Woody Allen‘dan başrolünde Paris şehri olan bir film!Evlilk planları yapan nişanlı çiftimiz Gil Pender (Owen Wilson) ve Inez (Rachel McAdams) birkaç gün geçirmek için Paris’e gelmişlerdir. Gil, Holywood için senaryolar yazan aslında son derece başarılı bir yazardır ancak istediği gibi çalışamıyordur.Evlendikten sonra Paris’e taşınıp roman yazmak ister. Paris’in 1920’lerdeki zamanlarına özenir. Nostaljik ve romantik biridir.Bu nedenle de Paris tatilinin keyfini; bol bol yürüyerek, eski eşyalar satan dükkanlarda gezinip plaklar alarak geçirir, nişanlısı Inez’den ayrı.Yine tek başına yürüdüğü bir Paris gecesinde, şehirde kaybolmuş ve yorulmuş bir şekilde şehrin keyfini çıkartan Gil’in önüne 1920’lerden bir araba gelir içinde Scott (Tom Hiddleston) ve Zelda Fitzgerald (Alison Pill) vardır! Ve üstelik de Cole Porter’in (Yves Heck) piyano çaldığı bir partiye gidiyorlardır, parti sonrası ise Hemingway ile bir barda sohbet edecekledir.Gil, hangi zamanda ve nerede olduğunu; yanında, sürekli “onun için” altın çağ olan 1920’lerden birileri varken anlamakta çok zorlanır.Hemingway (Corey Stoll) ile sohbet eder, Dali (Adrien Body) ile aşk üstüne konuşur, Getrude Stein’e (Kathy Bates) kimselere okutmadığı ve üstünde çalıştığı kitabını okutup ondan fikir alır, Picasso’nun (Marcial Di Fonzo Bo) metresi güzel Adriana’ya (Marion Cotillard) ise aşık olur.

Woody Allen’dan son derece eğlenceli, romantik bir Paris filmi.İlişkilerdeki sorunu bu defa tam olarak alt metinde tutan, her zamanki bol diyaloglarla ilişkileri sorgulayan bir Woody Allen değil de romantik ve nostaljik bir macera içinde gözlemlemenize izin veren bir Woody Allen filmi.1920’ler sizin için de altın çağ ise özellikle izlemeniz gereken, 1,5 saatin nasıl geçtiğini anlamayacağınız bir film…Buradan filmin fragmanını da izleyebilirsiniz.