Sanıyorum bu yazı “blog” sınırlarını zorlayacak, ama ahkâm olarak girilecek gibi de değildi, ve şu tatışma üzerine yazıldı.Öncelikle belirteyim, hayatın başlangıcı “Evrim Teorisi”nin çılgınlar gibi ilgilendiği bir konu değildir ve hatta çoğu evrimsel biyolog bu konuyu dışlar. Fakat gelin görün ki “Yaratılışçı” diye tabir ettiğimiz anti-bilimsel okul bu konuya obsesif bir şekilde yaklaşmaktadır, bu yüzden inorganik ortamdan organik yaşama geçiş her evrimcinin gurur meselesi konumundadır.Başlıktan da anlaşılabileceği gibi, burada kısaca “RNA dünyası” denen teorinin ana hatlarından bahsedeceğim. Ayrıntılı bilgi için google’dan ya da eğer mümkünse kütüphanenizin arama motorundan “RNA world” sözcüklerini aratmanızı öneririm.Öncelikle DNA denen şeyin şekil 1.a ‘da gördüğünüz molekül ve onun diğer üç arkadaşının oluşturduğu bir polimer olduğunu belirtmek istiyorum (tabii bir de fosfatları var, ama ayrıntıya girmek şu aşamada gereksiz). 1a RNA dediğimiz polimer de şekil 1.b’deki molekül ve onun benzeri diğer 3 molekül tarafından oluşturulmaktadır. 1.bHer şey aslında bir kısım bilim adamının, “ulan bu koskoca, ikili sarmallı DNA molekülü nasıl oluyor da sıfırdan oluşuyor” demesiyle başlar. Bir yandan bu konuya kafa yorulurken bir diğer kısım bilim adamı “İlk kalıtsal molekül (yani bizim evrimimize doğru giden yolda en azından) RNA olmasın sakın” diye düşüncelere dalarlar. Sonra teorik alt yapı ve olası kanıtlar gelmeye başlar. Örneğin RNA, DNA’ya oranla çok daha basit bir moleküldür, ikili sarmal gibi karmaşık bir yapısı yoktur, ama daha önemlisi Altman ve Cech’in (89′ Kimya Nobel’i) ortaya çıkardıkları olgudur, yani RNA’nın katalitik aktivitesi vardır. Bu çok önemli, çünkü DNA’nın böyle bir işlevi yok (RNA’nın kimyasal aktivitesi DNA’ya ek olarak 2′ -OH grubuna sahibi olmasına bağlanır, bkz. yukarıdaki şekiller.) RNA’nın katalitik aktivitelerinden belki de en önemlisi kendi kendini sentezleyebilmesidir. Tabii bu genel bir kural değil,ancak bazı RNA moleküllerinin kendilerini çoğaltabilmeleri deneylerle gözlenmiş (Bilimsel kanıt diyenleri şuadrese davet ediyorum. Bu amcayı ayrıca “evrim konusunda deney yapılmıyor” diyenlere de tavsiye ediyorum)Bu da demek oluyor ki RNA hem kalıtsal bir materyal gibi davranıyor hem de kendi kendini sentezleyerek bir enzim gibi davranıyor (bu tip RNA moleküllerine ribozim=ribozyme denmekte ayrıca). İşte bu noktadan sonra RNA’nın, görevlerini DNA ve proteinlere nasıl dağıttığına geliyoruz ve büyük bir boşluğun içine düşüyoruz.Maalesef bu noktada ben de kesmek zorundayım, çünkü konu fazlasıyla teknikleşiyor. John Maynard Smith ve Eors Szathmary’nin bu konuda çok iyi bir teorileri var, meraklıları şukitaba yönlendiriyorum. Bu kitap yine aynı yazarlara ait “Major Transitions” adlı kitabın basitleştirilmiş şekli. Lütfen üşenmeyin ve okuyun, yardımcı olabileceğim bir konu olursa da bana ulaşın. Saygılar.