selim-selamderya-selam canıms-s-d-pardon profil resminiz aynı olunca seni yeliz sandım.ondan canım dedim.s-sorun değil:) deryacım.s-deryacım dememden rahatsız oldun mu?d-d-d-yok.olmadım.
Bu diyalog Derya’nın erkeklere ve özellikle evli erkeklere karşı olan mesafeli duruşunu bir hatayla da olsa yerle bir etmişti.Genç ve evli bir erkeğe ilk defa tüm içtenliğiyle(!) canım demiş,bu içten enerji o anda Selim’e geçivermişti.Biliyordu Selim’in ona ona özel bir güveni ve ilgisi vardı.Eşine Derya’nın yanına gitmesini ,onu aramasını sıklıkla söylerdi.Zaten Selim de Derya’nın evine geldiklerinde ya da onunla konuştuğunda çok mutlu olurdu.Çünkü Derya’yı ve kedisini çok severdi.Hatta gelmediği zamanlarda kediyi özlediğini söylerdi.Maço-Feminen yapısı çözülememekle beraber Derya Selim’in yakın davranışlarını feminen kısmına yorardı.Ta ki bu diyaloğa kadar…Devamında işler daha kafakarıştırıcı bi hal almaya başladı çünkü:
“-deryacım sana bişey soracağım ama yanlış anlama lüften.-sor tabi.-seni daha yakından tanımak istiyorum
yok artık” dedi Derya tabi ki içinden.dışından ise sadece:
zaten yeliz beni yeterince tanıyor.yani siz tanıyorsunuz beni ama ne soracaksın ki?
diyebildi,düzgün ama temkinli dizmeye çalışarak kelimeleri.Sorunun cevabı hemen geldi:s-yani mesela nasıl karar verdin mühendis olmaya?
oh” dedi Derya içinden.Oh demek için henüz erkendi ama bu konuşma devamında tehlikeli bir noktaya gelmeden bitmişti o akşam.Buna rağmen Derya’nın içini kemiren birşey vardı ki ; bu diyaloğun Yeliz 1 haftadır evde olmadığı bir zamanda oluşu gerçeğiydi.Toplumsal bir bilinçaltı baskısı olduğunu düşünerek geçiştirmeye çalıştı beynindeki tıkırtıları.
Derya’nın çevrimdışı geçirmeye çalıştığı birkaç günden sonra bir gaflet anında Selim selam verdi yine.Bu defa Deryacım diyerek verdi selamı.Belli ki bu hitap hoşuna gitmişti.Çevrimiçi olduğu ilk dakikalarda hemen çakıveriyordu selamı.Derya birçoğunda görmezden geliyor ama nezaket icabı selamı alıyordu ve muhabbet başlıyor ;”seninle ne kadar benziyoruz birbirimize,seni özledim ya,ne kadar sıcaksınız( sen ve kedin),canın sıkılıyordu seni gördüm ne güzel muhabbet edelim dedim ( eşi tv izliyorken), noktalarında her defasında samimiyetin dozunu hızla arttırarak devam ediyordu.Derya son bulması için çaba sarfetmese sabaha kadar konuşmak isterdi.Eşinden bahsetse Derya hiç düşünmez sabaha kadar dinlerdi.Çünkü Yeliz’i severdi.Ama Derya “Eşin napıyor “diye sorduğunda “napsın tv izliyor.ee senin kurs nasıl gidiyor?” gibi konudan( Yeliz’den) uzaklaşacak bir soruyu ekleyiveriyordu.Bu durumun birden fazla kez oluşu öyle denk gelmiş olma ihtimalini oldukça azaltıyordu.Durumun nereye gideceğini kestiremeyen Derya son konuşmalarının bitiminde sevgilisi olmayan hiç bir erkekten duymadığı ve Selim’in hiç adeti olmadığı halde ” öptüm Deryacım ” veda cümlesini okumuş; kafasındaki tıkırtılara kulak vermesi gerektiğine ikna olmuştu.Önlem almalıydı ama Yeliz’e farkettirmeden , Selim’e daha fazla fırsat vermeden nasıl yapacağını kestirmesi bir hayli zordu…