Kedi sahipleri bilirler, kediler, okşanırken ya da yavruları ile ilgilenirken mırıl mırıl mırlarlar. Bir çeşit haz ifadesi olarak düşünürdük bunu, meğer kazın ayağı öyle değilmiş. Muhteşem iskelet yapılarına, güzelliklerine ve çevikliklerine hayran olduğumuz kedilerin, hayran olunası bir özelliği daha bilim insanları tarafından ortaya çıkarılmış. Kedilerin baskı altındayken de -örneğin veterinerde ve iyileşme dönemlerinde- mırladığını farkeden bilim insanları bunun sadece bir çeşit iletişim ya da memnuniyet mırlaması olmadığını düşünmüş ve bakın ne bulmuşlar: Kediler mırlamalarını gırtlaklarından ve diyafram kaslarından gelen fasılalı sinyallerle oluşturuyorlarmış. Hem nefes alırken hem de nefes verirken mırlayan o canım kedicikler, uyumlu bir kalıpta, 25 ve 150 Hertz aralığındaki bir frekansta mırlıyorlarmış. Çeşitli araştırmalar bu aralıktaki ses frekansının, kemik yoğunluğunu artırdığını ve iyileşmeye katkıda bulunduğunu göstermiş.Kedi mırlamaları ile kemik ve kas iyileşmesi arasındaki bağlantı, kimi insanların da işine yarayacak gibiymiş, zira kemik yoğunluğu ve kas erimesi, yerçekimsiz alanda uzun süre kalan astronotlar için oldukça ciddi bir sorunmuş.Uzun dinlenme ve uyuma süreçleriyle enerji muhafaza eden kedilerin mırlamaları, düşük enerjili bir kemik ve kas canlandırma mekanizması olabilirmiş. Dayanıklılıkları nedeniyle dokuz canlı olarak bilinen kediler, bir efsaneye göre de, tüm kemikleri ve parçaları aynı odaya konursa, onları tekrar birleştirebilirlermiş. Köpeklerden daha geç evcilleşmeye başlayan ve yeni yeni evlerimize konuk olan kedilerin, pek bir popüler olan ev köpeklerine oranla daha az kas ve kemik anormallikleri göstermelerinin sebebi belki de buymuş.Kedilerin keyifli anlarında mırladığını düşünmek pek hoş olsa da, aslında bu güzel gözlü hayvanların mırlamalarının bir iletişim ve kendi kendini tedavi yöntemi olduğunu bilmek, onları gözümüzde çok daha fazla saygıdeğer kılmıştır eminim.Şimdi kedimiz ne zaman mırıldasa, elimi ağzıma götürüp “sus” işareti yapan hemşire olacağım, ardından da önünde saygıyla eğilip, ne güzel mırlıyorsunuz, size hayranım diyeceğim. Siz de sokak kedilerine “pssst!” demeden önce bir kez daha düşünün zira onlar sadece kedi değil, aynı zamanda doğuştan doktor.Bol mırrlı günler.Kaynak: Scientific American
yorumlar
burda da mırlıyan bi kedi var! sürekli tedavide… !
Bizim kedi de kucağımdayken mırlayınca övünüyordum beni seviyor diye. Bu haberi kimseye okutmamalıyım 🙂
erişilmez kişilik diyorum gerisini diyemiyorum…
Cemal Süreyya sanırım “ron”lamak diyordu. Ağzımıza ordan yapışıp kaldı. Ama şu örneğin çok korktuklarında ronladıklarını biliyordum. Sıkılıp gitmek istediklerinde de yapıyorlar. Bi de bazen çok gürültüyle bi kaç ron ron sonra küt diye kesip uykuya dalıyorlar. Oysa sen göbeğine yapıştırmış mırıltı ve titreşim eşliğinde uyumaya çabalamaktasın, gevşemiş rahatlamışsın, kumbarası kuyruklunun(bu da Bahadır Baruter’den arak) bir nevi erken boşalmayla eşdeğer bu ihanetini affetmiyorsun tabi. Şöyle iyi bir hamurluyorsun. Biraz önce uyuyan o değilmiş gibi ön patikleri göbee geçirip kaldığı yerden devam ediyor kemikleri güçlendirmeye.
ben de, ne zaman benim karnım ağrısa, bizim pisinin gelip karnımın üzerine konuşlanıp mırıldamaya başlamasına ‘beni teselli etmek istiyor’, gözüyle bakardım.meğerse bir tedavi uyguluyormuş. 🙂
aman allahım! bne bu yazıyı neden daha önce görmedim! demek ki, küçük pisiler daha çok hırlıyo sebebi buymuş 🙂 mırıldarken çok hoş oluyorlar gerçekten 🙂
Ne kadar çok kedi, o kadar çok tedavi…
ruslar da kalp ritimlerini düzene koymak için kedi beslerlermiş , kedi kalp rahatsızlıgı olanın boynuna ya da gogsune yatar mırlarmış . Anlatanların yalancısıyım. ama ne yalan soyleyeyım kedım boynuma sokulup mırlamaya baslayınca acaba hastamıyım diye düşünmekten kendimi alamıyorum
üç gün önce -04.04.2008, güzel tarih- kedilerimizin üç yavrusu olmuş. ev doktor kaynıyor. 🙂
süperrr,
çok tatlılar ya:)