Herşey çok masum başlamıştı oysa ki,en samimi arkadaşım ve sevgililerimizle okul gezisine gitmek için zar zor ailemizden izin almıştık ama bütün macera okul gezisinin iptal olmasıyla başlamıştı.Hiç birimiz bu fırsatı iptal edildi diye elimizden kaçırmak istememiştik elimizde kamp malzemelerimiz cebimizde paramızda vardı üstelik hiç işi bozuntuya vermedik ve 4 kafadar okul gezisi diye sıvıştık evden 3 günlük izin vardı nede olsa.Çeşme en favori mekandı bizim için ama gözlerden uzak bir yer olsun da kimseye görünmeyelim dedik nede olsa İzmir den geliyorduk ve bu durumlarda mutlaka bir tanıyan çıkar düşüncesiyle en ücra yere gittik.Gittiğimiz koyda minik bir büfenin dışında hiç bir şey yoktu büfeci günlük gelenlere su ,bira ,meşrubat satıp akşamda kapatıp giden yaşlı bir adamdı elektrik bile yoktu büfeci günlük buz getirip içecekleri içinde soğutup satış yaparak durumu idare ediyordu,adamcağızla kaynaştık dedik ”çadır kurcaz”amca yer gösterdi sandalye falan verdi bize ,bütün gün deniz ,kum ,güneş eğlenerek geçirdik.Akşam olunca amca gitti sandalyeleri denizin içine koyduk oturduk şarkı ,dans,gitar derken gece oldu çadırımıza çekildik artık tamamen uyku modundaydık iki bölmeli çadırda erkekler bir tarafta kızlar bir tarafta uykuya dalmıştık işte bütün macera o saatte başlamıştı….Uykumda birden bir ses ”kim var orda?Çıkın bakalım dışarı göreceğiz hesabınızı”diyerek seslensede bunu erkek arkadaşların bizi korkutmak için yaptığını sanıp iplemeden çadırın bölmesini açtık ama çadırın dışında bir çok adamın silahlarını doğrultup ellerinizi başınızın üzerine koyarak dışarı çıkın ”dediğini hafif bir baygınlıkla ve erkek arkadaşlarımın diz çökmüş görüntülerini hatırlıyorum.Kendime geldiğimde yüzüme tutulan fenerden ne olduğunu anlamaya çalışırken adamın biri diğerine ”komutanım bu yunanistan’a kaçmaya çalışan kaçakları merkeze götürmek için jipi getireyim mi?”demesiyle ayıldık .Biz salya sümük ne yunanistan’ı,ne kaçağı,biz kamp yapıyoruz desek te kimse bizi iplemiyor hakkımızda habire soru soruyorlardı.Ben ailem gerçeği öğrenecek düşüncesiyle o an kendimi gerçekten denize atıp sakız adasına kadar yüzüp kaçak olmayı bile göze alabilirdim.Bizi aldılar Çeşme merkeze götüreceklerdi kamp yaptığımız yer tam mülteci ve kaçakların geçiş noktasıymış nerden bilelim ücra köşe derken taaa dibine gelmişiz.Arabaya binmek üzereyken uzaktan bir el feneri bağıra bağıra bize gelmeye başladı komutan bir durdu hayrola ya noluyo gibisinden bakakaldı fenerleri onadoğrulttular ,bir baktı gelen büfeci amca…..”Komutanım hayrola noluyor burda?” deyince büfeci,komutan bizi kastederek yakaladıklarını anlatmaya başladı,büfeci amcada” yok komutanım olurmu öyle şey onlar benim misafirim ben dedim onlara burda kamp kurun bu gençleri tanıyorum ” dedi.Meğersem büfeci amca orda gece nöbetindeki askerlerin ihtiyaçlarını görür onları tanırmış,adam bunu deyince komutan demek öyle deyip bizi bıraktı ben bu sefer sevinçten hafif baygınlık geçirdim.Büfecide dükkanda unuttuğu bir şeyi almaya glmiş hepsi tesadüf işte ,bizim kamp maceramız hızlı başladı hızlı bitti vesselam,iyiki o zamanlar daha cep tlfonu icat edilmemişti yoksa ailem olayı duysaydı başıma gelecek gazabı düşünemiyorum bile ,bu arada o gün kamp arkadaşım olan kişi şimdi 23 yıllık eşim ,ne zaman çeşme’ye gitsek hep o günü anar güleriz