Sen o kadına baktığında… Yok oldum ben! Gözlerindeki yerimden alaşağı oldum. Bana bakan gözlerinde O vardı artık. Bana dair tek birşey yoktu.O an masadan kalkıp gitseydim, sen hala aynı ifadeyle bakıyor olacaktın karşındaki sandalyeye. Orası, otursam da aynı şekilde boş kalacaktı.Senin gözlerin birkaç dakika önceki bir görüntüde takılıp kalmıştı çünkü. Başka hiçbirşey görmüyor, beni her saniye bir parça daha tüketiyordu.”Daldın.” dedin birden. Görünür olmuştum demek yeniden.”Ben mi, yoksa sen mi?!” dedim öfkeden titreyen sesimle. “Ben hiç çıkmayacağını sanmıştım oysa o derinlerden. Neyse ki sandığım kadar derin değilmiş bulunduğun yer.”Şaşırtabilmiştim seni. Az önceki görüntüyü gözlerinden silebilmiştim.”Anlamadım.” dedin. “Birşey mi söylemek istiyorsun?””O kadın…” dedim, hiçbir yan yola sapmaya gerek duymadan. “Buradan geçtiği andan itibaren sen önceki sen değildin artık. Yerime o kadını koymuş, benim yüzümde O’nu seyrediyordun.”Bana anlayışla gülümsedin. Küçük bir çocukmuşum gibi zaman verdin hırçınlığımın yatışmasına. Gözlerinde o kadın yokmuş, gördüğün tek kadın benmişim gibi gözlerime bakmaya devam ediyordun ısrarla.

Bakışlarındaki zorlanmayı fark etmediğimi sanıyor, böyle yapmakla da daha çok tüketiyordun beni. Benim bu masadan kalkıp çekip gitmeme neden oluyordun.Çünkü sen tam karşımda, benim yerimde O’nu görmek için yanıp tutuşurken, ben orada oturmaya devam edersem, bir zamanlar aşık olduğun o kadın olmaktan çıkıverirdim bir anda. O’nun yerine, şimdi gözlerinde çaresizce kendini arayan bu kadını koyar, tamamen silinirdim anılarından.İyisi mi kalkmalıydım o masadan. Arkamı dönüp hemen uzaklaşmalı, yüzümü kendime çevirmeliydim. Bir çift gözde aramaktansa kendimi, tam karşımda bulmalı… Artık orada sen olmadan da görebilmeliydim kendimi.