İnanılmaz bişi biri şadrakı önemsiyo dedi nehir. Oysa bön bön ekrana bakmıştım bütün gün, önemsediğim falan yoktu.İyi de denmez böyle şimdi. Evet önemsiyorum dedim ne oldu. Şadrak dükkanını kapatmaya karar verdi dedi. Şadrak bir pastacı bizim evde dükkanı var ama daha hiç karşılaşmadık. Çoğunlukla nehir tezgahta duruyor, ladoş da alışveriş yapıyor ondan. Pastacı olduğuna bakmayın ne ararsan var dükkanda; eski ampuller, bozuk cdler, kedi yavruları, çarşaflar, kitaplar falan. Pasta malzemeleri olarak kullanılan oyun hamurları ayağıma yapışıyor, önemli evraklarım parçalanıp pasta süsü olarak kullanılıyor.Çoğunlukla benim kayıp malzemeler de dükkandan çıkıyor. Neiirrr … kitabımı gördün mü diye böğürüyorum, dur bakiim satmadıysak dükkandadır diyor. İçine ettiğimin dükkanı tam salonumun orta yerine kurulu. Bazen öyle felaket bir yığın oluyor ki arkadaki koltukta yatay konum elde edince televizyonu seyredemiyorsun. Sadece bu kadar olsa iyi kendi evimde kiracı gibi davranıyorum. Ortalığı toplamaya kalkınca ya da söz gelimi yerleri süpürmeye yeltensem başını endişeli bir tavırla iki yana sallıyarak şadrak çok kızacak diyor.Sevindiğimi belli etmemeye çalışarak neden kapatıyor dükkanı diyorum. Çok sıkıldı diyor. Hım diyorum haklısın belki açık havada bişeyler yapması gerek.* Bu şadrakı aratınca incilden bir tip çıktı. İyi de Nehir incil okumaz ki** İşinin ehli bir çocuk psikiyatristi gerekiyor acilen. Bizimkisi fos çıktı.