Mayıs ayında Brad Pitt’in başrolünü oynayacağı Troy filmi sinemalara geliyor. Daha önce hafifte linklendiği üzere 2005 yılında da Türk yapımı bir animasyon vizyona girecek.Bu savaşın üzerine yazılanların insanlığın düsturu olması bir yana yaşadığımız toprakların buna ev sahipliği yapması bile ilgimizi pek çekmemiş anlaşılan. Mayıs ayında bir çok ülkeyle beraber kabataslak haberdar olacağız bu olaydan buna da şükür.Truva savaşı üzerine en derli toplu yazılar Egeli Homerostarafından kaleme alınmış İliada ve Odyssesia.
Özellikle İliada tamamen Truvada geçiyor. İliada’da sadece savaşın son günlerini ve Truvanın en büyük kahramanı Hektorun ölümünü anlatan Homeros‚ Odyssesia’da düşman tarafından Odysseus adlı kahramanın savaştan sonra geri dönüş hikayesini anlatıyor.Troy filmi eğer sadece Truvayı anlatacaksa başvuracağı kaynak İliada merkezli günümüze gelen diğer kaynaklardan olacak. İşte blogta değinmek istediğim bu diğer kaynaklar.İliada dışında ozan birliği (Epic Cycle) gibi bir oluşumun derlediği ve başkalarının yazdığı başka kitaplar var. Bunları Cypria‚ Fall of Troy‚ The Sack of İlium‚ Little Iliadolarak özetleyebiliriz. Truva savaşının başlangıcı truva atı ve truvanın yıkılışı asıl bu kitaplarda yazıyor. Sanal dünyaya gene minnet duygularımızı belirtmemizi gerektirecek şekilde bu kitaplar özellikle üniversitelerin internet sayfalarında bulunabiliyor.
Truva hakkında Troy filminden önce bilgilenmek isteyenler için link sepetim aşağıda.link sepeti:
timeless myths Hikayeleri kaynaklarıyla beraber özetliyen en derli toplu sayfa.epic cycle özetdiğer kitaplara linklerbütün eski yunan yazılarıkonuya ilgi duymuş bir yurtdaşımıztruva savaşını anlatan çizimler
yorumlar
Blogun amacını eksik ifade etmişim. İliada ve Odyssesia elimizde baskısı ve çevirisi olan kitaplar. Ama kulak doygunluğu ile bildiğimiz truva’nın yıkılması truva atı gibi efsaneler bahsettiğim diğer kitaplara dayanıyor.Bu hikayeleri İliada da bulacağımı zannediyordum‚ bulamayınca hayal kırıklığına uğradım. Kulak dolgunluğu ile yetinmeyip söylentilerin aslına ulaşmaya çalışınca da blog ortaya çıktı.
Bu Truva ve Homeros konusu kurcalandıkça üzerine konuşulacak şeyler çıkan bir mevzu.Şöyle ki Halen daha yazılanların gerçek olup olmadığı konusu muallakta. Homerosun varlığı bile muallakta. Bahsi geçen savaştan yıllar sonra yazıldığı için sadece bir hikaye olabileceği düşünülüyor. Çanakkale’de bulunan antik şehrin bahsi geçen troy olduğu varsayılsa bile‚ Homerosun yıllar sonra bu şehrin yıkıntıları üzerine oturup böyle bir hikaye hayal edip yazmış olabileceği düşünülüyor. Hikaye ve şehir düzmece olsa bile bence varlığını su götürmeyen tek şey halklar ve yaşantıları.Homeros İzmir yöresinde yaşamış biri. Yani hikaye Anadolulu birinin gözünden anlatılmış onların kültürleri hakkında bilgi veriyor. rtdergi’de de değinildiği üzere Avrupalının bakış açısıyla değerlendirilen çoğu şeyde sapmalar olabiliyor. Bir Egeli olarak kişisel fikrim Homerosun anlattığı atmosferi halen daha Anadolu’da hissedebilirsiniz. Bu topraklarda yaşayan insanlar Türkler geldiğinde tası tarağı toplayıp gitmediklerine göre muhakkak karşılıklı bir kültür alışverişinde bulundular. Şahsen ben İliyada’yı okuduktan sonra yandaki resime baktığım zaman böyle bir alışverişi görebiliyorum.Alpaslan Türkeş’in “ne mozaiği ulan! mermerdir mermer!” zihniyeti bence bir hayli havada kalıyor. Dinin etkisi ile doğu medeniyetlerinin yaşadığı hayatın yaşanması gerekliliğine rağmen İliada’da anlatılan Anadolu medeniyetlerinden gelen öğelerin yaşantımızda varlığını sürdürdüğüne inanıyorum.Filmlerden kültür alan insanlar için şunu söylemek isterim; Troy filminde bu bahsettiğim atmosferi veremeyecekleri aşikar.
Filmin afişinden anladığım kadarıyla bütün hikaye İliada’da yarı tanrı olduğuna inanılan Akhilleus’un kahramanlığı üzerine yoğunlaşacak.
Homeros Anadolulu olmasına rağmen İliada’yı savaşı kazanmış Akhaların torunlarına anlattığından‚ kitap Akhaların kahramanlık hikayeleriyle dolu. Duygusallığımı bir kenara bırakırsak aslında da onların kahramanlık romanı. Ama Homeros Truvalı Hektoru anlatırken “Asıl kahraman kim be beyamca?” diyesiniz geliyor.İşte Filmle alakalı en çok bunu‚ Hektoru nasıl tasvir edeceklerini merak ediyorum.
Film nasıl olursa olsun‚ Akhilleus’un savaşmasından
Işıl ışıl bir yangın saldırırsa nasıl
dağda‚ derin derelerde‚ kuru bir ormana‚
ağaçlar nasıl yanarsa için için‚
yel nasıl bir o yana‚ bu yana uçurursa alevleri‚
Tanrıya benzer Akhilleus da oraya buraya saldırıyordu
diye bahseden Homeros’un mükemmel tasvirlerine benzetemeyeceklerine eminim.
“…Bu savaşın üzerine yazılanların insanlığın düsturu olması bir yana …” cümlesini biraz açar mısınız.
Bu iki kitap klasik çağlarda bir kutsal kitap bir ders kitabı gibi değer görmüş. Yunanlılar kitapları ezbere biliyorlarmış. Bir ahlak kitabı hatta bir pratik bilgi kaynağı olarak ta kullanıyorlarmış. Yunan kültürünün ve eğitiminin temellerini oluşturmuş. Yunan eğitim sisteminin Roma imparatorluğu ve Hristiyanlığın yayılma döneminde benimsenmesiyle iyice yaygınlaşmış ve batı medeniyetleri tabanlı günümüz eğitim sisteminin belkemiğini oluşturmuş.Virgil’in Aeneid adlı kitabında Truvalı kahraman Aeneas’ın yıkımdan kurtulup Romayı kurması anlatımıyla dolaylı olarak Roma imparatorluğunun temeli olarak görülmüş. Daha sonrada Osmanlı tehdidin kaçan bizanslı ve yunan sanatçıların bilim adamlarının İtalya’ya gelişi ile Rönesans dönemini tetiklemiş. Rönesans kültürünü derinden etkilemiş. Günden güne artan tercümeleriyle hızla yayılmış ve klasik Avrupa geleneğini oluşturmuş.;¬)
düstur=1 .Genel kural, kaide.2 .Yasaları içine alan kitap.yüzünden ekstradan da kafam karışmıştı.Ama zannedersem anladım. Yine de “…Egeli Homeros tarafından kaleme alınmış…” yazıp geçtiğiniz Homores hakkında bişeyler yazılmasını bekliyor insan. Üstünde bu kadar çok tartışma varken ( Bazı uzmanlar bu destanların bir değil birkaç kişi tarafından yazılmış olabileceğini ileri sürüyorlar)
atmosfer başlıklı ahkam altında homeros’un varlığı bile muallakta diyerek değinmiştim. Ana başlıkta epic cycle (ozan sendikası) ile aslen buna gönderme yapmaya çalışmıştım.Kısaca söylentilere değineyim. Bunlara İlyada çevirisini yapan Azra Erhat’ın önsözünde de değiniliyor. Bu iki kitaba nasıl ihtimam gösterdiklerini yukarıda anlattım. Yunanlılar bu kitapların ıcığını cıcığını çıkartırken anlatım farklılıklarını incelemişler. Yıllar içinde herkesin kendisine yontup değişiklikler yapmış olacağından şüphelenmişler. Bazı şeyleri çıkartmışlar bazı bölümleri tamamen atmışlar. Sonra bakmışlar o kadar karışıyor ki demişler bu homeros ya bir çok yazıyı alıp bir araya toplamaktan başka birşey yapmayan dingilin tekiymiş yada daha sonradan ortaya çıkmış homeros grubu gibi bir ozan birliğinin adı. Ama benimde geçerliliğine kani olduğum şöyle bir durum söz konusu. İki kitabın anlatım tarzlarının ana hattı aynı. Farklı gelen bölümler o dönemin sanatsal kalıplara uyma zorunluluğundan geliyor olabilir. O dönemde sanatçılar tarafından yapıtların sahiplenilmemesi bize ne kadar garip geliyorsa yazılanların uyduğu kurallarda o kadar garip gelebilir. Ha epic cycle‚ ha Homeros ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..
.
bana da mayıs ayında brad pitt in başrolunu oynayacağı dımtırıtırı filmi sinemalara geliyor cümlesini açar mısınız… olmamış ki.
fatih’in istanbul’u fethettikten sonra “truva’nın intikamını aldım” dediği rivayet edilir.güzide savaşçılarımız manowar da the triumph of steel albümlerinde uzun uzun değinmişler mevzuya.
Note: Since this project is categorized as being in production, the data is subject to change or could be removed completely.
Status Updated: 31 October 2003
kastettiğin buysa tabii.
Fatih Sultan Mehmet’in ve Atatürkün böyle bir şey söylediği ifade ediliyor ama ben internetten kaynağına ulaşamadım.
ama hem oynayacağı hem de aynı anda filmin geleceği birazcık imkansız sevgili contravolta..ilk cümlede düştüm yazıdan.
sen olsan nasıl ifade ederdin sham-o
Yardımını beklerken boş boş oturmayayım, Allah boş oturanı sevmez dedim ve benzer yazılarını araştırdım.Feyz alayım istedim.Şu giriş favorim. Ona mı benzetsem acaba? edebi bir değeri olduğu şüphesiz.Yoksa buna mı? özensiz ama çarpıcı nasıl derler ‘crisp’.
cümlen düşük kabul et, ama araştırmacı gazetecilik tadında bi reha bi fatih olmak istiyosan devam et, ne diyim..bi de sen bilmezsin şamo olucak, sham-o diil:/
biraz hissiyat olayı.Daha film çekimleri tamamlanmadığı için böyle düşünüp yazdım. Aynı muhabbetinden nickinin sham-o olması gerektiğini çıkarttığım gibi.İlk kısım konusunda haklısın tabii eşşekliğe lüzum yok kabul ediyorum. Farketmemin mümkün olmayacağı bir hataydı. Teşekkür ederim. Olur böyle vakalar şamolar yakalar.
yok ben yakalayacı falan değilim zaten ama evet sapına kadar şamo yum ben. düzelicek yakında hafif el atabilirse…bak benim de cümlelerim gayet düşük.geçen yaz kazıya misafir olarak katılabilmek için yırtınan biri olarak duyarsız kalamazdım yazınıza.affedin ya da teşekkür edin:-
ben şamoyu tanıyorum, bu lügatperdaz kişi şamo filan değildir..
Contra, bu cok ilginc konuyu gundeme getirdigin icin tesekkurler.Ne yazik ki uyurgezer hafifcilerde jeton dusmemis.Ilk link’ine (ti,eless myths) ulasamadim ne yazik ki.Evet Turklerin Truvali’larla olan ilgisini tarihci hafifci’lerden duymak istiyorum. Kazilarda calisan, doktora yapan uzmanlar yok mu?Tesekkurler.
umarım o link hep bozuk değildi.adres buhttp://www.timelessmyths.com/classical/trojanwar.htmlçok zevkli bir site.
bir iki link atalım da. Blog’un bütünlüğünü sağlayalım.Artık Troya denince akla Manfred Korfmann ve ekibi geliyor. Troya’yı ona soracaksınız. Yeni arkeoloji teknikleriyle epey mesafe kattetmiş. Troya projesi sanal olarak ta takipn edilebiliyormuş.
.mın dini imanı olmaz derlerdi de inanmazdım 🙂 Filmi izleyince hak verdim.