Sabrımı deniyor cahil zaman. İki de bir basıyor damarıma. Cahilliğine veriyorum. Basit tebessümlerle affediyorum. Her affedişimde tekrarlıyor hatasını. Ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum ki. Sürekli bir mesafe koyuyor onunla arama. Onu benden kıskanıyor mu acaba? Yok artık!Ah zaman! Niye böyle yapıyorsun bir anlayabilsem… Neden sürekli bağrı yanık hasretler bırakıyorsun bana? Bu kötülüğü neden yapıyorsun? Cahilsin zaman… Cahilsin!Dün görmem gereken sevgiliyi yarınlara saklıyorsun. Geçmiyorsun zaman. İnat ediyorsun. Bekleyemez miyim sanıyorsun? Hala anlamadın mı? O benim! Benim sevgilim! Sana söylüyorum zaman! Boşuna uğraşma. Aramıza giriyorsun. Girme! Beklemek yormaz beni. O bekleme demedikçe…Bak sevgili! Zamanla dalaşıyorum senin için. Sen hala takıntılı düşüncelerine inci boncuklar takıyorsun. Olsun! Sen yine tren oyna gönlümde. Kalbim ezilir mi incinir mi kırılır mı? Hiç düşünme. Sımazsan eğer kalbime. Oyun alanım küçük diye mızmızlanırsan açarım kalbimin kapılarını. Uçar gidersin. Kalbi geniş bir sevgili bulursun kendine. Hatta belki sevgilinin kalbi o kadar büyük olur ki, üç beş tanede arkadaş edinirsin oyun alanında. Ve birde dikkat et sevgili. Benim kalbim gibi değil herkesinki. İçinde tren oynayıp at koşturamasın. O üç beş kişilik kalplerde yerlere tükürmek yasak. Yutacaksın ağzına gelen tükürüğünü.Sütun bacaklı ince belli değil benim aşkım. Öyle pek süslü görünmez. Çarpık bacaklı bir aşk benimkisi… Çırpınışlarım boşuna! Sen simetri hastasısın…