22 Ağustos 1942 – 24 Ocak 1993
VURULDUK EY HALKIM
Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık.Babamız sırtında yük taşıyarak,getirirdi aşımızı, ekmeğimizi,Arabalar şırıl şırıl ışıklarıylacaddelerden geçerken,bizler bir mumun ışığındabitirdik kitaplarımızı.Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulunyüreğini, yüreğimizde yaşayarakkatıldık o büyük kavgaya.Ecelsiz öldürüldük, dövüldük, asıldık…Vurulduk ey halkım,unutma bizi…Yoksulluğun bükemediğibileklerimize, çelik kelepçelertakıldı.İşkence hücrelerindesabahladık kaç kez,isteseydik, diplomalarımızımor binlikler getirenbirer senet gibi kullanırdık.Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.Yazlık, kışlık katlarımız,arabalarımız olurdu.Yüreğimiz işçiyle birlikte attı,köylüyle birlikte attı.Yaşamımızın en güzel yıllarını,Birer taze çiçek gibiverdik topluma.Bizleri yok etmek istediler hep.Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.Fidan gibi genç kızlardık;Hayat, şakırdayan bir şelale gibiakardı göz bebeklerimizden.Yirmi yaşında,yirmi bir yaşında,yirmi iki yaşında,işkencecilerin acımasız ellerineterk edildik.Tükürülesi suratlarına karşıbahar çiçekleri gibi,taptaze inançlarımızı fırlattıkboş birer eldiven gibi.Utanmadılar insanlıklarından,Utanmadılar erkekliklerinden.Hücrelere atıldık ey halkım,unutma bizi.Ölümcül hastaydık,bağırsaklarımız düğümlenmişti.Hipokrat yemini etmişdoktor kimlikliişkencecilerin elindeöldürüldük acınmaksızın.Gelinliklerimizin ütüsü bilebozulmamıştı daha.Cezaevlerine kilitlenmişkocalarımızın taptaze duygularına,birer mezar taşı gibi savrulduk.Vicdan susut,Hukuk sustu,İnsanlık sustu.Göz göre göreöldürüldük ey halkım.Kanserdik;ölüm, her gün bir sinsi yılangibi dolaşıyordu derilerimizde.Uydurma davalarla kapattılarhücrelere.Hastaydık.Yurtdışına gitseydikkurtulurduk belki.Bir buçuk yalındaki kızlarımızıöksüz bırakmazdık.Önce kolumuzu, omuz başından keserek,yurtseverlik borcumuzun diyeti olarakfırlattık attık önlerine.Sonra da, otuz iki yaşındabırakıp gittik bu dünyayı,ecelsiz.Öldürüldük ey halkım unutma bizi.Giresun’daki yoksul köylüler,sizin için öldük.Ege’deki tütün işçilerisizin için öldük.Doğu’daki topraksız köylüler;sizin için öldük,İstanbul’daki, Ankara’daki işçiler,sizin için öldük,Adana’da, paramparça elleriyle,ak pamuk toplayan işçiler,sizin için öldük,Vurulduk,Asıldık,Öldürüldük ey halkım,unutma bizi.Bağımsızlık, Mustafa Kemal’denarmağandı bize.Yabancı petrol şirketlerine karşıdevletimizi savunduk,komünist dediler.Yirmi iki yaşlarındaydıköldürüldüğümüzde ey halkım,unutma bizi.Mezar taşlarımıza basa basa,Devleti yönetenler gizli emirlerle,başlarımızı ezmek,kanlarımızı emmek istediler.Amerikan üsleri kaldırılsın dedik,sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.Emperyalizmin ahtapot kollarınateslim edilen ülkemizinbağımsızlığı için kan döktük sokaklara.“Ülkemiz bağımsız değil” dedik,kelepçeyle geldiler üstümüze.Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizmekarşı dalgalandırdığımızbayrağımızı daha da diktutabilmekti bütün çabamız.Bir kez dinlemediler bizi.Bir kez anlamak istemediler.Vurulduk ey haklım unutma bizi…Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.Bir kadın eline değmemişti ellerimiz.Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha.Bir gece sabaha karşı,Pranga vurulmuş ellerimizve ayaklarımızla çıkarıldıkidam sehpalarına.Herkes tanıktır ki korkmadık.İçimiz titremedi hiç.Mezar toprağı gibi taptaze,mezar taşı gibi dimdikboynumuzu uzattıkyağlı kementlere.Asıldık ey halkım, unutma bizi.Bizi öldürenler,bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar,ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar.Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardıya da susmuşlardıbütün olup bitenlere.Öfkelerini bir gün bilekarşısındakilere bağırmamışinsanların gözleri önündeöldürüldük.Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına.Batı uygarlığı adına,bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.Korkmadan öldük ey halkım,unutma bizi.Bir gün mezarlarımızda güller açacakey halkım unutma bizi.Bir gün sesimiz,hepinizin kulaklarında yankılanacakey halkım, unutma bizi.Özgürlüğe adanmış bir topçiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz.ey halkım unutma bizi.unutma biziunutma biziunutma biziunutma bizi…UNUTMADIK SENİSöz: Uğur MumcuBeste ve seslendirme : Fikret Kızılok
yorumlar
işte bu yazı orta ve lise müfredatına konmalıdır bence. belirli aralıklarla okunmalıdır sınıflarda.daha nice Uğur Mumcu’lar yetişsin diye…
oooo, damardan giriyoruz!bu meydanda cengimiz varer olan meydana gelsinfaşistlerden hıncımız vardevrimciler sefa gelsindiye zamanında yaşanmışlığın kendince haklı feryadı da vardır.insan, sinema ve dönemin yürek bağı tutkunuysa duvar filmini analize ve gaz vermeye alır hiç değilse. olmadı tabutta röveşatayı. haydi o da olmadı hababam sınıfını.popüler olma ihtiyacı ne boktan bir ruh hali olmuş böyle:)efenim, adem’in trenleri‘nin senaristi yakin ve kadim arkadaşımdır (bende de var bir birikim diye şeyediyorum). dilerseniz heyecanınıza dayalı bağlantı kurayım ki, enerjiniz boşa gitmesin :)e, şey için dedim. bizden bi bok olmaz ve siz kallavisiniz :)tekrar gözlerinizden öperim 🙂
Üzüldüğüm nokta, bu şiiri okuyan üniversite öğrencisine başka bir üniversite öğrencisi tarafından satır çekilmesidir.Konuyla direk bağlantısı olmayabilir belki. Ama dillere destan İstanbul Üniversitesi’ nde, yayınladığı bilimsel makale sayısını yakalayacak sayıdaki, bu tip vakaların içinde şiddet uygulanmasını kınamak istiyorum. Tarafsız olabilirsem ne mutlu ama tarafsız davranıp koyunlaşmak değil amacım. Dün 15:30 sularında sınav dönemi yaklaştığı için ders fotokopii çektiren birkaç üniversite öğrencisi, faşist sloganlar altında satırlarla saldırıya uğradı. Öğrencilerden birkaçı yaralandı. Burdaki mantığı anlamak mümkün değil. Ne yazıkki bu topraklarda ne kadar Uğur Mumcu yetişse de, onun arabasına bomba koyacak o kadar kalleş olacaktır.
internetten copy paste ile kitaplardan copy paste arasında ne tür bir yasadışılık farkı vardır ki boşa gittibu dizelersorarım size yönetici gözler!
aslında şeytan ayrıntıda gizlidir derken çok şey anlatılmakta…buddhala arkadaşımın yazdığı olayda o satırı çeken ve faşist olarak adlandırılan çocuklar…aslında faşist vs değiller… hatta hiçbir şey değiller… onlara başlarında olan ve eylem koymaktan nemalanan büyükleri(!) tarafından bir hedef verilmekte ve onlarda buna göre eylem koymaktalar… sormadan,sorgulamadan.oysa “ocaktan” yetişen bir büyükleri olarak ben burada ve bu vesile ile şunu haykırmak istiyorum :keşke Uğur Mumcu’yu iyice okusalardı,özümseyebilselerdi ve bunun ardından yapmaları gereken neyse onu yapabilselerdi…bir insana sadece “solcu” olduğu için saldıran sözde milliyetçiler kime hizmet etmekte sizce?cevap : marjinal solcu gruplaraUğur Mumcu din tüccarlığı yapanların karşısındaydı,Rabıta’yı ortaya çıkarttı… bugün hepimizin kanını emen RTE ve benzerlerinin yetiştiği bataklığa dikkat çekmek istedi….Uğur Mumcu pkk denen it sürüsü ile uğraşmakla kalmayıp onları palazlandırarak bundan nemalanmak isteyen sözde devlet adamları(!) hakkında bilinmesi gerekenleri ortaya dökerken katledildi…evet o bir solcuydu ama bence bir vatanseverdi… özal satılmışının geç öldüğü bir dünyaya erken veda etmek zorunda bırakıldı…son söz : okumayanı okuturlar… ama kendi bildikleri gibi
RAKIrokaBalık Bravo, çok kısa fakat öz bir biçimde Uğur Mumcu bu kadar tanımlanabilir. O sadace vatanperver değil aynı zamanda en büyük Atatürk ilklerine bağlı ATATÜRK’çü bir yazardı. Hükümetlerin hangi dönemlerinde olursa olsun, bozuk düzene karşı çıkan onları doğru yola çekmek onları hizaya getirmek için kalemini sakınmadan kullanan gerçek bir araştırmacı yazardı, gazeteciyidi, solcuydu… ama adam gibi adam dı. Mumcu’nun siz aklı selim vatansever okuyucuları oldukça ben Mumcu’dan alıntılara devam edeceğim (her ne kadar bossout copy-past kabul etse de) Uğur Mumcu bugün bir idol olması gereken bir insan.Sevgilerimle
Burada bossout kardeşimizle karşılıklı polemiğe girmek istemiyordum ama biraz da mecbur kaldım. Bir yazıyı, bir bilgiyi internetten kopyalıyıp aktarmak ile bir kitaptan veya başka bir yazılı kaynaktan kopyalayıp aktarmak arasında çok büyük fark var. “Kişilerin bilgiye ulaşması araştırma ve bol okumayla mümkündür” diye bir kısa tanımlama yaptıktan sonra, gelelim kopyalamaya.İlginizi çeken bir konuyu şimdiki ortamda Internetten bulup araştırmanız mümkün ve o bilgiyi de alıp kullanmanız pek tabi ki doğal. Bu bir kopyalamadır. Çünkü her insan internete girdiğinde bu bilgilere ulaşır.Ancak diyelim ki “Adalı Kız” isimli opereti araştırmanız gerekiyor. Kolay girdiniz internete yazdınız bu iki kelimeyi. karşınızda onlarca aynı isim çıktı ama bunların hepsi 1976 da çekilen türk filmi olan adalı kız.Bizim aradığımız “Adalı Kız” opereti 1946 yılında Ses tiyatrosunda oynanmış ve yazarı Münir Hayri Egeli Müziğini yapan ise Emin Cenkmen. Ve daha birsayfa dolusukonu ile ilgili bilgiler.Haydi bakalım bu bilgilere ulaşın. Nasıl? Araştırmanızda ınternet yetersiz. Sahafları dolaşacaksınız, kütüphaneleri dolaşacaksınız, bu konuda kitap var mı yok mu onu araştıracaksınız. Kısacası zamanınızı aylarınızı vereceksiniz ve belki bu bilgiye ulaşacaksınız belki de ulaşamayacaksınız.Ama ben bu bilgiye 1 Haziran 1946 tarihli Yıldız mecmuasını bularak ulaştım ve konusunda meraklı okuyucuya yazdım ilettim. Bu şimdi kopyalama-yapıştırmamı oldu. Hayır. Ama benim bu “Adalı Kız” yazımı sen Internetten alırsan işte bu kopyalama olur. Çünkü her insan bu bilgiye zahmetsizce ulaşacaktır.Uğur Mumcu ile ilgili kitaptan yaptığım alıntılar da aynı düşünce mantığı ile çözümlenmeli.Neyse….Sevgilerimle