Dünyayı ele geçirmeye ya da toptan yok etmeye girişen, zalim, nefret dolu, çekirgevari uzaylıların bir takım amerikalılar tarafından durdurulması ya da madara edilmesiyle ilgili bissürü Hollywood filmi seyrettik . Bu filmlerde mutlaka bir de usa başkanı vardır ve tüm dünya adına uzaylı koloninin generaliyle bir konuşma yapar, anlaşmaya çalışır. bu arada konuya çalışıp gelmiş olan uzaylılar da ingilizce olarak hepimizin öleceğini mimlerler. peki şu an uzaylılar geliverse ve o filmlerin uzay gemilerini tasarlayanlara “Vay be! Bilmeden aynısını yapmışız” dedirtecek uzay gemilerini bizim atmosfere dayasalar, olası başkan-general diyoloğunda Bush nasıl bir tavır alırdı?general:- Merhaba biz dost olamayacak kadar sizden ileriyiz. zaten sanayi devrimini sizden bin yıl once yapmamış olsaydık elimde lokum çiçek falan olurdu, o zaman dostça konuşur, medeniyetler birliğimizin penbe panjurlu birlik hayallerini kurardık. Ama gelin görün ki durum şu an çok farklı. o yüzden hepiniz öleceksiniz!- Tutun kollarımdan heyecan yaptım düşerim şimdi.- Tutuyorum sayın başkan siz konuşun, dünyanın kaderi sizin ellerinizde.- tamam başlıyorum. ıım. şeey. hah. Uzaylı generalin dikkatine; Ben Amerika Birleşik Devletleri başkanı George W. Bush. Dünya halkları adına…- Sus lan! Saate bakıyordum o yüzden durdum, daha bitmedi söyleyeceklerim. Daha yok edilecek çok gezegen var. şimdi… Bir saat içinde saldırıya başlayacağız.- Durun! Anlaşabiliriz !- Ne anlaşacaz lan! Sus bakiim.- Bi konuşıyım.- Peki söyle ne diyeceksen. Gözlerinden belli sende sinsi bi şeyler var.- Evet sinsiyimdir fena halde. Ve sinsi olduğum gibi savaş konusunda da oldukça tecrübeliyim. Size girişeceğiniz fetih için karlı bir teklifim var.- Anlat- Şimdi bu dünyanın tamamını yoketmeniz hem para hem zaman kaybı. ben size Usa i veriyim. sizin olsun. bizim de zaten sizinkine benzer bir planımız vardı. Planın ayrıntılarını Dick’den isteyim getirsin. Dick!- Getirdim bile sayın başkan, buyrun…………………………………………………………- Yani bu planı bizim devam etmemizi istiyorsun.- Evet. Siz bu silahlarla daha hızlı yaparsınız tabi.- Bu Ladin kim, bir çok yerde geçiyor.- Hah biz o adamı arıyoruz. Gülme Dick, ciddi ol.- Valla ne diyim yeğenim, senin teklif aklıma yattı doğrusu.- Yeğenim?- Yıllar önce Türkiye’ye inmiştik. Köylüler taşlamıştı bizi. O yörede araştırma yapmak için çalışıp da inmiştik yine, o zamandan kalmış dilimde.- Neyse anlaştık herhalde.- Evet anlaştık. Valla senin bizden altta kalır tarafın yokmuş, kanım fena kaynadı sana.- saolun lordum- Lordum ha..Ha Ha Ha- Hooop. Pat!- AAA Jorel’in oğlu değil misin sen?- Evet ta kendisi. bana buralarda Superman derler yalnız.- Vay be rastlantıya bak. Babanı tanırdım senin biliyor musun. Ahh Jorel, ne günlerimiz geçti. Çocukluğunu bilirim senin. Çişini tutamazdın. Hep kucağıma işerdin.- Saygı lan biraz saygı! Sen general, şimdi, hemen pılını pırtını kolonini neyin varsa topla defol git bu gezegenden yoksa üfürürüm suratınıza. Sen başkan, sana da yazıklar olsun gelirken duyduklarım… yazıklar olsun! Siyahlar giyip uçacam artık.- Ha unutmuştum tabi ya hıh hıh, bizim superman’ımız var. Valla dediğini yapar delikanlı çocuktur.Tabi bir de şu gerçek var ki, o da amerikalılar bi gün uzayda bizden daha geride uygarlıklar bulurlarsa, asıl yokedici uzaylıların, insanoğlu olması olasılığıdır. Önce oradaki canlıları buraya getirip inceleriz. sonra burada tükenmeye yüz tutmuş kaynakları rezervlerde tutup, oradaki medeniyeti ve kaynklarını kendimize köle yaparız. Çıkar ilişkileriyle örülü bir hayatı öğretiyorlar bize en başından en sonuna. insanız biz, belki de en tehlikeli uzaylı türüyüz.