izlenen “Elveda Rumeli” de bu filmin TV dizisine uyarlanmış halidir.

• 

  1971 yapımı Willy Wonka and the Chocolate Factory adlı filmi biliyor musunuz? – Hatırlamayanlar için Johnny Depp‘in Charlie and the Chocolate Factory adlı filminin adresini verelim –

• Bu hafta vizyona girecek filmlerin fragmanları -üzerine tıklayınız-:
1. Despicable Me – Predators – The Kids Are All Righto – Winnebago Man

• James Cameron‘un nacizane filmi Avatar‘ı 350 Milyon $’a yapmış.

• Batman 3, 2011 Nisan’ında start alıyor.

• Nicolas Cage‘ın yeni filmi The Sorcerer’s Apprentice‘ın yeni bir posteri yayınlandı.

• Başrollerini Gossip Girl‘den tanıdığımız Blake Lively, Peter Sarsgaard ve Ryan Reynolds‘un paylaştığı ve çekimleri süren Green Lantern filminin set görüntülerini izleyebilirsiniz.

• Matrix‘ten tanıdığımız Laurence Fishburne, Contagion adlı filmin kadrosuna dahil oldu. -Rolü Dr. Ellis Cheever-

– ^ – Önceki Haberler – ^ –

filmin afişi

Doğru nedir,iyi nedir,yanlış nedir? Tüm bu soruları sormanıza neden olan muhteşem bir film,Otomatik Portakal. Yazar Anthony Burgess ‘in beyninde tümör teşhisi konulduğunda oturup bir yıl içinde 6 kitap birden yazdı ve Otomatik Portakal da bunlardan biriydi.Tabii tümör teşhisinin yanlış olduğunu öğrendiğinde kitap yazmaya da devam etti.Her işte bir hayır vardır denilebilir.Kötü bir psikolojiyle bu kadar çok tartışılan filmin fikir babası oldu.
1971 yılında, usta yönetmen Stanley Kubrick ‘in sinemaya aktarmasıyla büyük bir yankı uyandıran,kimine göre bir saçmalık kimine görede dahice bir film olan Otomatik Portakal toplum tarafından dışlanan bir karakterin kahraman oluşuna doğru giden gelişmeleri gözümüzün önüne seriyor.

Alex

Film, baş karakter Alex’in (Malcolm McDowell) kameraya asi bakışlarıyla başlıyor ve hemen ardından yanında ki üç arkadaşını ve ellerinde ki sütü görüyoruz.Anarşist bir çete kurup barda süt içen,beyazlar içinde ki karakterlerimiz tecavüzden hırsızlığa hatta insanları öldürmeye kadar birçok suçu işliyorlar.

Elektronik postanın babası ve halihazırda BBN Technologies şirketinde çalışan Ray Tomlinson :”Bu teknolojiyi oluştururken “spam” diye bir şeyin olabileceğini düşünmemiştim” dedi. Buna ek olarak; Spam gerçekten bir problem, ama o zamanlar ben böyle bir tehlikeyi öngöremezdim. Şimdi ise e-posta artık bir araç halini aldı, kimisi iyiye kullanıyor, kimisi ise kötü amaçlı. diye ekledi. Yazının tamamını buradan görebilirsiniz, ayrıca söz konusu yazıda e.mail’lerle ilgili ilginç rakamsal verilere de yer verilmiş:
170 milyar: Her gün dünya genelinde gönderilen e-posta sayısı.
2 milyon: Her saniye gönderilen e-posta sayısı.
49 dakika: Bir ofiste her gün e-posta ile geçirilen süre.
30-40: Çalışanların bir saatte e-posta’larını kontrol etme sayısı.