Avrupa Birligi için görüsmelere baslayacagimiz söylenen zaman yaklastikça dünya basininda Türkiye ve AB iliskileri hakkinda yapilan yorumlar artti1. Genel olarak bakildiginda Avrupa Birligi’nin verdigi “söz”ü tutup 3 kasimda görüsmelere baslayacagi yönünde. Fakat hiçbirisi “Tam üyelik” konusunda net görüslere sahip degiller.Diger bir kisim da ciddi ve sert bir sekilde Türkiye’yi yeren yorumlarla birlikte birlige girmemizin hiç de uygun olmayacagi yönünde görüsler belirtiyorlar.Fransa ve Hollanda
Bu kesimin siyasi anlamda temsilcileri olanlar belli; Fransa, Hollanda, G.Kibris, Yunanistan, Avusturya… G.Kibris ve Yunanistan’in bu tutumlari konusunda herhangi bir saskinligimiz yok fakat Fransa ve Hollanda bizi sasirtti denebilir. Avrupa için tek bir Anayasa dolayisi ile yapilan oylamalarda “ters” tepki alan bu ülkelerin devlet adamlari (özellikle Jacques Chirac) bir anda daha önce sahip olduklari görüslerin tersine dönüverdiler. Ulkelerindeki politik sayginliklarini kaybetmemek adina yaptiklari bu yüz çevirme hiç de saglam bir tabana oturmuyor farkedilebilecegi gibi.Müslüman Türkiye’nin AB’de yeri yok
Huzursuzluklari daha çok dini açidan. Müslüman bir ülkenin Avrupa’ya dahil olmamasi gerektigini belirtiyorlar. Ayrica fakir, çok nufuslu bir ülke olmamizi da bir sebeb olarak öne sürüyorlar. Türkiye’nin Avrupa Birligi’ne dahil olmamasi gerektigine dair sunulan en garip sebeblerden biri de “laiklik” unsuru. Ulkemizin hem laik hem de Müslüman bir ülke olmasini kavrayamadiklarindan olsa gerek ki hala “Orada laiklik tehlikede” gibi yargilar öne sürüyorlar.
American Daily yazari J. Grant Swank Jr ise “AB Türkiye’nin Görüsme Önerilerine Güvenmemeli” gibi sert bir baslikla baslayan yazisinda sürekli “Müslüman Türkiye” olarak bahsettigi ülkemiz hakkindaki endiselerini asagilamalara varan bir uslupla dile getiriyor.Özellikle Islamiyet’i de yeren birçok öngörüsü var Swank’in. Kuran-i Kerim’in kutsal bir eser olmaktan öte, kan akitmayi (kurban kesmek) ögütleyen bir kitap oldugundan, camilerin de Müslüman olmayanlara karsi “yikim” planlarinin yapildigi merkezler oldugundan bahsediyor. Ve Amerika’yi da yaklasan Türkiye’ye karsi uyararak yazisini sonlandiriyor.Ermeni Sorunu ve Ifade Özgürlügü
Bugünkü Financial Times‘in Editör Yorumu kösesinde de “Ermeni Katliami“i kabul etmeyen bir Türkiye’nin hiçbir zaman Avrupa Birligi’nde yeri olmadigi yönünde yorumlara yer veriliyor. Ek olarak, Bogaziçi Universitesi’nde düzenlenmesi planlanan organizasyonu kastederek, Ermeni meselesi ile ilgili bir konferansin iptal edilmesinin de Türkiye’nin bu konuda olumlu adimlar atmak yerine geriye gittigini vurguluyorlar. Son olarak da “Birakin tarihi sorunlari, AB’nin en basit kurallarindan biri olan özgür ifade hakkinin bile daha tam olarak saglanmamis olmasi Turkiye için karanlik bir nokta” seklinde bitiriyorlar.Karsit görüslere yanitlar
Bu yorumlara karsi hükümetimizin verdigi tepkiler de oldukça ilginç. Recep Tayyip Erdogan ve Abdullah Gül “Bizim daha fazla verecek birseyimiz yok. Görüsmeler için önümüze sunulan tüm kriterleri yerine getirdik. AB tek çikar yolumuz degil. Olmaz ise Ankara Kriterleri ile yola devam ederiz23” derken, Ekonomiden sorumlu devlet bakanimiz Ali Babacan ise “Türkiye’nin A ve B plani aynidir; Reformlara devam etmek4 ” seklinde bir yol çiziyor.Ama
Görünüse göre, durum biraz karisik. Zorlayarak bir grup arasinda yer almak isteyen bir konumda Türkiye su anda. “Gelmeyin! Istemiyoruz!” diyen bir arkadas grubu arasina girmek istiyoruz. Gerçi Avrupa Birligi’ne girebilecek düzeye gelmis bir Türkiye’nin AB sayesinde saglayacagi yarar, AB’nin Türkiye’den alacaklari ile karsilastirilamayacak kadar yetersiz olacaktir kanimca. Bu yüzden hedefimiz Avrupa Birligi’ne girmek degil her anlamda gelismek, eksiklerimizi gidermek ve en kisa zamanda düzlüge çikmak olmalidir. O zaman “itilen” bir ülke degil “imrenilen” bir ülke konumuna gelebiliriz.
Kaynakça
[1] – Zaman[2] – Independent (Ingiltere)[3] – English People (Çin)[4] – Zaman (Ing.)______________www.anafikir.comfikrin kadar varsın…