Dünyamızın hızla kirlendiğ , insanlar arası ilişkilerin çok basitleştiği, saygı ve sevginin neredeyse kalmadığı şu günlerde “Nerede o eski günler” cümlesini sık kullanır olduk. Aslında dünyanın bu hale gelmesinin başrol oyuncuları bizleriz. Yolda yürürken selam vermeyi unutan, muzun kabuğunu denize fırlatan, piknik ateşini tam söndürmeden giden, arabanın camından izmarit fırlatan, arkadaşının konuşmasına fırsat vermeden bağırıp onun kalbini kıran, iki adımlık yere araba ile gidip sonra küresel ısınma muhabbetleri yapan bizleriz…Eskiden bayramlar bile daha güzel ve anlamlıydı. Çünkü bayram sabahı neşe ile kalkılır, namaza gidilir ve gelince hemen kahvaltıya oturulur. Sonra erkenden komşu, eş, dost, akraba ziyaretine başlanırdı. Minikler de durumdan faydalanıp şeker kapma olayına girişirlerdi hemen.Ramazanlar da şimdiki gibi sönük geçmezdi.Büyükler küçüklere daha bir sevgiyle yaklaşırken, çocukluğumuzu yaşardık sınırsızca, o güzel yemeklerin tadı ve başkalarına da tattırmanın keyfiyle…Ama şimdi bu gibi birliktelikler ve duygular azalmış durumda. Yiyeceklerin bile tadı yok! Pazardan domates alıyorsunuz hormonlu, salatalık hormonlu vb. Her gıdanın içinde ya hormon, ya katkı maddesi mutlaka birşey var.

Ramazan sofrasından diş kiraz eksik olmazdı mesela.

İçeceklerin hangisini sayalım ki: Bozadan, şalgama kadar ne ararsak vardı.

Dostluk ve arkadaşlıklar bile hormonlu olmaya başladı. Bir bakıyorsunuz 5-6 yıl hiç sizi aramayan bir arkadaşınız bir çıkarı varsa eğer hemen arayıp hatırınızı soruveriyor.E şimdi biz “Nerede o eski günler” demeyelim de kim desin.Çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakmak dileği ile…