Sana anlatacağım çok şey var, neler neler dermişim ve sende çok gülermişsin mesela. Meselem senle değil, meselem yok ki senle olsun.Yeryüzünde milyonlarca yıl önceden bugüne acaba kaç insan geldi geçti. Geçmişten bugüne gelmek için, o milyonlarca insanın neler yaşadığını ve nelerle savaştığını kitaplardan biliyoruz, peki ama iç dünyalarını kim bilebilir. Zamanla ve teknoloji ile orantılı olarak, iç dünyalarımız da değişmiyor mu? En basitinden, kendi hayatından pay biç veya yeni nesilden. İnan ki insanoğlu öyle değişken ve öyle her şeye ayak uyduran yapıya sahip ki; Ben mesela, gençliğimde ayaklarım havadaydı, kırka bir kaldı ayaklarım yere çakıldı. Sen kaç yaşındasın bilemem ama kırkına geldiğinde nerede olduğunu hatırla, kırkından sonra da ölümü. Çünkü bu sefer ayakların yere çakılmaz, giderek gömülür…Her şeye rağmen her gününde ve her anında kendini çok iyi hisset. Tanrı’nın bahşettiği her gün, her dakika hatta her saniye çok özel sayılı zaman dilimleri ve bize geri alınmak üzere verilen bir hediye. Sakın bu dilimleri çok uzun zannedip yanılma…