Yazmadan önce ‘arama aparatları’nda aratmasına gerek yok onun sevgisizliğini, çünkü kimse böylesine ruhsuzluğa sahip olmamıştır zaten diye düşündü kız..Ne mi bu bahsettikleri?Ne mi bu hissiyatsızlık?Anlatsın..Çocuk bugün bir söz söyledi, sonra bir tane daha , bitti kız..Neler miydi? Anlatsın..Önce ‘sanırım ben hayatımda hiç kimseyi sevmedim,aşık olmadım’ dedi çocuk. Etrafındaki arkadaşlarının ‘aşk’ adı altında yaşadığı şeyleri hissetmemiş hiç ve kız bunları duyduğunda bin parçaya bölündü çünkü 2 yıldır birlikteydiler. Çocuk fark etmedi, sadece iki damla gözyaşını gördü kızın, kız da onu da sildi geçti zaten. Asıl neye ağladı biliyor musunuz? Belki de onun ömür boyu kimseyi sevemeyecek olmasına üzüldü.. İlk defa sorunun kendisiyle ilgili olmadığını anladı.. Çekildi kenara…İkinci olarak dolmuştalardı, güneş batıyordu ve heryer kızıldı. Çocuk kıza ‘sen benimle gün batımlarını anca böyle dolmuşlarda izlersin’ dedi. Kızın yüzü asıldı, ‘neden’ dedi, çocuk ‘çünkü ben romantik biri değilim’ dedi..Kartların hepsi açık oynanıyordu. Sevmek, sevebilmek için belkide kaybetmek ya da kaybetmeye yakınlaşmak gerekiyordu. Kız, yeni yılda çocuğa tek bir iyi temennide bulunuyor:’ Sevmeye çalış çocuk, önce kendini.. Kendini seven başkalarını da sevebilirmiş. Kadınını sevmeyi öğren, değer vermeyi. Onun karşılıksız, çıkarsız yanında olduğunu ve bunun ne kadar önemli olduğunu hatırla. Anlamaya çalış. Buz kalbini ara sıra özgür bırak. Bırak erisin mantığının yanında.. Gün gelir öylesine sana değer vermeyenlere çatacak olursun, pişman olursun. Sen, kaybetmeden değer bilenlerden ol ve sevmeyi öğren, kendin için… Yeni yılın kutlu olsun’