bildirgec.org

1968 hakkında tüm yazılar

Planet of the Apes (1968)

Barky | 11 June 2011 16:00

Maymunlar Cehennemi(orijinal adı Planet of the Apes) yazar Pierre Boulle‘in Fransızca La Planète des singes adlı romanından 1968 yılında uyarlanan, Franklin Schaffner yönetmenliğindeki, Charlton Heston, James Whitmore, Roddy McDowall, Kim Hunter gibi oyuncularının bulunduğu filmdir, Maymunlar Cehennemi serisinin ( 5 film) ilk filmidir ve çoğu kişiye göre en iyi filmidir. 2001 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesitarafından “kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi‘nde tutulmasına karar verilmiştir.

Film bir grup astronotun çok uzun bir yolculuğun sonunda uyanarak, yabancı bir gezegene iniş yapmasıyla başlar. Bambaşka bir gezegendedirler(belki de değillerdir) ve burayı biraz incelediklerinde canlı yaşamının olduğunu ve ilkel, konuşamayan insanların olduğunu fark ederler. Daha sonra grup dağılır, insan görünüşlü maymunlar bizimkileri esir alır, tabi film Taylor’ı ön planda tutuyor. Maymunlar Taylor’ın en az “maymun” kadar akıllı olduğunu anlar ve olaylar gelişir.
Ayrıca finali en etkileyici filmlerden biridir.
Bütün Planet of the Apes‘in film arşivi yapanlar için baş köşeye konulacak filmlerden biri olduğunu da söyleyebilirim.

Fowles’in “Büyücü” uyarlaması; The Magus (1968)

queennothing | 02 March 2011 16:02

Yazar John Fowles’in ünlü romanı “The Magus”dan uyarlanan sinema filmi “The Magus” (Büyücü), 2005 senesinde hayatını kaybeden İngiliz yönetmen Guy Green tarafından çekildi. 2001 senesinde kaybettiğimiz aktör Anthony Quinn, 1933 doğumlu İngiliz aktör Michael Caine, Julian Glover, Amerikan aktris Candice Bergen ve Danimarkalı aktris Anna Karina‘nın birlikte rol aldıkları yapım hakkında ilginç bir notu da eklemeden geçmeyelim;
Usta yönetmen Woody Allen‘a “Hayatınızda bir şeyi değiştirseniz, neyi değiştirirdiniz?” diye bir soru yöneltmişler. Allen da soruya şu şekilde yanıt vermiş; “The Magus’u izlemek dışında her şeyi aynı bırakırdım.”

Oxford mezunu zeki ve genç Nicholas Urfe, entelektüel kişiliğinin gerektirdiği üzere yarı bunalımlı ve yalnızlığa muhtaç bir adamdır. Alison adında bir kız ile gönül ilişkisi yaşamaya başlayan genç adam, aşık olmaktan korkarak kendini Yunan Adası’na kapatır. Burada tanıştığı Maurice Conchis ile adeta hayatı değişen Nicholas, kendini keşfetmeye başlar.

Rosemary’s Baby (1968)

queennothing | 11 February 2011 09:43

Fransız yönetmen Roman Polanski‘nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Rosemary’s Baby” (Rosemary’nin Bebeği), 1968 senesinde vizyona girdi. 2 Milyon Dolarlık bütçeyle Amerika’da çekilen ve Ira Levin’in romanından uyarlanan filmin senaryosu, yine Polanski tarafından yazıldı. Filmde 1945 doğumlu aktris Mia Farrow, 1989 senesinde hayatını kaybeden aktör/ yönetmen John Cassavetes, 1985’te hayatını kaybeden aktris Ruth Gordon, Maurice Evans ve Sidney Blackmer gibi isimler rol alıyor. En İyi Kadın oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilen film, En İyi Uyarlama Senaryo Oscar’ını kazandı.

Rosemary ve Guy Woodhouse çifti, kötü şöhreti olan bir apartmana taşınırlar. Aktör olan kocasının sinema dünyasında yer edinme çabalarına karşın Rosemary, komşularının aşırı iyi tutumlarından şüphelenmiş, apartmana karşı hala tedirginlik içerisindedir. Bu sırada gördüğü bir rüyanın etkisinde kalan genç kadın, kısa bir süre sonra hamile olduğunu öğrenir. Bu durum, Woodhouse çifti için felaketin başlangıcı olacaktır.

Bullitt (1968)

queennothing | 16 December 2010 17:28

Dört defa Oscar’a aday gösterilen İngiliz yönetmen Peter Yates‘in yönetmenliğini üstlendiği sinema filmi “Bullitt“, 1968 senesinde (ülkemizde 1970) vizyona girdi. Henüz 50 yaşındayken hayatını kaybeden Amerikan aktör Steve McQueen‘in başrolünde yer aldığı yapımda İngiliz aktris Jacqueline Bisset, Amerikan aktör Robert Vaughn, Norman Fell, Simon Oakland, Robert Duvall ve Don Gordon gibi isimler yer alıyor. En İyi Ses dalında Oscar’a aday gösterilen film, En İyi Film Düzenleme dalında Oscar Ödülü kazandı.
Yalnız başına yaşayan Frank Bullitt, parayla kiralanan bir koruma, muhbir, yerine göre de katildir. San Fransisco’da bir dairede kalan genç adam, mefyanın içinde olan Johnny Ross adlı bir adamı korumakla görevlendirilir. Çete arkadaşları aleyhine ifade vermeye hazırlanan Johnny Ross, kurnazca planlanana bir tuzağa kurban gider ve hayatını kaybeder. Ross’u korumak için para alan Bullitt ise işin içinde başla işler olduğunu düşünür ve kendi başına olayı araştırmaya karar verir.

Öte yandan, kendisine aşık olan Cathy’i de bu işe alet eden Bullitt, Senatör Walter Chalmers engeline takılır ve gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Polisiye filmlerin babası olarak bilinen Bullitt, sadece Frank Bullitt karakterini sinemaya kazandırdığı için bile başyapıt olarak nitelendirilebilir.

Chitty Chitty Bang Bang (1968)

queennothing | 08 December 2010 10:00

James Bond’un yazarı Ian Fleming’in kitabından uyarlanan müzikal yapım “Chitty Chitty Bang Bang“, 1968 senesinde vizyona girdi 2001 senesinde hayatını kaybeden İngiliz yönetmen Ken Hughes‘in yönetmenliğini üstlendiği yapımda Amerikan sinemacı Dick Van Dyke, İngiliz aktris Sally Ann Howes, 2010 Şubat’ında hayatını kaybeden aktör Lionel Jeffries, Alman aktör Gert Fröbe ve Anna Quayle rol alıyor. 10 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle tamamlanan yapım, ‘En İyi Şarkı’ dalında Oscar’a aday gösterildi. Ülkemizde 1969 senesinde vizyona giren bu aile komedisi, çılgın bir bilimadamının kendi kendine hareket eden otomobil icat etmesi ve bu tuhaf icadın devletin kirli planlarına alet olmasını kendine özgü üslubuyla anlatıyor.

Eksantrik Profesör Caractacus Potts, yepyeni bir şey icat etmiştir; uçan otomobil. Uzun uğraşlar sonucu ortaya çıkan bu otomobil o kadar ilgi çekicidir ki, devletin bile kurnaz planlarıana malzeme olacaktır. Ken Hughes’in adeta nefret ederek bitirdiği “Chitty Chitty Bang Bang”, muhakkak izlenmesi gereken başarılı bir müzikal komedi.

Once Upon a Time in the West (C’era una volta il West)

inanck | 10 November 2010 10:18

Spagetti Western denince akla gelen birkaç film ve yönetmen sayın deseler, bu tarza meraklı kişilerin aklına gelecek ilk örnekler Sergio Leone ve ünlü yapıtları “İyi Kötü ve Çirkin” ile “Bir Zamanlar Batı’da” olacaktır.
Benzeri belki de bir daha çekilemeyecek bu tarz filmler sinema dünyasına Clint Eastwood, Henri Fonda gibi yıldızların ismini kazımakla kalmamış, 70-80’li yıllarda büyüyen neslin hafızasında önemli bir yer kaplamıştır.

Orjinal adı C’era una volta il West olan film dönemin ekonomik koşulları gereği (buna benzer birçok filmde de görüldüğü üzere) İspanya’da çekilerek 1966 yılında gösterime girmiş. 1989’da dünyaya gözlerini yuman ünlü İtalyan yönetmen Sergio Leone, The Good the Bad and the Ugly, A Fistful Of Dollars gibi filmerle tanınan çok önemli bir isim.

Başrollerde Charles Bronson (mızıkalı adam), Henri Fonda (Frank), Claudia Cardinale (Mrs McBain) oynuyor.

Skammen (1968)

queennothing | 17 February 2010 16:56

2007 senesinde hayatını kaybeden usta yönetmen Ingmar Bergman‘ın yönetmenliğini yaptığı 1968 çıkışlı sinema filmi “Skammen“in (Shame / Utanç) başrolünde iki defa Oscar’a aday gösterilen İsveçli (esasen Japonya doğumlu) aktris Liv Ullmann ve Oscar adaylığı bulunan aktör Max Von Sydow yer alıyor.
7 senedir evli müzisyen çiftin gelgit günlerini ve gözden ırak yaşadıkları adadki evlerinde geçen hayatlarını konu alan yapım, aniden çıkıveren iç savaşla farklı bir boyut alıyor. Evlerinin dibinde gerçekleşen yıkımın çift üzerindeki etkilerine yoğunlaşan Bergman, yine başarılı bir psikolojik/ drama ile karşımızda.

Eva ve Jan Rosenberg çifti, aynı orkestrada çalan, bu sayede tanışan ve 7 sene evvel dünyaevine giren bir çifttir. Bir çiftlik evinde, kendi hallerinde yaşayan çift, bahçelerinde tavuk besleyerek, arada sırada şarapla romatizm yaparak geçen sıradan günlerini, Eva’nın kadın gerginliğiyle hareketlendirip, birlikteliklerini soslandırıp, katlanabilir kıvama sokuyorlardır. Eva’nın baskın, baskıcı, midahale etmeden duramayan ve şikayetçi tavırlarının altında kalan Jan, genç kadını sakince yatıştırmayı iyi bilmekte ve bu sayede adı sanı duyulmamış bu adadaki yalnız yaşamları daha sürdürülebilir gibi görünmektedir.

Satanik

uuuucar | 20 January 2010 16:38

Satanik
Satanik

Sinemada, çizgi roman uyarlamalarının yoğun olduğu ve izleyici tarafından rağbet gördüğü yıllarda, 1968 yılında çekilmiş bir İtalyan filmi; Satanik. Filmin adına bakarak şeytani öğeler barındırıyormuş gibi görünsede aslında hiç ilgisi yok. Satanik, yüzündeki biçimsiz yaralardan kurtulmak isteyen Dr. Marnie Bannister‘in hikayesini anlatmakta. Dr. Marnie Bannister‘in Madrid‘de yaşayan bir profesör tanıdığı hayvanlar üzerinde hücreleri yenileyen bir formül geliştirmiştir. Hayvanları oldukça agresifleştiren bu formülü, Dr. Marnie Bannister’in ısrarlarına rağmen profesör insanların üzerinde kullanmayı reddeder. Bunun üzerine profesörü öldüren kahramanımız formülü kendi üzerinde uygular ve bir anda çok güzel bir kadın haline gelir.

Barbarella

hag | 16 April 2009 12:09

Yapım yılı: 1968
Yönetmen: Roger Vadim
Oyuncular: Jane Fonda, John Phillip Law, Anita Pallenberg, Milo O’Shea, Marcel Marceau
Barbarella M.S. 40,000 yılında dünyanın uzaydaki temsilcisi olarak üstlendiği görevinde zorlu bir maceraya atılır. Pozitron ışınının mucidi olan profesör Durand Durand’in Tau Ceti gezegeninin civarında kaybololur. Bunun üzerine Barbarella Tau Ceti’ye doğru yola koyulur.

Jane Fonda uzay gemisinde yerçekimsiz ortamda yaptığı striptiz sahnesi ile hafızalara kazınmıştı. Filmin her karesinde farklı iç gıcıklıyıcı kıyetleriyle Barbarella’ya ayrı bir renk katmıştı. Acaba Roger Vadim, eşi Jane Fonda’yı bol sevışmeli bu filmde sanat uğruna mı yoksa gişe uğruna mı kullandı?

the party

schizophrenia13 | 26 November 2008 10:05

the party
the party

birçok insan için peter sellers denildiğinde akla gelen ilk filmi özelliğini taşıyan the party, tahmin edebileceğiniz gibi bir sellers & blake yapımı.
1968 yılında beyaz perdede boy gösteren filmde hintli bir aktör olan hrundi v. bakshi’nin, 1960’lı yılların hollywood’unda sosyeteninde katıldığı lüks bir partiyi nasıl alt-üst ettiğini ve sakarlıklarını izleriz. bakshi’nin aşık olduğu kadın michele monet’yi ise claudine longet canlandırmış.
senaryosu 56-60 sayfadan ibaret olan filmin bu hale gelmesinin baş sorumlusu olarak ise sellers gösterilmekte, filmin müziklerini henry mancini üstlenmiş.
izlerken gülmekten kırıp-geçiren bu filmin aslına bakarsanız anlatılacak çok bir yanı yok, tüm maharet sellers’ın vücut dilinde, izlemeden kanaat getirilemeyecek bir film, filmin unutulmayan repliği ise birdy num num olarak akıllara kazınmış.