her sabah calan saate sanki onu dun aksam sen kurmamissin gibi kufrediyorsun. ne bedenin yataktan kalkmak istiyor ne de beynin. “uyusam” diyorsun sadece uyusam. ise gec kalmak uzere oldugunu farkettiginde yatagindan bir seferde kalkip, aynada kendinle goz goze gelmeden yuzunu yikiyorsun.ictigin sert kahve bile uyandiramiyor seni. allahtan arabayi sen kullanmiyorsun, ön koltukta zorla okula gonderilen cocuk misali etrafa bakiyorsun. inmen gereken yerde duruluyor ama kapiyi acmiyorsun, niye her sabah ayni seyi yapiyorsun? ayaklarin hep geri geri gidiyor, engel olamiyorsun. is yerine girerken derin bir nefes aliyorsun, kosar adim bilgisayarini acip “astrocenter”dan gunluk falin geldi mi diye bakiyorsun, gelmediyse sinirleniyorsun, falini okumadan ise baslamayi reddediyorsun. halbuki sen isine nasil da taparsin, bu aralar isini baskalari yapsa diye dua ediyorsun, yaptiklarin da bi boka benzemiyor zaten, bunu herkesten daha iyi biliyorsun.kulaginda kulakligin butun gun huzunlu sarkilar dinliyorsun, buyukada’da olma hayalleri kuruyorsun, degilsin iste, essek gibi biliyorsun.hic tanimadigin birine asiksin ve surekli onu bekliyorsun. gelmemesi seni ilgilendirmiyor, sen beklemeyi seviyorsun. zaten sen bir onu bir de aksami beklemeyi seviyorsun. eskisi kadar gulmuyor, konusmuyorsun, halbuki ne dusuktur senin cenen ve ne kadar cabuk gulersin her seye. elini omzuna koyup “neyin var canim?” diye soranlarin sinirdisi edilmesini istiyorsun, verecek bir cevap bulamiyorsun çünkü. sözde neyin oldugunu sen de bilmiyorsun… ulan mutsuzsun iste dahasi var mi?