Bütün ihtişamıyla karşımda duruyordu, Sarıkızın yaşam yeri olan Kazdağı.Yolculuktan dönen baba, köylülerin kendisi ile konuşmak istemediğini görünce dünya güzeli sarı kızını emanet ettiği komşusuna neler olduğunu sorar. Komşusu kızının kötü yolda olduğunu söyler.Baba, bunun bir utanç olduğunu düşünerek kızını öldürmek ister(hiçbir zaman tasvip etmedim,etmem de) ancak kıyamaz ve yanına aldığı bir kaç kazla birlikte güzel kızını kazdağının şimdiki adıyla anılan “Sarıkız” tepesine götürür ve kızını kaderine terkeder. Zaman ilerledikçe Bayramiç tarafından gelen yolcular, kaybolduklarında yada darda kaldıklarında sarı bir kızın kendilerine yardım ettiğini söylerler.Bu söylentileri duyan baba bahsedilen kızın kendi kızı olduğunu düşünerek dağın yolunu tutar.Kızını bulan baba özlem giderdikten sonra abdest almak istediğini söyler.Abdest suyunu döken kızına suyun tuzlu olduğunu söyleyince sarıkız, “acele ettim yanlışlıkla denizden almışım” der ve elindeki ibriği tepelere doğru uzatıp çeker.Baba suyun değiştiğini, soğuk ve tatlı bir hale geldiğini görünce kızının erdiğini anlar ama ne yazık ki etrafı kaplayan siyah bulutlar arasında kaybolan kızını bir daha göremez.Kızına iftira atan köylülere beddua eder. Köy muhtarı, köyünde yaşayan kimse kalmadığı için mührü teslim eder ve köy kütükten silinir.Baba kederinden tepelerde gezinir durur ve şimdiki adıyla “Babatepesi” diye anılan yerde vefat eder…Evet, bu efsanenin çekiciliği üzerine hem kazdağını hem de çok sevdiğim ve daha sonra ki tatillerimi de geçirdiğim Akçay’ı görmek için gelmiştim.

Eşyalarımı alan görevli ile resepsiyona geldik.Önceden rezervasyon yaptırmadan tatile çıkmanın cezası olarak son kalan iki kişilik odayı kiraladım.Tek olarak iki kişilik tatil yapacaktım.Odaya yerleştikten sonra oteli tanımak için gezmeye çıktım.Öğle saati olmasına rağmen plajdaki insanların sesi sıkıcı olan müziğin sesini bastırıyordu.Öğle yemeğinden sonra odama çekildim.Resepsiyon görevlisi oda telefonundan arayarak yanıma misafir kabul edip edemeyeceğimi sordu.Bende, kalacak arkadaşa bir haftalık yatak parasını verdiğimi söyleyin olur dedim. Resepsiyon gerekeni yapacağını, oda görevlisi ile yanımda kalacak arkadaşı göndereceğini söyledi.Etrafı toparlayıp tekrar yatağıma uzandım ve kitabımı okumaya devam ettim. Bir müddet sonra görevli, eşyalarla birlikte geldi. İstifimi bozmamıştım.Eşyaları yerleştirirken bana “arkadaşınız yemeğini yedikten sonra gelecek” dedi.Kendisine tanımadığım bir insanın arkadaşım olamayacağını söyledim.Görevli bir yandan beni tasdiklerken bir yandan da tebessüm ederek odadan çıktı.Kitabın sonuna gelmiştim.Haksız yere terk ettiği sevgilisini ummadığı yerde bulan Tony, sevinçle lokantada bulunan müşterilere tatlı ısmarlıyordu. Kitabın kapağını kapatarak açılmakta olan oda kapısına gözüm ilişiyor. Aman Allah’ım bu o. Tam üç yıl geçmişti.Üç yıldan beri yanlız yaşıyordum.Haksız yere terk ettiğim kız arkadaşım…