Vampir diye lanetlenerek asılıp kesilen binlerce insan aslında suçlu değil sadece hastaydı? California Devlet Üniversitesi profesörlerinden Wayne Tikkanen’in iddiaları bu şekilde. Vampirliğin asıl sebebinin Porfiria hastalığı olduğunu tesbit eden profesöre göre “Hastada anormal kıllanma görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok acı çeker. Sonunda çıldırır.”
Porfirianın sebep olduğu cilt bozukluğu
Porfiria (ya da porfiri) hastalığı porfirin adlı pigmentlerin, deri, kemik ve dişlerde toplanmasıyla ortaya çıkan, birbirleriyle bağlantılı kan hastalıkları bütünüdür. Birçok porfirin karanlıkta iyi huyluyken ışığa çıkıldığında et yiyici toksinlere dönüşmektedir.
İzmir’de yaşayan porfiria hastası H. E.’in dramı basına şu şekilde yansımıştı.
Porfiria ve vampirlik arasındaki bağlantıyı ilk ortaya atan ise biyokimyacı David Dolphin.
Dolphin’e göre:
“Porfiria hastaları gün ışığına maruz kaldıklarında vücutlarında belirgin değişimler meydana geliyor. Yüz derisinde çatlamalar, burun veya parmakların düşmesi, dudakların aşırı gerginleşmesi sonucu dişlerin sivri görünmesi gibi. Ağır porfiria hastaları bu nedenle gün ışığına çıkamıyorlar. Porfiria hastalarında görülen hemoglobin eksikliği nedeniyle oluşan kansızlık yüzyıllar önce hastaların kan içmelerine sebep oluyordu. Sarımsak porfiria semptomlarının ağırlaşmasına sebep olduğundan bu hastalar sarımsaktan sakınıyorlardı.”
Anne Rice’ın Lestat’ı
Ne kadar çarpıcı! Eski çağlarda insanlar haliyle bunu bilmiyorlardı ve gönül rahatlığıyla vampirleri cezalandırdılar.Ancak ne kadar Dolphin ve Tikkanen bu görüşü savunsa da işler göründüğü gibi değil. FOCUS dergisinin blogunda söylenildiğine göre:
“Vücut bozukluğuna yol açan yalnızca konjenital eritropoietik porfiria denilen tür ve şimdiye kadar 200 kişide görülmüş. Bu da vampir efsanesinin tüm dünyaya yayılması için yeterli bir sayı değil. Aynı yazıda Dolphin’in en çok saçmaladığı noktanın ise kan içme mevzusu olduğu söyleniyor. Zira porfiria hastalarının kanında eksik olan karmaşık molekülün, kan içerek vücuda kazandırılmasına imkan yok çünkü kanda bulunan her molekül midede ve bağırsaklarda sindiriliyor.”
Vampirliğin hastalıklarla açıklanmaya çalışılması porfiria ile sınırlı değil. Anemi ve katalepsi de bazı araştırmacılar tarafından vampirliğin sebebi olarak öngörülmüştür.
Katalepsi hastası kimse kendiliğinden hareket etme kabiliyetini yitirir. Normal bir insanın rahatsız olacağı konumlarda hareketsiz olarak uzun süre kol ve bacaklarını tutabilmektedir. Bu da tarihte bazı insanların nasıl diri diri gömüldüğüne ilişkin bir neden sayılabilir. Zira, hasta kaslarını hareket ettiremediği için yardım çağrısı yapması imkansızdır.
Belki de dünyanın tek vampir araştırmacısı Rosemary Ellen Guiley, dünyada gerçek vampirlerin olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadır. Guiley, kan hastalıklarının kan içme tutkusuna neden olmasını vampirlik saymamaktadır. Sarımsaktan korkanlarla, suyun içinden geçemeyenlerle karşılaşmış ama bunların nedenini klasik vampir folklorundan psikolojik etkilenme olarak görüyor. Bağlantıdaki makaleden de görülebileceği gibi günümüzde de vampir gibi davranan insanlar yok değil ancak bunların vampirliği tamamen psikolojik etkenlere dayanıyor denilebilir.
Peki porfiria ve benzeri hastalıkların vampir mitinin oluşmasına hiç mi etkisi yok? Eski çağlarda hastalara gerekli maddenin enjekte edilmesi imkanı olmadığından ve hastalar çok acı çektikleri için kafayı sıyırıp insanlara saldırmış ve kanlarını içmiş olabilir. Çok az sayıda olması kesin olan bu vakalar vampir mitinin doğmasına sebep olmuş mudur tartışılır.
Vampir efsanesi gerçek mi, değil mi siz karar verin ancak benim de içinde bulunduğum büyük bir kitle vampirlerle ilgili kitapları okumaya, filmleri izlemeye ve FRP oyunlarını oynamaya devam edecek.
(Ek bilgi için ayrıca bkz.)
yorumlar
Hastalığın ilk tanısının koyulduğu (en azından kan hastalığı olduğunun anlaşıldığı zamanlarda -ortaçağ olduğunu öngördüğüm-) bu hastalara tedavi amaçlı hayvan kanı içirildiği idi. Zamanla ortaya burdan hareketle vampir hikayelerinin çıktığını okumuş idim.Ayrıca Vlad Basarab ya da Drakul’un oğlu Drakula ya da Kazıklı Voyvoda olarak bildiğimiz kişi, son vakitlerde vampirlerin babası olarak tahta geçmiştir.Yukarıdaki hikaye + yeterince zalim kişilik oldu mu sana Dracula!
şu lestat ve filmdeki konser sahnesi benim için unutulmazdı!
aaah ah, şu salak vampirler niye sürekli müslüman medeniyetine takılmazlar ki? ne kutsal su, ne de haç var :)ihtimal, kuduz hastalığının sırrına vakıf olamayanların efsanesi:) kuduz olan sudan (kutsal da olabilir) ve parlak nesnelerden (gümüş haç) sakınır. karşısındakine diş ve tırnağıyla mikrobu geçirip kudurtur. sarmısak kısmı hemoglobin eksikliğiyle işaret edilmiş :)iş mitoloji ve karizmaya dönüştürülünce öykünme de olur ara sıra :)tavuklar arasında dahi hemoglobin eksikliğinden dolayı, zayıf olanın makat üstünü yolup gagalama ve kan emme yoluyla oluşan kayıplara tedbir olarak su çanaklarına belli aralarla kan eklenir :)kumpirdi vampirdi derken patatez dinine ve bilmine geçeli nice oldu ahâli 🙂
benbey national geografikkkkkk te bir belgesel seyretmistim su ucan vampirler varya minik yarasalar ….kan emmek icin tavuklarin makatlarindan iceri giriyordu …ve salak tavuk farketmiyordu…igrenc hatta görüntüyü ceken kameraman sadece O MY GODDDNESSS diyip kacmisti ..benimde midem bulanmisti…….o bölgede yani birazilyada bir sahil kasabasiydi..kuduz hastaligi artmisti bilin adamlari onun arastirmasini yapiyorlardi….isin garibi…bu ucan vampirler insanlarinda emiyorlardi..uykuda ve asla kisiler bunun farkina varmiyordu…issirmadan evvel bölgeyi uyusturan bir salgi ile bölgedeki sinirleri etkisiz hale getiriyorlarmis…..
işte, onlara kumpir diyoruz 😉 büyük keyifle, en az on kez oynadığım oyunlardandır.
bakedddddddddd patates….. yuh artik nasil bir tüme varim yaptin yaaneee sastim burda ..OmyGooddnesss!!!:-)))
biz izmirliler ,kumpir diye bakeeedd patates e deriz yahu ..oyun oldugunu bilmiyordum….cok güldüm kendime hahahhah :-))))
vampirizm aslında psikolojik bir rahatsızlıktır ve ilk fatih’in kankası kazıklı voyvoda’nın, yani nam-ı diğer drakula’nın düşmanlarının kanını içmesiyle ortaya çıkmıştır. vampirlerin kalbe kazık sokarak öldürülmesi, voyvoda’nın en sevmediği yemeğin sarmısak ihtiva eden imam bayıldı olması gibi tezler de hikayemizi destekler hatta.
@redorack çok doğru söylediniz. ancak bu vampir hikayesi asur ve babillere (bunlar da hep birlikte anılıyor eküri gibi) kadar dayanıyor. o dönemden kalan yazıtlar, duvar üstü resimler incelendiğinde; vampirlerin soylu, kültürlü, karizmatik vs. değil, bildiğiniz canavar olduğu görülüyor. yani dolayısıyla o dönemde bu canavarlara iyileşsinler diye hayvan kanı içirmemişlerdir sanırım. bu durumda vampir efsanesinin yayılışı sizin öngördüğünüz şekilde olabilir ama ortaya çıkışı öyle değil gibi sanki. ne dersiniz?
@woofwoof, ‘öngördüğüm’ zaten çok yanlış olmuş orada…Hatırlayabildiğim kadarıyla olabilirmiş, hatta yanlış hatırladığım kadarıyla diye başlasam daha iyi olurmuş 🙂
Woofwoof; şimdi güzel bir yazı olmuş, yalnız Anemi ve Katalepsinin vampir ile bağının kurulması imkansız gibi geliyor. Çünkü Porfiria hastalığı şekil itibariyle ürkütücü. Yani gece ve kan bir arada. Bu yüzden de şehir hikayelerinin yayılması çok normaldir.Ayrıca Buffy ve Angel’a bir teşekkür etmeyecek miyiz?
@nevdalist yazıyı beğendiğiniz için teşekkür ederim. anemi ve katalepsi bana da çok mantıklı gelmiyor ancak bazı kaynaklarda geçtiği için yer verdim.
Allam yareppim, yıllarca kandırıldım mı ben şimdi? Nasıl olmaz vampir ya, anbıliivıbıl…
var ya olmaz mı twilight’ı izlesenize – ya da okuyun tercih sizin. kaymak gibi delikanlılar taş gibi kızlar.
Ama yalan onlar diyo ya, ne umutlarla izliyorum onları ben halbusakim..
gerçek olm vampirler.açığa çıkmamak için ayak yapıyorlar.büyük ihtimalle konu yazarıda vampir.
yav ne hastalığı bırak. hastalık ayrı dava. bunun tabutta yatanı var, sarmısaktan korkanı var, güneşe çıkınca eriyip biteni var. var oğlu var.
Töbe allam yareppim, memnunum ben halimden..
Bilgi için teşekkürlerbasurbasur belirtileribasur nedirbasur kremi