Midyat’ın tarihiYukarı Mezopotamya’nın bir parcasi olan ilce, duz bir arazi uzerinde kurulmuştur. Etrafi volkanik daglarla cevrilidir.Midyat’in cografi haritasinda doguda Dargecit ilcesi, batisinda Omerli ilcesi, kuzeybatisinda Savur ilcesi, kuzeyinde Batman iline bagli Hasan keyf ve guneyinde Nusaybin ilcesi yer almaktadir. Midyat tarih sahnesinde magaralar kenti anlamina gelen ‘Matiate’ adiyla girmistir. Asur tabletlerine M.O. 9. Yuzyilda ‘Matiate’ olarak gecen Midyat’in ilk yerlesim alanlarinin magaralar oldugunu gosteren ‘Eleth’ in Romalilar doneminden gunumuze kadar geldigi soylenmektedir. Midyat’a 3 km uzakliktaki ve Acirli beldesi yakinindaki Eleth, Hasankeyf ile benzer ozellikler gostermektedir. Su ana kadar bolgede duzenli bir arkeolojik calisma yapilmamistir. Midyat’in ilk yerlesim yerleri olan magaralarda; su biriktirmek icin acilan kuyular ve havalandirma amaciyla birakildigi dusunulen magara tavanlarindaki daire bicimindeki pencereler dikkati cekiyor. Midyat’in yazili tarihinde kimler tarafindan kuruldugu bilinmemekle beraber tarih sahnesine M. O. 1000’li yillarda girdigi yazili ve bulgusal kanitlarla ortaya cikarilmistir.Midyat dunyanin en eski yerlesim bolgesi olan Yukari Mezopotamya’da yer aldigi icin tarih boyunca Sumerler, Asurlar, Urartular, Makedonlar, Persler ve Romalilar gibi bir cok uygarligin egemenligine sahne olmustur.M. S. 640 yilinda, Hz. Omer zamaninda Romalilarin egemenliginden muslumanlarin egemenligine gecmistir. Daha sonra bolgeye Emeviler ve Abbasiler egemen olmustur.Abbasilerin bolgeye egemen olmasiyla imar hareketleri baslamistir. Midyat’in koylerinin cogu Abbasilerin en parlak donemini yasadigi Sultan Harun Resid zamaninda kurulmustur.Artukogullari beyligi doneminde (Acirli) beldesinde bulunan Deyrizbin Beyleri, Artukogullarinin egemenligine girmis ve o tarihten gunumuze kadar baska uluslarin egemenligine gecmemistir. Midyat 1810 yilinda ilce olmus, 1890 tarihinde belediye teskilatina kavusmustur. İlcenin ilk idari binasi tastan yapilmis kemerli, sade bir evden ibarettir. İlce halki Kurtulus Savasi’nda milli mucadeleye fiilen katilip destek vermistir.Midyat’in kimler tarafindan kuruldugu kesin olarak bilinmiyor belki ama tarih boyunca bir cok uygarliga besiklik ettigi bugun yasayan insanlarin dinlerinin, dillerinin cesitliliginden ortaya cikiyor. Gunumuzde de ezan seslerinin yani sira, can sesleri de sokaklarda yankilanmaya devam ediyor ve ibadete cagiryor: Yuzyillar boyunca beraber yasayip birbirlerinin inanclarina saygida kusur etmeyen Muslumanlari, Suryanileri ve Yezidileri…Halk arasında yaygın olarak kullanılan bazı atasözleri ve öz deyişler——————————————————————————–Öküz düşünce, kesecek bıçak çok olur.Arkadaşının eşeğine binen, bir gün mutlaka ondan inecektir.Ağacın kurdu içinden olmazsa, ağaç çürümez.Ambara ne koyarsan onu çıkarırsın.Havuç zorla yerden çıkarılır.İşlerin hassas olmazsa kalbin mutlaka ves vese verir.Çalışan insanı, halk gönülden sever.Kendi köpeğine taş atarsan, komşuların ona iki taş atar.Bazen sahibinin hatırı için köpek affedilir.Küçükler hata yaparsa büyüklere affetmek düşer.Başkasının kapısını çalsan, başkası da senin kapını çalar.Güzel gün, güneşin ışıltısından bellidir.Büyük evden kız alırsan büyük masraf edersin.Düşmanın tuzağı, ayağının dibindedir.Sanat, sanatkarın elinde ölüdür.Elinde kılınç olsa da içinden Allah korkusu çıkmasın.Eşek bir defa çamura saplansa, bir daha aynı yerden geçmezİshalli dana, pisliğini sürüye de bulaştırır.Kuş kafasından kavurma olmaz.Bazı insanlar, sırtında taşıdığın heybenin içerinde saklanır.Her yüz vadinin başı bir vadi, her yüz sözün başı bir sözdür.Bir köpek yavrusunu şımart, fakat bir çocuğu şımartma.Başkasının kavurmasıyla ekmeğini yeme.Derler ki şam şekerdir, ama vatan daha tatlıdır.Akan sudan korkma, durgun sudan kork.Gözlere ışık, düşünceye doğruluk yaraşır. Gözüne ışık,düşüncelere kitap seç.Bilgi, eğittiği insanları onurlandırır. Bilge ise, sevgiyi özümleyebilmiş kişidir.Kin, engerek gibidir ve ikisi de ölüm kusar. Yavruları, öncelikli olarak öz analarını öldürür.Halk lideri isen saf ve çocuk kalpli insanlara, tökez ve sürçme taşı olmamak için iffet örneği öldürür.Misafirine asık suratla bal yedirsen, buruk vicdan içinde onu zift ve reçine gibi sayar.Çocukları, ilmin ve hikmetin kültürü ile terbiye et. Şikayet ve dır dır yerine sevgiye takva kat.Alçakgönüllülük, dile anlatılmayan ve insani kuvvetle kazanılmayan bir güçtür.Evin ışığı lamba; dünyanın ışığı ise bilim adamlarıdır.Kendi kusurlarını görmezlikten gelen kişi, tümüyle kusurlarla doludur.Üzüntülerin en büyüğü, öncelikle pişmanlıktır.MARDINPek çok medeniyete ev sahipliği yapan Mardin’in gece görüntüsü. “Kartal Yuvası” olarak bilinen Mardin Kalesi. Bazı kaynaklarda Mardin’in hikayesi şöyle anlatılır.M.S.330 yılında ateşe ibadet eden ve güneşe tapan BUHARI isminde bir kral gelip Mardin Kalesi’nde kalır. Rahatsız olan kral, kalede kaldığı sure içerisinde iyi olunca, kendisine bir kasır yaptırıp, 12 yıl burada yasar. Daha sonra kendi memleketi Pers ve Babil’den bir çok asker ve sivil getirip, onları Mardin’e yerleştirir.Getirilen halkın vasıtasıyla MS.442 yılına kadar bir çok ilerlemeler görülür. Ancak M.S.442’da veba salgınından dolayı kaledekilerden sağ kalan olmadı.Mardin ilinin geleneksel ekonomik yapısı tarım,ticaret ve son zamanlarda artış gösteren imalat sanayi ve el sanatlarına dayalıdır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ inde sanayii ve ticaret yapısıyla önemli yer işgal ede- rek dikkat çekmeye başlamıştır.Yakın gelecekte Mardin Organize Sanayii Bölgesi ve Mardin Serbest Bölgesinin katkısıyla Türk ekono- misinin gekliştirilmesine ve yeni ivmeler kazandırılmasında özellikle imalat sanayii ve ticarette aktif ve yön- lendirici yapı taşlarından biri olacağı kuşkusuzdur.Mardin diğer illere ve özellikle yurtdışına, Ortadoğu’ya yakın sınır illerinden birisi olması özelliğiyle de tran sit taşıma güzergahında önemli bir yer işgal etmektedir. Tarihi İpek Yolu Mardin’ den geçmektedir. İç ve dış ticarete konu olabilecek sanayii ürünleri yeterli düzeyde bulunmamakla birlikte son yıllarda yeni üretim im- kanlarının oluşmasıyla olumlu bir seyir izlemektedir. Mardin ve Nusaybin gümrüklerince yapılan ihracat mik tarları incelendiğinde 1996 yılında 57 milyon dolar, 1997 yılında ise 84 milyon dolar seviyesinde olduğu gö- rülmektedir.Tarım tarihide katılırsa takriben onbin yıllık zengin bir tarihi geçmişi olan ilde tarihi, kültürel, arkeolojik ve doğal turizm değerlerini bir arada görmek mümkündür. Ancak Günümüzde sahip olduğu potansiyel, yeterli alt yapı ve tanıtımın olmaması gibi nedenlerden dolayı etkin bir şekilde kullanılamamaktadır. Bu değerlerin ekonomiye kazandırılması halinde turizm, ticaret ve sanayii sektörüyle büyük bir güç oluşturabilecektir.İmalat sanayiinin ve turizm sektöründe faaliyet gösteren tesislerin büyük çoğunluğunun Mardin Merkez ve Kızıltepe ilçesinde yoğunlaşmış olduğu görülmektedir. Bunların dışındaki diğer ilçelerde ise ekonomik yapının daha ziyade tarım, hayvancılık ve yurt içi ve yurt dışı taşımacılığa dayalı olduğu dikkat çekmektedir.Uluslararası taşımacılığın da Mardin ekonomisinde yeri vardır. 1997 yılı itibariyle Esnaf ve Sanatkar Oda sının 12.700 şoför ve otomobilci üyesi vardır. İlin Suriye Sınır Kapısına çok yakın olması sebebiyle nakliyeci lik gelişmiştir. Son yıllarda Mardin iline verilen teşviklerin büyük kısmı nakliyecilik sektörüne yöneliktir.CANIM MARDİN’İM Tahtına kurulmuş sultan gibisin Dünyayı süsleyen bir ay gibisin Dört bin yıllık ömrünle tarih gibisin Asiller diyarı canım Mardin’im Sen eşsiz bir Leyla,bense mecnun’un Sen asil bir sultan,cihansa kulun Varsa Mardin’den güzel,çıkarın bulun Asiller diyarı canım Mardin’im Şekip YURTTAŞER düşmüş aşkına Kalemse kifayetsiz dönmüş şaşkına Mardin’i herkes sevsin Allah aşkına Asiller diyarı canım Mardin’im.MIDYATYuzyillarca bir cok uygarliga besiklik etmis, farkli dinlere ve dillere mensup insanlarin (Kurt, Suryani, Arap, Yezidi) kardesce yasadigi tarihi bir yer.Ne zaman kimler tarafindan kuruldugu kesin olarak bilinmemekle birlikte, Sasaniler ve Selefkuslar doneminde kuruldugu rivayet edilir.Bir yoruma gore Farsca, Arapca ve Suyanice karisimindan olusmus bir sozcuk olan Midyat “AYNA” anlamindadir. M.O. 9.yy Asur tabletlerinde ise magara kenti anlaminda “Matiate” olarak gecer. Yorenin bir baska adi da ibadet edenlerin diyari anlamina gelen “TURABDiN”dir.M.S.640 yilinda Romalilardan Muslumanlarin egemenligine gecmis, koylerinin bir bolumu Abbasiler doneminde kurulmus. Bir donem Artukogullari’nin da bolgede egemenlik kurduklari bilinmektedir. “Turabdin Suryani Metropolitligi’nin merkezi olma ozelligini koruyan Midyat’ta Suryaniler dil ve kulturlerini canli tutmakta, ilcedeki 7 kilise ve Mor Gabriel Manastiri’yla geleneklerini surdurmektedirler. Ancak, son yillarda yasanan goc nedeniyle Suryani nufusu oldukca azalmistir. MidyaT’in bir kac koyu ve merkezdeki sayili aile disinda Suryani kalmadi.1517 yilinda Yavuz Sultan Selim doneminde Osmanli yonetimine gecmesiyle Midyat Ulu Camii ve Cevat Pasa Camisi gibi Osmanli izlerini de barindirmakta.Midyat mimari alanda bolgenin lideri konumundadir. Zengin bir mimari doku icinden yukselen can kuleleri ve cami minareleri, farkliliklarin birlikteligini surdurmekte. Ozellikle de yorenin tas ustalarinin incelikli becerileri, Midyat’a bir acikhava muzesi gorunumu kazandirmakta.Gecmiste yaygin bir une sahip geleneksel el sanatlarindan bakircilik, kilim dokumciligi, kumas boyama, comlekcilik ve kuyumculuk yapilmaktaydi. Comlekcilik az da olsa, sadece Telkari gumusu el islemeciligi sanati Midyat’ta halen varligini surdurmekte. Bu ozelligiyle bugun de dunyada saygin ve iddiali bir konuma sahiptir.MIDYAT’I TANIYALIMDünyanın en eski yerleşim yerlerinden Yukarı Mezopotamya da yer alan Midyat’ın doğusunda Dargeçit, batısında Ömerli, kuzeybatısında Savur, kuzeyinde Batman iline bağlı Gercüş güneyinde Nusaybin, güneydoğusunda ise Şırnak iline bağlı idil ilçesi yer alıyor. Midyat, tarih sahnesine mağaralar kenti anlamına gelen adıyla