Hiç bu kadarını düşünmemişti. Hayatını bir telefon değiştirmişti. Nasıl oldu kendi dahi bilmiyordu ama bir şekilde olmuştu işte. Kader O’na gerçekten de ilginç bir oyun oynamıştı. Kaderin oyunu şöyle başlamıştı.sabah yataktan kalktığında hayatındaki proplemler hala kafasını kurcalıyordu. Yüzünü yıkarken bile ben bunca işin içinden nasıl çıkarım diye düşünüyordu. kahvaltı bile yapmadan evden çıkmış on dakikalık yürüyüş sonunda kendini servise zor atmıştı. İş yerine gelmiş herzamanki gibi birkaç haber sayfasını okuduktan sonra işine koyulmuştu ki hayatını değiştirecek telefon çalmıştı. Önce numaraya baktı bilmediği bir numara ile karşılaştı. Hafiften gerildi. Ne zaman yabancı bir numara arasa böyle olurdu. “Hayırdır İnşallah” diye geçirdi içinden ve telefona cevap verdi. Karşıdaki ses selam verdikten sonra bir tapu bulduğunu ve üzerinde bu telefon numarası yazdığını söyledi. Selim kendisine ait olmadığını “keşke benim olsaydı” diyerek karşı tarafa iletti. Öyle ya tapu kim Selim kimdi. Eline geçen para ile ailesini zor geçindiriyordu. Evi nerden alacaktı da tapu sahibi olacaktı. Bu düşünceler aklından yıldırım hızıyla geçerken istemsiz bir şekilde tapu üzerinde kimin adı yazdığını sordu. Adam “Selim Kanca” ismini okuduğunda “anlamadım tekrarlar mısınız” dedi. Adam tekrar aynı ismi okuduğunda bunun bir şaka olabileceğini düşünerek “bırakın artık bu şakayı kimsin kardeşim Yılmaz sen misin” dedi ancak karşısındaki adam gayet ciddi “yok beyfendi ne şakası yok şaka falan isim işte bu” dedi. Selim duraksadı nasıl olabilirdi. Bunca sene kira ödemekten anası ağlamıştı. Şimdi ise üzerinde ismi yazılı bir tapu vardı. En azından şimdilik öyle söylüyordu telefondaki ses. “Beyfendi” dedi. “Beyfendi sizinle buluşalım mümkünse” dedi ve adamdan olur cevabını aldıktan sonra buluşacakları yeri belirlediler. Telefonu kapadıktan hemen sonra yerinden fırladı müdüründen yalvar yakar birkaç saatlik izini kopardı ve işyerinden ayrıldı…….Hayatında hiç bu kadar titrememişti. Eli ayağı boşalmış vücudu zangır zangır titriyordu. Elindeki tapuya bakakalmıştı. İşte kendi ismi işte kendi resmi ne yapacağını bilemeden öylece kalmıştı. Tapuyu getiren adam “beyfendi iyimisiniz renginiz soldu” sözleriyle irkildi. Elini alnına götürdü nasıl olmuştu bu bir anlam verememişti. Tapudaki imza bile kendine aitti. İyide hiçbir zaman bu kadar parası olmamıştı ki bu evi alsın. Karşısında içtenlikle bakan adama kirayı bile zor ödediğini bu tapuya sahip olmasının imkansız olduğunu olsa bile neden kendisinin haberi olmadığını bir çırpıda anlattı. Adam tapuya gitmenin en doğrusu olacağını her şeyin orda ortaya çıkacağını söyledi. Birazda merak ettiği için Selim’e “tapuya götüreyim sizi zaten o tarafa gidecektim” dedi…………Tapuda bütün kayıtlar ortaya dökülmüştü. Her şey doğruydu. Ev Selim’e aitti ve 1 ay önce almıştı. Aldığı adamın ismi adresi herşey burdaydı. Ama kendi neden hatırlamıyordu bunca şeyi. İyice emin olmak için evi aldığı kişiye gitmeyi uygun gördü. Adresi aldı “fazla uzakta değil” dedi tapuyu bulan adam “ben biliyorum buraya çok yakın gel gidelim” dedi Selim’e. Selim biraz mahçup “sizi çok yordum ama” dedi. Adam “Merak ediyorum aslında olayın nereye varacağını biraz da bunun için istiyorum sizi götürmek” dedi gülümseyerek. Beraber tapudan ayrıldılar……Evin eski sahibi Selim’i tanımıştı. Kendisinin aldığını oldukça da yüklü bir para karşılığında aldığını söylemişti Selim’e. Selim şaşkınlığını gizleyemedi “o kadar para verdim ha” diye mırıldandı. Yapacak birşey yoktu ev Selim’in gözüküyordu. Sokağa çıktığında yanında duran adama “nasıl olur anlamadım gitti” dedi. Adam “aslında bir yerlerde gizli birşeyler var ve bunu çıkarmanın tek yolu hipnozdan geçiyor sanırım. Benim bir arkadaşım var bu olayı orda çözeriz sanırım” dedi.Selim tek çıkar yolun bu olduğuna kaanat getirdikten sonra arabaya bindi…….Herşey hipnozsayesinde ortaya çıkmıştı. Odadakileri şaşkına çeviren olay şöyle gelişmişti.Bundan 1 ay önce, Selim her gün yürüdüğü servis yolu üzerinde duran bir bilet bayisinden, çekilişine 5 dakika kala bir milli piyango bileti aldı. Cebinde unuttuğu o bilet ertesi gün eline geçince internetin nimetlerinden faydalanarak kazanan numaralara baktı. Belki 30 defa kontrol ettiği numaraya oldukça yüklü bir paranın çıktığını görünce, kendini parayı tahsil ederken buldu. Elinde para dolu çanta ile eve dönme hesabı yaparken, önüne çıkan satılıktır ibaresine sahip ev gözüne ilişti. Sanki öylece onu bekliyordu bu satılık ev. “İşte” dedi “tam istediğim ev, hanımda bayılır bu eve” diyerek evi bir çırpıda satın aldı. Tapu işini hallettikten sonra tapuyu paltosunun iç cebine iliştirdi. Lakin bir müddet sonra düşürdüğünün farkına varamadı. Eve döndüğünde aklından “ben yarın evdekilere güzel bir supriz yapayım şimdi hiç bir şey söylemeyim” diyerek çantadaki parayı gardolapta hiç kimsenin yanına yaklaşmadığı, okul hatıralarını sakladığı kutuya koydu. İçinde günün ona vermiş olduğu büyük bir mutlulukla başını yastığa koydu. Bir müddet sonra “Selim kalk yerine yat” diyen hanımının sesiyle uyandı. Baktı yerde yatıyor. İşte olay burda kopuyor. Selim yere düşerken kafasını yere çarpıyor. Ve hafızasıo gün içinde yaşadıklarını siliyor. Selim sabah kalktığında herzaman ki gibi hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Taki sabah gelen o telefona kadar.Tapuyu bulan adam ise Selim’in tapuyu düşürdüğü gün buluyor tapuyu. Elini cep telefonuna atıyor Selim’i aramak için, şarjının bittiğini görünce “evde ararım” diye koyuyor ceketin cebine eve gelincede üstünü değiştiriyor ceketi gardolaba asıyor. Günün vermiş olduğu yorgunlukla da tapu aklına gelmiyor. 1 ay sonra aynı ceketi tekrar giyince eline tapu geçiyor ve Selim’i arıyor.