SULTANIMA BAHÇEMDEN EN GÜZEL ÇİÇEKLERİM…Zor oldu abiiim biliyomusun : ) çöllere yağmur yağdırmak kadar çok zor aslında… Küçücük bir göz yaşı damlası kadar ümitsizce başlayacaktı bu hikaye ve o damlalarla sen bir vahayı cennete dönüştürecektin, farkında olmasanda.“Çiçek bile bir damla su ile hayat bulur ve yetişir…”Aşkım seni kendi hayatıma katmak, yeniden bi hayata başlamak kadar zor oldu. İnatlaşman, isteksizliğin, korkuların, yaraların önümde kocaman engeller olarak birikmişlerdi. Benimde senin gibi korkularım vardı aslında tekrar birinin kalbini kırma yada kendi kendimi üzmem gibi… Sebebsiz sancılarla boğuşmaktan bıktım artık aslında ve sığınacak bir yer arıyorum, ümitsizce dalgalarla boğuşan bir tekne gibi… Yok denecek kadar az bir ümitle çıktım yola, kalbine giden o yola… Dalgalar arasında… Fırtınalar içinde…Ve o yola koyulmuştum artık; sen bana “ boşa ümitlenme” desende o ümit benim içimde hep vardı. Büyük ihtimalle uzun ve yorucu bi yol olacak sanıyordum… Ama sen beni tanıdıktan, bende sana bağlandıktan sonra korkularımın, endişelerimin yersiz oldğunu anladım. Artık o yolu daha kolay yürüyodum çünkü benim sana karşı attığım her 2 adıma karşılık senden 1 adımda olsa karşılık alıyordum. Ve bu bana alevler içinde 1 damla su kadar tatlı geliyordu. Yinede hala geçilmesi gereken hendekler, aşılması gereken duvarlar vardı… Ne kadar belli etmesende içindeki çatlaklardan düşüncelerin gözlerime kadar sızıyordu. Bişeyler vardı içini acıtan… Bişeyler vardı…“Çiçeğin sarısını, yeşilini, kırmızısını, yani rengini güneş verir…”Sımsıcak bir güneştin yapraklarımdan sızdın içime, köklerime, derinlerime işledin ve bütün çehremi değiştirdin… Artık hep güneşine bakan bir fidandım karşında… Gün geldi güneşim oldun odama doğdun. Başını omzuma koyup film izleyişin vardı. O an film bitmesin diye dua ediyordum.. o an bitmesin diye… Ve aşkı benden çalmıştın, yadan ödünç almıştın. Günler geçti en güzel şarkılar hep seni anlatır oldu. Adının geçtiği bir çok şarkıyı şimdi farkettim hatta : ) Adın bana o kadar çok şey anlatıyor o kadar çok şey hissettiriyorki… Aslında bilmiyosun adın seni anlatıyo. Sen adın gibi bir çok şeye hasretsin. Mesela kaybettiklerine…“Suyla fidan dertleşirmiş… Ne derdi varki fidanın sudan başka…”O gece beraber ağlamıştık… Keşke sormasaydım o soruyu. Yanaklarına dokununca farkettim göz yaşlarını. Belki bilemem en değerli varlığını hiç doyamadan kaybetmeyi ama inan bana seni çok iyi anlarım. Şunuda bil hiç kimse yalandan ağlayamaz… O gece ağladık ve ben o masum gözlerinde derin uykulara daldım. Günler geçmeye devam etti… Sende bende takılı kaldın aslında ve zaten biyerden sonra kabullenmiştinde. Diyorumya kıyamam, kızamam sana. Sana kimin kızmaya hakkı olabilirki ( şımarma ama :p ) Bi sigara daha yaktım. Hani diyosunya iradende iyiymiş diye. Değil aslında… sadece istemekle oluyor herşey. Sana karşı hiç bir irademi, zaafımı tutamıyorum, tutamadımda zaten. Artık kendimi senin kollarına bıraktım…“Dallanıp budaklandımı ağaç oldum der her fidan tanesi…”Özlemenin bu kadar zoruma gideceğini sanmazdım. Baktığım yerlerde sen, dinlediğim şarkılarda sen, düşündüğüm anlarda zaten hep sen varsın… Ben artık bişeyleri kaybettiğim için pişman olmak istemiyorum, ve sende pişmanlıklarını tekrar yaşamak istemiyosun biliyorum. Seni nasıl inandırabilirim bilmiyorum ama sahip olduğum bütün güzellikler üzerine yemin edebilirim. Ne için mi ? Sana pişmanlık yaşatmıyacağım için. Ve unutma bu çocuk asla kötü gözlere sahip olamadı. En kötülere karşı bile…“Yıkık duvarlar yaptım kendime alçısız,Asık suratlar çizdim kendime kalemsiz,Çürük kalpler vardı, duygusuz ve aşksız,Ve birde sen vardın…Benden habersiz, yarattığım hayallerden farksız,Ya aşkım aslında şiirler bile artık buralarda anlamsız,bu taht, kale, saray olamaz sultansız,Ve birde sen varsın…Çiçeklerim gibi öpmeye kıyamadığım sen varsın içimden farksız…”Ve… Aşkım, bebeim, bitanem, hayatım, aşkomi, yavrum, sultanım, küçük ördekim : ) Sen hala sölemesende ben hep haykıra haykıra bunu söyliycem…“Seni Seviyorum”Cemal TAŞKIRAN