Şimdi biliyorum. Daha başlığa bakarak bile bunun neresi kültür diyecekler çıkabilir. Tabi herkesin kendi yorumu, saygı duyarım ama bence kültür. Sebep mi? Anlatayım.Bundan 3 sene önceydi. Ankara’dan İstanbul’a geldiğim yıldı. Taksim’de turlarken gördüm Starbucks’ı. Çok ama çok şaşırdığımı hatırlıyorum. Çünkü çocukken anlamadan izlediğim büyüyünce daha çok anlayarak izlediğim çoğu Amerikan filminde bu Starbucks denen yer vardı. Gözümün önünde sürekli elinde kağıt bardaklarıyla kafeden çıkan insanların görüntüleri vardı. Acaba nasıl diye içeri girdim. Bir sürü bilmediğim kahve ismi var. Bilmiyorum , cesarette edemiyorum. En bildiğim ismi gördüm: Capuccino 🙂 (şuan bile yanlış yazmış olabilirim)Uzun bir süre bunu içmeye devam ettim. Sonra sonra içerinin güzel kahve kokusu ve sıcak kanlı çalışanlarının tavsiyeleri üzerine ben başka içecekleri de denemeye başladım.Kültür mü? Oluşturdu.. Mesela şuan white chocolate mocha içiyorum. 100 defanın 90’nında diyebilirim. Ve eğer eksik ya da yanlış yapılırsa hemen tat farklılığını hissediyorum. Geri veriyorum hatta sora sora öğrendiğim için şurasını şöyle yap biraz daha arkadaşım diyebiliyorum.. En azından bir konuda uzmanlaştım.Kimileri Avrupalaştırmak, Kimileri Amerikanlaştırmak diyebilir buna, ağız tadımızı ve kültürümüzü. Ama bence alakası yok. İsteyen hala gidiyor Türk kahvesini mis gibi içiyor istediği yerde. İsteyen de buraya geliyor ve farklı tadları öğreniyor. Yüzlerce kişi iş imkanı buluyor bu yabancı şirkette.Bir de 19 nisan’da açmışlar ilk mağazalarını Türkiye’de. Ben de 19 nisan’da doğdum. Şimdi gel de sevme bu kahve devini:)
yorumlar
bencede starbucks kahve kültürü içinde büyüyen ayrı bir kültüreşimle istanbula gezmeye gittik, her starbucks girşimimizde her yer doluydu (kış mevsimi dolayısıyla daha fazla full yani )bence her ilde açmalılar
güzel yapıyorlar kahveyi zorla mı?açsan sabah sabah o kepekli sandviçlerden de alırsın.ama ben kahvemi kağıt bardakta içmem kupada gelsin.bak canım istedi yaşadığım yerde de yok işin kötüsü…
valla ben de görürürm görürüm ama hiç girmedim içine. ne bileyim çok soğuk görünüyor dıştan.içerisi de hakikaten voll yani kışları.
valla benım eve çok yakın oldugu için istikaldeki sabahları ofise giderken bır kahve alıp içerek gıdenlerı goruyorum..benımde canım ıstıyor.kendı bi an amerıkan fılmlerınde sanıyorum..dedektıfler elınd ekahveyle felan gıder ya ofislerine..az ilerde meydandakı dılencılerı gorunce ne amerkası olm dıyorum..taksım in istanbul burası dıyorum.bazen çilek gibi gıcıklık yapıyorum gidip garsona turk kahvenız varmı dıyorum. ama guzel oluyor..hele o expresso nun yanınd averılen kekler muthiş. bırde starbucks lara genelde yalnız ve terk edılmış kadın modundakı kışıler gelıyor..bı bakıyosun herkes uzgun ve vurmuşlar kendılerını kahveye..sevıyorum senı starbucks dıycem ama ben gloria jeans i daha cok sevıyorum..garsonları turk kahvesı varmı dendıgınde tabi efenım nasıl olsun dıyor 🙂
doğru, yanlış yazmışsın: cappuccino.”sıtarbaks”a bir arkadaşımın hatırını kıramayarak 1 kez giden ve bir daha gitme isteği duymayan biri olarak “ambince” çok yapmacık, çok özenti geldi, geliyor.ısınamadım bir türlü. valla…rahmetli ruh ikizim naylon bey de hazzetmezdi “sıkarbaks”tan. ben de öyle…starbucks kültürü ne kültürüdür? kuru kuruya amerika karştılığı yapacak değilim.benimki temelden bir karşı çıkıştır.nautilus’taki strbcks’a gidip oturanları gördünüz mü?göt kadar masalara sığışılmıştır. masalara son model kayan kapaklı ve bar telefonlar konur.karton bardaklar sıkıca kavranırken, 10 santim ötenizden geçenlere şöööle bir tepeden bakılır.sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul’u bilmezler,o ayrı mesele…rengarenk, albenili sigara paketleri de telefonların altına kaide yapılır.bir gün önce gerçekleştirilen sevgili buluşmalarının değerlendirmesi yapılır.erkekler ise işyerine yeni başlayan saçları sarıya boyanmışkızı, ilk önce kimin yatağa atabileceği üzerine fikir cimnastiği yapar… vs vs vs…bu ve benzeri dükkanlar amerikan kültürünün ulusal kültürüolanca ihtişamıyla ele geçirdiğinin kanlı canlı belgeleridir.kapitalizm ve pazarlama mekanizması üçüncü dünya ülkelerine böyle penetre olur.mc donald’s çalışanlarının halini çalışanlara sormak lazım.istihdam yaratıyor amaaa, argümanı beni kesmiyor.kesenlere de bir şey demiyorum.azılı ulusalcı falan değilim. ne demekse!!!en başında hazzetmediğim nokta şudur:suni ve hiç de sıcak olmayan bir “ambiance”ta statü elde ettirildiğine inandırılmışlara satılan hayali bir “farklı” oluşetiketi…ben kahve dünya dünyası’nı tercih ederim mesela bir alışveriş sonrasında soluklanmak için…tercihlere saygım vardır. dileyen dilediği yerde nefes alır.alsın.haa unutmadan, amerika’nın tarihi bir bebeğin emekleme tarihidir antr parantez.beğenelim beğenmeyelim, kocca bir imparatorluk tarihinin torunlarıyız.hele bir de türk kahvesi, denmiyor mu!…”şikago”dayım ya…tüylerim kaç derece açı yapıyor, tahmin etmeniz zor olmasa gerek 🙂
her sabah İstanbul’daki genel müdürlüğü’nde çalışan ülkem insanlarına, kendilerini ikinci sınıf vatandaş hissettirebilme ihtimali olan bir sistemle donatılmış, güya akıllı bina denilen, aslında bence paranoyak türünden bir binada (her kapıda, girişte yok “gözünün irisini okut”, yok “parmak izini okut” türünden) insanları otomatik portakal misali çalıştıran, neredeyse tuvaletlerinde bile kartlı giriş olan şirket modeli…o kartonların ve plastiğin kokusu kahvenin sıcaklığı ile illaki bir tuhaf, nahoş ediyor insanı…seven sever, saygı duyarım. ama ben başta, şirketin yönetim şeklini beğenmediğim için tutmuyorum bu markayı. ve bu markaya ödenen her kuruş, petrolden doymayan Kuveyt’lilerin boğazına gidiyor. şu linkin son paragrafı bile size bir fikir vermeye yeter güçtedir sanırım.alınmaca darılmaca yok. belki bilmeyen vardır diye bildiklerimi eklemek istedim.
Birader gel ben sana Hisarönündeki Şükrü Ustanın yerinde bir kahve ısmarlılayım bol köpüklü. Birer de sigara tüttürürüz. Basarız küfürü beraber emperyalizme. Ruhumuz rahatlar…
Starbucks’ ın önünden geçerken…%52 leri bilir misiniz bilmem, onlara sempati duyduğum nokta Starbucks’ ın karşısına geçip içerde oturanları gıcık etmek için aynadan yüzlerine ışık yansıtmaları… Hoş 1 mayıs’ ta az biber gazı yemediler onlar da.Ben de Kahve Dünyası’ nı yeğlerim, hem bardak hediye ettiler bana. Öyl karton bardak fantazim yok. Bana çikolata kaplı lokum ve yanında Türk Kahvesi ikram edin yeter. Gapıçinoymuş, mokaymış, latteymiş, zokaymış… Heppüsü Kahve Dünyası’ nda var, gelin bekleriz…
sanırım bir de advertorial bölümüne ihtiyacımız var. bu tip yazıları serbest altında heba etmeyelim, nakite çevirelim. global warning’e veririz.
Starbucks, bu kelimeyi ilk hayatımın iki filminden biri olan Fight Club filminde duymuştum. Üniversite yıllarında yeni yeni açılmaya başlamıştı bu dükkanlar. Biz de adamı içerde oyarlar mı endişesiyle girmeye korkuyorduk öğrenci halimizle. İşe başladığımın ikinci günü sokmazlar mı öğlenleyin içeri. Takım elbiseyle kendimden nefret etmiştim o an. Kahve ile bir derdim yok. Lise yıllarından beri hazır kahvenin iğrençliğini her daim dile getirmiş çekirdek kahvenin yılmaz savunucusu olmuşumdur. Yatılı lisemin yurdunda masa lambasından çekilen kaçak priz hattından kaynatığım suyla filitre kahve hazırladığım günler olmuştur. Ben kahveyi kahvesi için severim. Kahvesi, çekirdeğidir aromasıdır. Gerisi yalandır. Gerisinden kastım kahvenin damlatıldıktan sonra geçtiği bilimum işkencelerdir. Yok ayriş kırimmiş yok mokaymış bırah ya. Starbucksa girersem verceğim sipariş, ya zift gibi şekersiz kara kahvedir (ki çekirdek seçeneği sunmazlar size, günün kahvesinden kaktırırlar) ya da evde hazırlanmak üzere çektirdiğim çekirdektir. Ahkamım bundan ibarettir. Esen kalın.
@clicia x sayesinde sorumsuz insan da olduk.hadi hayırlısı.laf sahibine aittir derler, inanırım ben bu lafa.haa bu arada anladım. ben demekki .lker’in üretimi olan coffee crown’lara para yatırsam ve birilerine(!)para kazandırsam daha çok işinize gelecek?varsın küresel oluşum kazansın…
Aman be, tamam geri aldım önerimi. Alın bakır cezve, yakın mangalı, kebab sonrası közde ninniyle demleyin kahvenizi…
aklıma geldi… Kapalı Çarşı’nın sağ kanadından çıktığınız vakit sizi buram buram kokan Kurukahveci Mehmet Efendi’nin dükkanı karşılar. sokağa yayılan kahve kokusundan oradaki esnafın nasıl bayılmadan hergün çalıştıklarına hayret ederim.oradan yürüyüp geçemezsiniz. bir mıknatıs sizi adeta dükkana çekiverir çünkü!
2 kere girmişliğim var bu müesseye, birincisi ortama yabancı olup itiraz hakkını kendimde bulamadığım için, ikincisi ise kahve dünyasına yürünüp o saatte kapalı olduğu farkedilince gerçekleşti, nedense pek haz alamadım bu mekandan banada soğuk geldi, böyle büyük şirketlerin ince hesaplar yapması ve bunun gözümüze sokulur biçimde oluşu hep rahatsız etmiştir beni, mekdanıldsda kolaya konan buz ile koladan ne kadar kar edilebileceğinin hesaplandığını bilmek, bu kadar şaşalı bir mekanda elinize tutuşturulan kağıt bardak, çalınma ihtimali düşük herşey pırıl pırıl ve gayet lüks gözükürken, masalardaki kültablalarının bulunabilecek en ucuzları olması ki bazı yerlerde kültablası olayının boku çıkartılmıştır kalın alüminyum folya gibi bi malzemenin kıvrılmasıyla elde edilen acaip şeyler kullanılır. Kıyıda köşede kalmış, iyi servis yapan, içecekleri/yiyecekleri beğenilen bir yerde kurulup sohbet etmeyi, çalışanlarıyla arkadaşlık kurmayı her zaman yeğlerim.
türk kahvesi süper:)ama bana sigarayı çağrıştıryor, içmemeye çalşıyorum o yüzden:)
cappucinoyu güzel yapıyor.severim.bu arada orada oturup piyasa yapma mantığı vardır mesela ufacık tefecik içi dolu turşucuk misali bir yercağız oluyor.bunu sevmiyorum ama kahve güzel mi güzeldir.coca cola da içerim ben mesela.ideolojik sebeplerle ağız tadımdan vazgeçemiyorum(kimisi içmez ya coca colayı)içmeyene eleştirene de saygı duyarım.olsa da içsem mesela şimdi…
istanbul’a her gelişimde istiklal’de minik bir arasokakta mandabatmaz’a gider o süper türk kahvesinden en az iki tane içerim. yağmurda bile o saçakların altında minicik taburelerde oturup mis gibi 4 fincan türk kahvesi götürmüşlüğüm vardır birbuçuk saat boyunca. sonra otelde patlatmış gözlerle sabaha kadar tv izleyip ertesin gün toplantıya girmişliğim var tabi o da ayrı konu.tek kötü yanı mandabatmaz’ın olduğu sokağın karşısında ki müzik-kitap mağazasının her gelişimde aynı parçayı çalmasıdır ki inanın gün boyunca o çalar ve yıllardır böyledir. bana mı denk geliyor acaba diye paranoya bile yaptığım olmuştur. hala kulaklarımda o ağlak salak kemanlı şarkı. artık akıllandım mp3 çaları arkadaş ediyorum kahveme.aysonunda istanbul seyahatimin son durağı yine mandabatmaz olacak. herkese tavsiye ederim ısrarla…edit : konunun (mandabatmaz denen yerin) 2002 yılında başka bir blogda geçtiğini hatırladım. işte burada ilgilenenlere.
@inan6666, oldu, hatta cuk oturdu.
özenti işleeeeeeeeeerrrrrrrrrrrr… benim bebeler de anlata anlata bitiremiyorlar… vallahi tüketim toplumu olarak ota b.ka ne görürsek çullanıyoruz… yaw ben elin sıtarına baksına mı çalışıyorum… ilk hedef kitle gençler… kızıyorum haaaa…. bu hafta sonu ben de gidecem kazandığımı çar çur edecem annesini* satayım… yazık ya….* Ana…
Yer , Ankara Armada Alışveriş Merkezi en alt kat starbucks cafe daha yeni uçaktan inmişim ve orda buluşacağız arkadaşlarla, gecikeceklermiş 15 dakika, bende bir kahve içip kendime gelim dedim, önce oturtum biri gelsin diye, gelen giden yok servis için, dedim ki anlaşıldı self servis gittim kasaya “Bana bir sütlü nescafe lütfen” kasadaki yüzüme bakıyor bizde nescafe olmaz dedi, belkide güldü bana, ben orda 2 saat neden sütlü kahveye nescafe dediğimi anlatmaya çalıştım, mendile selpak dendiği gibi alışkanlık olduğunu, hem bana şaşıracaklarına ve yok diyeceklerine yönlendirmeleri gerektiğini falan anlattım.Lafın kısası sanki ben ordaki menüyü bilmek zorundamıyım, abuk sabuk kahve isimleri olan ve kendimi yabancı hissettiğim biryer sevemedim, sevemedim…..
kasadaki bizde nescafe olmaz demiş.bişey bilmek zorunda değilsin ki.açıklama yapmış kuzum.ayrıca bu nasıl bir etiketleme çabasıdır yahu.kahvesini severim içerim parasını öderim.ne alakası var amerikan özentiliği ile.hindi yiyenler de şükran gününe özeniyor.şimdi o şekilci grubu bir kenara itip öyle eleştirmek lazım.
ne kulturu yaw, bu mantıkla soylersek mc donald da dunyanın en saygın restaurant zıncırı mı olacak… starbucks denılen cafe kapıtalıst duzende buyuk bır hızla gelısıp buyuyen bır sırket…Starbucks 2006 yılı sonunda 7.8 milyar dolar satış performansı ve 600 milyon dolarlık net karıyla son derece karlı bir şirkettir. 5,338 ortaklık şubesinin ise 3,168 tanesi ABD de 2,170 tanesi diğer ülkelerdedir. Bu da Starbucks’ın 3/4 ünün ABD’de de faaliyet gösterdiğini diğer ülkelerde zayıf kaldığını göstermektedir: bırcok kesım sıcak sıcak gapıcunaları hopurdetırken dıger taraftan dunyanın baska bır kesımı gıderek somurulmekte
bir de naneni refresh tea var, biraz nane-limon tadında, aksamüstü cok iyi gidiyor.
Starbucks’ı yerden yere vuralım güzel, amerikan fast food sömürgenleri, peki, starbucktan önce götü boklu cappicino ya 10 ytl isteyen taksim züppe kafelerine ne demeli? Ne zaman İtalya’dan bir konuk gelse, espresso diye tuttursa, onca para verip, bu berbat şey de ne diye rezil olmalara ne demeli? Ya da bir kutu filtre kahve alıp 6 ay boyunca onu satıp bir ton para isteyenlere?Ama en komiği şu, starbucks gelmeden önce beyoğlunda (mandabatmaz gibi özel kahveciler dışında) ne zaman bir kafeye gidip türk kahvesi istesem, suratıma bön bön bakan bir garsonla karşılaşırdım. Bin tane de bahaneleri vardı, yok efendim zor oluyor, talep yok vs vs… Starbucks geldikten 1 yıl geçmeden menüsüne türk kahvesini koydu, taksim de kendine cafe süslü adını yakıştıran andavallılar da türk kahvesinin yapılıp satılabilir bir yer olduğunu anladı. Anlamaları için de elin amerikanyalısının gelip türk kahvesi satması gerekti.Mostar kentinde her yerde türk kahvesi varken, taksim de kahve için farklı yere gitmek gerekiyordu. Buraya gelen boşnaklar şaşırmıştı, biz türk kahvesi diye içiyoruz sizde satmıyor hiç bir yer diye.Ha ben starbucks sevmem, paket kahve alırım arada bir, o ayrı, ama bugün 6 ytlye filtre kahve satılıyor, ben 7 yıl önce 5ytl ye capuccino içtiğimi bilirim. Fiyatını sormadan istediğim için öğrenci bütçemi delip geçmişti. Ara sokakta dandik te bir yerdi işte.Elin İtalya’nı orta çağda basınçla çalışan capuccino makinası yaparken bizim bugün süper teknoloji diye önümüze konan şey, kahvesini şekerini içine atıp, sadece bir tanktan su alıp, resistans ile ısıtan telve aleti. Bosna’da buradan çok daha sık, çok daha güzel sunulan, ve çok çok çok ucuza Türk kahvesi içmiştim. Sırplar bile bizden fazla Türk kahvesi içiyorsa siz düşünün artık.
türk kahvesi yapılır ve minik bizim fincanlarda servis edilir.. cevahir dekinde içtim .. mocha mint süper bi kahvedir..ayrıca menuyu bilmiyorsanız yardım isteyin kibar çocuklar çalışıyor allah için, gayet yardımcı oluyorlar.
menu duvarda yazıyor zaten hemen hepsinde.ayrıca soracaksın cevaplayacak.işi bu.terbiyesizlik ederse (hangi işi icra eden olursa olsun şimdi garsonları yerdi olabilirim) çağırırsın sorumlusunu biter.latteyi normalden daha fazla sütle ve tsunamik köpüklerle servis yapıyorlar bazen o da süper bir içecek.
“Starbucks” ismi Herman Melville’in klasik romanı “Moby-Dick’ten alınmadır. Logosundaki kız da deniz kızı değilde Homeros’un Oddysseia’sındaki gemicileri karşı konulmaz sesleriyle yoldan çıkaran sirenlerden biri. Bir çalışma, marka analizi olarak yapmıştım ama aklımda çokta kalmamış….
Starbucks Denizkızının Kapanma Serüveni
kumludeniz sağol:)
hiç gitmedim, hiç de ilgimi çekmedi…bu saatten sonra da gitmem heralde…ee illa biri orda randevu filan verirse ancak:)
Ben de biraz anarşist ruhlu olacak ama bu Amerikan sermayeli yerlere gidip onlara para kazandırmak istemiyorum, aslında milliyetçide sayılmam ama nedense böyle hissediyorum.Bu arada Beyoğlu’ndaki Gloria Jean’s Coffe’nin asma katında otururken aşağı baktığınızda direkt mutfağı görürsünüz, o gün dağ gibi yığılı bulaşıkları gördük o pis bardaklar sabunlanmadan kahvehane usulüyle suyun altında yıkanarak servise çıkarıldı. Uzun süre restaurantçılık yapmış arkadaşım Mehmet’le donduk kaldık ve olay mahallini hızla terkettik. Ondan sonra da ne zaman bu caffeyi görsem midem bulanır…
ayy aslında bunu hatırlamak lazım her yer için geçerli bence
Doğru Makaleci çoğu yer böyle, mutfaklara bir girip bakmak lazım…Kardeşimin eşi elektronik mühendisi Telsim’de çalışıyor baz istasyonları kurarken bu piyasada çok ünlü bir çok yerin mutfağını görmüş ağzınıza koymazsınız yaptıklarını diyor.Artık Beyoğlu’daki o meşhur profiterolcüden oldum bi ona yanıyorum…
bir de lüks diye adamı soyarlar, mc donalds dan falan şaşmamak lazım aslında
bir de lüks diye adamı soyarlar, mc donalds dan falan şaşmamak lazım aslında
Evet Amerikalılar Türklere göre hijyen, servis konusunda belki daha kuralcı titizler ama sonuçta franchising bunlar biz Türkler disiplinsiz, kolaycı olunca ne kadar başarılı olduğumuz tartışılır. Sürekli denetim de çok zor, eğitim şart, iş disiplini, dürüstlük şart. Günümüzün rekabetçi ortamında tüm ürün ve markalar aynı hizmeti sağlarken bir tek tüketici memnuniyeti ile fark yaratılabilir. Önceden müşteri kraldı 21. yy.da uyanık Japonlar artık müşteriyi Tanrı olarak görüyorlar. Adamlar çoktan çözmüşler olayı, biz ne yapıyoruz müşterimizi hiçe sayıyoruz. 2. sınıftayken işletme kitabımızda şu vardı (Amerikan ekolüne göre eğitimdi) bir tek memnuniyetsiz müşteri 20 memnuniyetsiz kişi demek. Valla doğru, gündelik hayatımda inan ki her beğenmediğim ürün ve markanın kötü reklamını yapıyorum tüm arkadaşlarıma ve çevreme.
yapmak lazım eşimde hala bir cep telefon firmasını üşenmeden herkese kötüler:)
gerçi diğer tarafta yeri var ama buraya yazmak daha uygun diye düşündüm. bir de dizi vardı eskiden, hani şu saylonluların olduğu. dizinin ismi “Buck Rogers” idi galiba ama, ana koloninin adı “Starbucks” idi.Mobydickde 3 zıpkıncının adları Starbuck, Flask ve Stubb dur. Starbuck; Nantucket Adası‘nda önemli bir Quaker aile ismidir. Güney Pasifikte Starbuck Adası diye bir ada da vardır (balina avcılığının revaçta olduğu zamanlar, balina ayıklama üssü olarak kulnılmış ve isim almıştır.) Starbucks Cofeeshop Chain; ismini bu hristiyan diyalektten alır. Yani yaptıkları alenen müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır; bilgilerinize…(yediğinizi-içtiğinizi bilin diye söylüyorum)
Vay ne güzel oluyor laf lafı açıyor kültürümüz artıyor. Bi de gece gece bu app. gelmeseydi daha iyi olacaktı, ne güzel uyumuştuk yav…Çocukluğumun dizisiydi o, Apollo’ya nasıl aşıktım, yeni versiyonu var onun cnbc-e’de “Battlestar Galaktica” diye o zaman da adı aynıydı işte bilen bilir “Savaş Yıldızı” saylonlular harikaydı, yeni versiyonda kardeşim izlerken nerde bu saylonlular dediğimde, yok saylonlu onlar burda insan şeklinde deyince güldüm, filmi ucuza getirmişler galiba?
Yemekti, nöbetti derken unutmuşum en son yaptığım bi ödev vardı. 3. maddesi beğendiğiniz başarılı local bir markanın çarkını kafanıza göre yapın diyordu. Ben de Türk kahvesinde rakip tanımayan (130.yaş ve %84’lük pazar payıyla) Mehmet Efendi’yi yapmıştım kafamdaki positioningine göre.Okuyun ve eğlenin bakalım aynı şeyleri mi hissetmişiz:)
Kahvenin tadinin gercegini bilen kimse starbukssssss a gidip kahve icmez ……hic bir yaptiklari güzel degil….dolduruyorlar kimyasal aromalari icine kahveden anlamayanlara satiyorlar…….millet moda yapmisss …starbukss a gitmeyi okadar…-))))
bizim 5* otellerin bazılarında gerçek çekirdeğinden gözünüzün önünde öğütülen brezilya kahveleri var, onlar harika, antalya 5* yani
ayol bir damak zevkimiz kalmıştı o da eleştirildi tam oldu.belki ziftin pekini satıyor bu starbucks ben de seviyor içiyorum.anlamakla anlamamakla ne ilgisi var kuzum.(muhalefet olsun diye söylemedim ayrıca zez kusura bakmayasın)
İlk kez sana katıldım kirpik, Gloria Jean’s Coffee’de ben de aynı şeyi hissetmiştim, daha önce bulaşık suyu içmişliğim yok ama kahvenin görünüşüde tadı da aynı bulaşık suyu gibiydi yav. Avustralya, Amerika, Avrupa kültürlerini mutfaklarını bilen güzide arkadaşım Mehmet malzemeden çaldıklarını da ifade etmişti…Minumum cost maximum profit efenim :))
zevkler ve renkler tartisilmaz mansonized bir espresso manyagi olarak ben deniz fikrimi beyan ettim efem..bunu icseniz eger daha töbee girmeszzsiniz starbuksstan iceri .-)))))afiyet olsun
usa da, starbukss icin aynen söyle denir; macdonald kahvesi icerim daha iyi:-)))))))))))
bir ara burada kahve hakkında başka konulara dem vurmuş idik di.zez senin kirpik de acayip feşın OLdu buralarda, kıskanıyorum haaa.
sorma kopanisti millet kirpiklerime tav oluyor hatta arada hatunlar asilyor ve cekistiriyorlar takmami bunlar diye …..yok allahima bin sükür henüz takma sisme ve doldurma bisiyim yok belki 10 sene sonra bir yüz liftingi OLabilir..lazerle…..ünlü OLmak zor zanaatttt :-)))bu arada isim burda starbukks a bok atmak degil sevgili starbuks ve glorya jeans sevenler…..aranizda italyaya giden varsa bir tane sturbuksss ve glorya görmezler niye ???? adamlar isi biliyor da ondan….helal olsun ben bu italyanlari cok seviyremmmmmmmmmm yawwwww beni espresso manyagi yapan onlar …..-)))
buyrun istediginiz kadar aliniz cl-x ilk espresso makinesidir kendisi süper kahve yapar . aynindan ben denizdede var o makinalari havada karada sollar ….. hatta simdi bir adet yapayim sizin icinde iceyim efem.
afiyet olsun efendim.ben de şuan kahve yudumluyorum.an itibariyle.
ulen zez! avusturyada olduğu gibi olur mu burada kahve? bak canımı çektirdin hemen istiyorum bi paket elmalı mocca!
ah ah arkadaslar süper bisiii bu kahve yahuu wallahi öpüsmek kadar güzel ..lalalalalalalaeuqon ayip ettin olmamiiii yahuu!!!!!!!
ben de şuan halis dibek kahvesi yudumlıyorum an itibariyle
ben de halis üçü bir arada…
böğğğggggg, üçü bi arada mı ? sentetik onnar yaw!
Bu muş
koşullara uymak zorundayız.koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman Çelebi deme durumu…
yanlız şöyle söyliim, tamam kahve kültürümüz yok ama, bizim ülkenin suyu gibi su da içemezsiniz hiçbir yerde, o da damak zevkini etkiliyor biraz
ve hatta yörük yoğurdumuz, çökeleğimiz, bozdoğan pidemiz hangi memlekette var canım !
heheheh neyse halın, o çıksın falın togepi 🙂
beni de özendirdiniz hainler. tek başına kahve içilmez. şimdi bir arkadaş ayartıp kendi (Türk) kahvemizden pişirmeliyim… bol şekerliiii bol köpüklüüüü….mmmm… 🙂
bi ara aftermath pozları vardı hani el çenede. onun gibi bişi yapalım buraya olmadı :). herkes fal kapatsın, sonra açıp fotoğrafını çeksin koysun buraya. bir bilende fallarımıza baksın. ama bir bilen olsun lütfen; bende biliyom “3 vakte kadar yol var”, “sen bugün kahve içmişsin”, “bugün hafif.org’a girip şu başlığa bakıcan” filan demeyi. kahvem geldi valla bilemiyorum artık… 🙂
edit :
editin editi : kat görevlimiz falı açtığımda yanımdaydı. “ay ay ay!… git hemen yıka bu ne böyle!” dedi. bakılmazmış bu fincana. niye dedim söylemedi. beni yedi galiba fincanı bana yıkatmak için. neyse fincanı yıkadığımdan fal fotoğrafını koyamıyorum…
@Togepi’nin yolladığı resim çok iyi ya
ben biliyorum:)
ben biliyorum:)
Bende gecen hafta ilk defa gittim starbucks ‘a. Maksat nasıl bir yer ne yapılır nasıl içilir denemek için. 2 gün üst üste gittim birinde Kadıköy natilius alışveriş merkezindeki yere gittim. Ayakta dolaşan masaları toplayan arkadaşlardan birine self servismi diye sordum cevap aynen şöyle ( hayır kendiniz alıyorsunuz ) :):):):)2 gun bahariyedeki starbucks a gittim. Kendime cok guldum orda. Muhabbet şu. Bana ne önericeklerini merak ettim. Şöyle sordum.” Bana sordu sıcak soguk tatlı aromalı sütlümü falan diye bende dedimki. Sıcak, sütlü, tatlı olsun dedim. Yani Burger King ın Whoper Menusu gibi bir şey olsun dedim yani sizin en ünlü içeceğiniz hangisi :):):):):):):):)Kendime çok güldüm.Çahilliğin gözü kör olsun işte :(:(
Benim de anlatmak istediğim işte buydu @kalasi.bu cahillik olarak nitelendirilebilir ama bence değil. işte zamanla sen onların birçok şeyini o kadar iyi öğreniyorsun ki en doğrunun bile ne olduğunu anlar oluyorsun. kültüre aşina oldukça örnek veriyorum white mochanın aslında neden bazen o güzel tadı vermediğini anlayabilirsin: White mochanın sırrı: Espresso, white mocha konsantresinin üzerine döküldüğünde bir güzel karıştırılmalı mesela..
Bu dediğiniz, Kolombiya, Sumatra, Guatemala, Kenya yazan kahve çekirdeği paketleri için geçerli değil sanırım. Bu saydıklarım şu ana kadar starbuckstan alıp denediğim çekirdek çeşitleri. İçlerinden değerlendirme yapacak olursak en iyisi Kenya, en kötüsü Sumatra.Sanıyorsam dedikleriniz şu dediklerim ile örtüşüyor:
“Kahve çekirdeği konusunda yalnız starbucks’a mı muhtaç olacağız?” diyorsanız Çin mallarını allayıp pullayan Tchibo da çeşitli çekirdek seçenekleri sunuyor.
sturbucks bir kültür sayılmaz.bizim zamanımızda divana gitmek bir kültürdü.en iyi kıyafetler giyinilir,makyaj yapılırdı.şimdikiler daha avare dolaşıyorlar.
İlla Starbucks kahvesi yada Starbucks kahve kültürü yazmam gerekmiyordu sanırım başlık olrak.burda amaç kahveyi anlatmaktı,neyse..
clicia hayatta marka reklamı yapmam.bu zaten büyük bir şirket,kabul etmek gerek.ben kahveye odaklanıyorum siz başka şeylere.ben farkındaysan white mochayı yapmayı bilmekten ve bilmemekten bahsediyorum.işine geldiği gibi çekebilirsin.adamlar kahveyi güzel yapıyorsa da yapıyor.yapmıyor mu diyeyim?seviyorken sevmiyorum mu diyeyim?sen arkadaşlarına sevdiğin şeyleri anlatmaz yada tavsiye etmezmisin?neyse yine blog olcak burası.en sevmediğim şey.kahveyle kalın…
reklam yaparken izin almalıydın darj, yada aldığın paralardan biraz bacıya da ver de sussun bütün reklamcıların peşine düşmüş komisyon istiyor, pes doğrusu, herkesin ağzından çıkan her lafa bu kadar müdahale edilip terbiyesizce sıvayan bi kişilik olarak ne kadar övünsen azdır silisya10, tek avuntum bütün hemcinslerin senin gibi dallama değil.
offf masallah yorumlar almıs yürümüs.ben de merak ettim arkadasla yarın dısarı cıkacaktık. starbucks a gıdelım dedım. bakalım nasılmıs:)hep yanından yöresinden gecerim ama kahveden nefret ettigim için hiç girmedim.
öteki yazıda söylediklerin bana değildi dimi?
bir fincan kahvede fitrina koparmak diye buna derim ben.birileri kapitalizmden dem vurmuş bazılari her konudaoldugu gibi khve konusundada engin fikirleri olan biri oldugunu sergilemiş,nedir yahu altı üstü starbucks ve bir kahve tiryakisinin yazdiklari düşünceleri,beğenirsin beğenmezsin starbucks var ve kahvede içilen bir şey ötesi varmi .özetle kahve…
kahve tiryakisinin çok daha önemli meseleleri yokmudur sayın ufkumu geniş bulan arkadaş.uykunda kaçmiştir sırf bu nedenle senin eminim 🙂