Bazı ebeveynler çocuklarını çeşitli sebeplerle ana okuluna göndermiyorlar.Maddi sebeplerden dolayı olanları bir kenara koyarsak çocuğun okuldan bıkmasından korkan ve bu sebepten ana okuluna gitmesine gerek olmadığını savunan anne babaların yanı sıra bir sene daha okula getir götür derdi ile uğraşmak istemeyenlerin de fazla sayıda olduğunu düşünüyorum.Oğlum bu yıl ana okuluna başladı ve başladığında kalem tutmayı bilmiyordu (elinde su şişesi veya lolipop gibi dümdüz tutuyordu) uyku saatleri bellisiz, sürekli hareket halinde azgın, kuduruk bir çocuktu.(hala azgın kuduruk ama nedense öğretmeni sınıfında çok uslu olduğunu söylüyor)Geçen aylardan sonra şu an oğlum boyama, çizme, çeşitli el becerisi yapmanın yanı sıra kesinlikle yardımsız tek haneli toplama ve basit çıkarma işlemlerini yapıyor (parmak hesabıyla ) ayrıca pek çok İngilizce kelime öğrendi ve rakamları yazabiliyor.Tüm bunları bir kenara bırakacak olursak normalde sürekli tepemde duran, benden bir şeyler talep eden,kendi kendini avutamayan oğlum artık bana ilişmeden sürekli evde boyama yapıyor, legolarıyla daha çok oynuyor ve resim çiziyor.Ana okuluna başlamış her çocuk henüz anne kucağından inmiş bir bebektir benim gözümde, hiç annesinden ayrılmamış, başkasının elinden yemek yememiş, başka tuvaletlere girmemiş bu küçük yavrular bir ay sonra oyuncağını arkadaşlarla paylaşmayı öğrenen, ödev yapma sorumluluğuna erişmiş, pek fazla evde olmasa bile hiç olmazsa okuldayken bazı kurallara koşulsuz uyan biri haline dönüşebiliyor.Belki evde okul saatlerindeki gibi sorumluluk sahibi, söz dinleyen bir hal içerisinde olmuyorlar ama yine de okula başlamış ve başlamamış halini kıyaslayınca evdeki hareketlerinin bile iyi yönde geliştiğini gözlemleyebiliriz.Okulda oyuncakları toplamayı, çöpleri poşete atmayı, eşyaları kendi dolaplarına düzenli olarak yerleştirmeyi, yemek önce ve sonrası el yıkama alışkanlığını annelerine yaptıkları gibi oflayıp puflamadan hemen yerine getiren çocuklar evde yine eski düzen sorumsuzluk ve dağınıklığa belki devam ediyorlar ama eminim eskiye oranla yine de çok şey fark etmiştir.(Ben artık oyuncakların dağınık halinin fotoğrafını çekip öğretmene göstermekle tehdit ediyorum işe yarıyor mu, evet)Bir yıldan ne olur diye düşünmeden çocukları mutlaka ana okuluna göndermemiz gerekiyor, çocuklar okuldan bıkmıyor, bilakis ilköğretime hazırlanmış oluyorlar,okula daha alışkın başlıyorlar.
yorumlar
Benim gözlemlediğim kadarı ile çocukların ana okuluna gönderilmeme sebepleri arasında maddiyat birinci sırada, ilkokulu da ana okulu gibi zannetmeleri düşüncesi ikinci sırada geliyor…
Ailesinin yanında el bebek gül bebek büyüyen bir çocuğun, dışarıda onun etrafında dönmeyen çok farklı bir dünya olduğunu idrak etmesi açısından anaokullarını gerekli görüyorum.ama, ilkokulda öğrenmesi gereken bazı şeyleri, yani basit de olsa toplama çıkarma yapmayı, ya da yazmayı öğrenmesini son derece yanlış buluyorum. anaokulunun işlevi bu olmamalı bence.
Lise münazaralarına bile konu olamayacak kadar bir önerme bence kusura bakmayın..Tam bir endüstri-capital uydurmacası!tohumun toprakta çatlamadan patlaması gibi bir şey..Ham yüreklerin pütürleri ancak onun öz “ana” okulunda, yuvasında mühürlenir..saadet yuvadır ana-baba kucağıdır..
ivan neyin kafasını yaşıyorsun yine sen bilader, git bi sakinleş öyle gel .
İnsan’ın kafası insanın..çok sakinim.
Unutmadan bir önerme de benden,hatta “sıfır” eğitim diyorum.sen de sakinleşmeden yazma:)
sıfır egitelim o halde:P
anaokuluna 4 gün gittim 4 gün de kulağımı çekti öğretmen, tek suçum da hani şu okulun içinde giyilen pofuduk ayakkabılarımı bulamamamdı :)) bi de öğretmenin kızı da aynı sınıftaydı bizle.elime hangi oyuncağı alsam pis kız gelip benim elimden alıyodu :(( o ana döndüm bir an ya ağlicam şimdi.ben de öğretmen çocuğuyum ama böyle değildim ya.duygularım depreşti :DAma anaokulu çok gerekli sahiden :))
Adam olacak çocuklar için anaokulu gibisi yoktur, adapte olmak benim için çok zor oldu evet ben de gittim ama maceram bir hafta bile sürmedi. Hatırladığım kadarıyla yemekte ciğer vardı ve ben yemek istemedim, öğretmen zorla ağzıma sokmaya çalışıyordu ben de tükürdüm. Bu sefer ikinci lokmayı zorla boğazımdan geçirdi kustum ve akabinde hep beraber resim yapıp duvara astığımız koca panoyu yere indirdim. Güzel resim yapamıyordum zaten, altı yaşındayken lego türü oyuncaklarla kızların eteklerini indirmek çok hoşuma gidiyordu, bu etek indirme olayını da mahallenin piç bir abisi vardı o öğretmişti, peder beyde farketmişki yamuk adamlarla takılıyom yollamış beni yuvaya, resim konusunda yeteneksiz olduğumu ilkokulda resim dersinde atatürk portresi yapmaya çalışırken farkettim, öğretmen gelip benim portreme baktığında evladım bu kim demişti, kırk kişilik sınıfta sanki herkes salvador dali de ben bedri baykam çıkmışım, tabi öğretmenin sorusuna atatürk diyemedim, çok ezilmiştim o anda… hani insanın bazı gerçekleri anladığı o anlar vardır işte o anlardan birini yaşadım ve resim konusunda tam bir beceriksiz olduğumu anladım.İlkokulda resim dersinde çizdiğim kişi daha çok kurşun yağmuruna uğramış sicilya mafya babasına benziyordu, yeteneğim hiç olmadı ağabey anaokulu da beni sevmedi, koca panoyu yere indirince babamın iş yerini aramışlar, sonra babamın gelip beni aldığını hatırlıyorum.O ana okulunu ve şişko öğretmeni hayatım boyunca unutmadım. kutu kutu pense elmamı yerse uzmanı kadın, bacak kadar veledim ne didişiyon benle. anaokulu hayatımı kariyerimi bitirdin. senin yüzünden adam olamadım da lise de her dönem dört zayıf getirdim.
Atatürk e duydugun öfke anaokulundan kalma yani, kendi yeteneksizliğinden, anlaşıldı şimdi..
ser-hus adam ömrünü çalmış resmen ajghajhsgahaha
Bize anaokulunda yabanci dil egitimi verilmeye balanmustu! Simdi yabanci diller egitimi var. cocuklar 3 dili birden ögreniyor ,yüzüyolar ,spor yapiyorlar sosyallesiyolar güzel bisi bence
ah nerde Harlemim ama haftada 2 gün ingilizce bir gün satrançları var hiç yoktan
Nazocan hec yoktan iyidir ,cocuklara fazla dil ögretilmesinden yanayimdir .Evde bile anne babalar cocuklarina dil egitimi verebilir , artik yasamda iki dil yetmiyor ne kadar cok dil biliyorsan o kadar özgür oluyorsun vesselam.
haklısın kuzum ne diyim
Atatürke duyduğum bir öfke yokta, ilk Mustafa K. ile ilgili tartışmam ilkokul ikinci sınıfta öğretmenimle olmuştu. Tarih dersiyle ilgili bir şeyler anlatıyordu, hatırladığım kadarıyla derste işlenen konu cumhuriyet devrimleriydi, öğretmenim tam bir cumhuriyet kadınıydı, düzenli bir şekilde gazete okumayı kütüphane araştırmalarını bize öğretmişti, kariye kütüphanesi bizim sınıfın amfisi olmuştu. Derste bir şey sordu ama ben bilemedim bunları nasıl bilemezsin diye öğretmen bana kızınca, ben bu anlattıklarınızın hiç birine inanmıyorum demiştim. Cumhuriyetin padişahlıktan daha mükemmel olduğunu düşünmüyorum diye büyük bir laf ettim, tabi pişman oldum söylediğime ama iş işten geçmişti. Öğretmen bildiğin sınıfta ağzıma şey etti. Sonra zil çaldı teneffüs oldu ben Yeliz in peşinden koşmaya devam ettim. Tabi o zaman kimse elimizden tutup demedi ki sevdiğin kızın gözüne girmek için teneffüslerde şaklabanlık yapmanın manası yok, öğretmene rajon koy sınıfın karizması ol. Bu arada alçak Yeliz bana hiç yüz vermedi.
Mutlaka anaokulu
Kesinlikle, ulkemizde ana okulu egitimi makaraya sarmis olsada sosyalizasyon icin cok onemli bir baslangic, kucuk birey ler in ileriki yasam larinda otonom a lokomotif islevi goruyor bence ana okulu donemi…
Uykum kaçtı yaziim bari belki gevşerim;katılımcılar ben anaokuluna cidden karşıyım; aslına bakarsanız okul denilen şeye karşıyım. Tabiatta her şey ahenkle sürerken neden yeni tahakküm biçimleri geliştirip miniminnacıklarımızı zindana atıyoruz? neden baba ocağından kovuyoruz? neyin peşindeyiz?Bak tabiata en yırtıcı hayvan yavruları bile ne öğreniyorlarsa analarından öğreniyorlar! bir aslan avlanmayı anaokulunda değil anakucağında öğreniyor yalan mı? hayatta başarısız mı oluyor? yakaladımı doyacağı kadar yeyip,gerisini çevreye bırakmıyor mu?mutlu bir içtimai düzen istiyorsanız çocuğunuzu anakucağında eğitin..mümkünse hiiç indirmeyin..
Bu arada çocuğunu ana kucağından indirmeyen tek millet biziz, avrupalılar çocuk ağlasada zırlasada kucaklarına almıyorlar. Ben de diyorum bu ecnebinin çocukları neden robot gibi, toplu taşıma araçlarında bebekler ağlamaz çocuklar zırlamaz, hepsi aristokrat gibi takılıyor sokakta yaramazlık yapmaz.Böyle alış veriş merkezinde falan oradan oraya koşan bağırıp çağıran çocuk görün kesin Türk çocuğudur. Bir de pantolon üzerinden pipisini ellemesinden anlarsın Türk çocuğunu, daha bir iştahla karıştırır, çocuğun bir kere kanında var.
Dert ettiğin şeye bak ser-hus; çocuklar otobüste trende ağlaslar nolur be arkadaşım? orasını burasını kaşısa nolur? farkındalık diye buna derim ben:)Anaokuluna gidenler kaşımıyo mu?En kötü ihtimalle, ilkmektepte kesin kaşır..Ecnebinin çocuğu anasının evinde kira öder,ödemezse kapının önüne konur..
Isin dolandigi yer de burasi ya ivan; senin o avlanma ironin bana sokak kulturunu cagristiriyor, belki ole degildir ama bana ilk animsattigi bucocuk 5-6 yasina geldimi ver eline yagli balli domatesli ekmegi sal bahceye(onceden mustakil evlerde), simdi blog sit onlerinde sokaklarda ilkokul cagina gelene degin ,enformasyon caginda tv,dvd onlerinde gunlerini afyonlanmis ,aliskanlik haline gelen bi rituelle gunlerini sokak kulturuylede deviriyorlar.ilkokula baslama yasi 7(degismediyse) bu bile benim icin bi ufakliga biseyleri katmak icin gec bi yas. tr de ki anaokulu temeli neye dayaniyor fazla bir bilgim yok yanliz sundan oldukca eminimanaokulunda destekledigim method sosyalizasyon agirlikli, kulturel sportif animasyonlarla sanatsal aktivitelerle ic ice olan tip.bunlar bile sokakta apaci olamsindan cok daha yeglenir ogeler ufak bi cocuk icin.
bahsettigim sadece anaokulu icindi, temel egitim fazlasiyla ironik ztn//gitmese daha ii cocuklarbenim donemimde 64 kisiydik siniftane ogreneceksin lan o sinifta!!