Zombieland, diğer zombi filmlerinden çok daha farklı. Belki konusu o kadar sıradışı değil ama yine de Ruben Fleischer seyirciyi kilitleyecek eğlenceli bir odak noktası yakalamayı başarmış. İnce mizahi çizginin üzerinde başarıyla duruken, herkesi eğlendirebilecek güzel bir oyuncu kadrosuyla belki tekrar ve tekrar izlemek isteyebileceğiniz bir film ortaya çıkarmış. 21. yüzyılın başlarında, zombiler bütün Amerika’yı fethetmiş yaşayan herkesi katletmeye başlamıştır. Texaslı utangaç, tecrübesiz bir kolej öğrencisi ise kendince oluşturduğu olmazsa olmaz 30 kuralı sayesinde hayatta kalmayı başarmıştır. Bunların içinde: “her zaman arabaya binerken arka koltuğu kontrol et, silahla öldürdüğün kişiyi iki kere vurduğundan emin ol, halka açık yerlerdeki tuvaletlerden uzak dur..” şeklinde hayatta kalmaya yönelik kuralları vardır.Bir gün, ailesinin hayatta kalıp kalmadığını öğrenmek için Ohio’ya yolculuğa çıkar. Yolda Floridalı profosyonel zombi avcısıyla karşılaşır ve yola beraber devam ederlerken hayatta kalmaya çalışan kızkardeşlerle karşılaşırlar. Başta kardeşlerle tanışmaları trajedi gibi gözüksede bir süre sonra birbirlerine alışmaları ve sevmeleri kaçınılmaz olacaktır. Her bir karakterin kendince hikayeleri macerları boyunca devam ederken birbirlerini tanımaları sevmeleri, birbirlerine güvenememeleri ya da “hayatta kalmak için kimseye güvenmemelisin” maddesi bir zaman sonra aşınıp adına sevgi dedikleri bağlardan oluşması çok da geç sürmeyecektir.Kokutup günlerce uyutmayan korku filmlerinden sıkıldıysanız ve bilinçaltımızda kalıplaşmış bazı filmleri daha farklı yorumlamak istiyorsanız ya da farklı bir bakış açısı kazanmak istiyorsanız ve hatta izlerken eğlenmekte istiyorsanız Zombieland hiç de fena bir film değil.