Bir kaç zamandır fragmanları dönüyordu ekranlarda.Geçenlerde zap yapıp gezerken kanalları bu dizi denk geldi.Biraz bakayım dedim.Aman Tanrım !!bunlar nasıl lise öğrencisi,altlarında son model otomobiller,süper telefonlar,minicik etekler tam bir Amerikan özentisi bir lise.Acaba Türkiye’nin yüzde kaçını temsil ediyor bu görüntüler.Kaç kişi kolej imkanlarında okuyabiliyor.Zaten diziyi izledikçe sınıfta ders yapılırken şeklinde bir pek sahne de pek görülmüyor.Birbirine düşman iki kızın savaşı aslında görünen.Hep aynı hikaye Ayşegül olan kötü,Su iyi.Buna tamamda 16-17 yaşlarındaki bu gençler son model arabalarla nasıl geziyor?Ehliyet yaşımı düştü?Eğer orası bir lise ise öğretmenler nerde?Hadi bunlar lise son sınıf öğrencisi ve 18 yaşındalar ise neden hiçbiri sınava falan hazırlanmıyor da , birbirinin kuyusunu kazıp duruyorlar.En önemlisi bu sınıfsal ayrımcılık bu kadar gözler önüne nasıl serilir sorarım size?Neden böyle özendiricilik yapılıp,gençler yanlış yönlendiriliyor.Türkiye’nin şu an bulunduğu şartlara bakarsak kesinlikle çok yanlış bir dizi…Zaten yeni yetişen gençliğimiz o yaşlarda hepimizin olduğu gibi hayatının bu bölümününde kendini bulmaya çalışır.Hayatta en çok yanlış en çok bu yaşlarda yapılır ve doğaldır bu durum.Doğal olmayan medya tarafından bu tür dizilerle gözler önüne serilmesi.Yine başka bir kanalda yayınlanan ”Arka Sıradakiler” de başka bir versiyonu.Bir kaç kez izledim, o dizi karşısında da donup kaldım.Medya olarak çok daha duyarlı davranmanız gerekmez mi?Amerikan özentisi diziler hiçte bizi yansıtmıyor?Muhakkak ki bu şekilde yaşayan gençler var ama Türkiye’nin yüzde kaç diliminde?Benim fikrimce bu tür diziler mutlaka yayından kaldırılmalı ve daha yapıcı ve eğitici diziler yayınlanmalı.Örnek olarak Perran Kutman’nın ”Hayat Bilgisi” dizisi gibi hayattan dersler vermeli.Öyle değil mi ya?
yorumlar
Güzel bir konuya değinmişsiniz..
2000 li yıllarda başlayan okul dizi ve filmlerinde, tembel öğrencinin; numaralı gözlükleriyle çirkin, gerizekalı, asosyal bir varlık olarak sunulması, tembel öğrencinin tam tersi zeki ve popüler olarak sunulması sizce bir tesadüfmüdür ?Bu tür yapımların asıl kaynağını araştırın.Karşınıza bir mason derneği çıkabilir..Sonra aynı kanallar öss de bilmem kaçbin öğrenci sıfır çekti haberini iftiharla sunarlar..
hakikatten ben bunu hiç farketmemiştim.normalde her biri 20 yaşın üstünde olduğu için herhalde dikkatimi çekmemiş.
Az bile demişsiniz bu dizi ve benzerleri için.Basit kurgularla hayatlar da kafalar da basitleşiyor.Yazık!
dizideki karakterlerin etek boylarına bakarsanız mason olduklarını kolaylıkla görebilirsiniz! ee vallahi yazık… hatta pes. hatta ve hatta pes 2011.aslında hababam sınıfı, kafadan böyle bir hikayeyi anlatır. üstelik oradaki kızların etek boyları daha da kısadır.bu zengin züppeler çalışmaz baba parasıyla geçinir, hayatı dalgaya alırlar… çünkü aileleri kısa yoldan parayı basıp çocukları için herşeyi yaptıklarını düşünmektedirler.ama bu züppe gençlere ve ailelerine doğru yol “kel mahmut” gibi bir öğretmen karakteriyle gösterildiğinde doğru yolu bulurlar. en azından gerektiği gibi davranmaya çabalarlar.bugün alabildiğine tutucu olduğumuz günlerde 70’lerin o masum (bugün kafamızda böyle değil elbette) etek boylarına takmış, mason avcılığına çıkmış zengin züppelerin azlığı sebebiyle böyle dizilerin tv’lerde gösterilmemesi gerektiğini söyler olmuşuz.diyeceğim bundan böyle hababam sınıfı’nın tekrarlarını da göstermesinler. çok özendirici oluyor, gençlerimiz kötü etkileniyor.
üstünkörü bir genellemeyi etek boyuna indirgeyip ordan hababam sınıfına atlayan arkadaş mason deyince rahatsız olanlardanmısın ?
ben bizzat kendim üstünkörü mason bir adamım zanten!
Diziyi hiç seyretmedim ama anlatılanlara bakılırsa 90’lı yıllarda çok moda olan Evimiz Hollywood’danın ve sonra çıkan şimdi adını hatırlamadığım benzer birkaç dizinin kopyası sanırım bu dizi. Fazlasıyla süslenip püslenmiş, ve aslında gerçeği hiçbir şekilde yansıtmayan hayatlarla o dönemde gençlere kötü örnek olduğunu, hatta “benim hayatım neden böyle değil?” diyen gençlerde moral bozukluğu yarattığını aklı başında Amerikalılar da söylüyordu o zamanlar, ama ah işte vahşi kapitalzmin gözü kör olsun, diziler çatır çatır yayınlandı.Sorsanız yarısından fazlasının solcu raconu keseceği Türk yapımcılarından biraz daha sosyal sorumluluk taşıyan yapımlar beklerdim, ama kazın ayağı hiçbir zaman öyle olmuyor maalesef.Tüm bunları bir mason derneğine bağlamak ise, artık hangisiyse o mason dernek, herhalde bu dizilerin kendisi kadar saçma olur.
Manhattanın kuzeyinde çatır çatır orta malı yapılan kızların şapur şupur yalanacak istanbul şubesi.ccc masonları sikeyim ccc
farklı olcas diye abartmışlar, ama gözüne vurmuşlar. hiç beğenmedim tamamiyle özenti.
gossip girl
bu kadar çok parası olanın ,nasıl hayali olur,hayatta çabalamak için amacı olur mu?bu kadar herşey önüne serilmişken
İnsanlar, önceki akşamki dizinin sonraki bölümünde ne olacağını, fenerin kimi transfer edeceğini, hangi sözde sanatçının hangi barda hangi mankenle görüldüğünü ya da ortaya atılan yapay bir gündem maddesini tartışmasalar; asgari ücreti, 300 milyar dolarları bulan çoğunluğu yabancılardaki bankalara olan borçlarını, yap boza dönen eğitim sistemini, çalışma koşullarını… tartışırdı. İnsanların ne düşündükleri üzerine değil, ne düşünmesi gerektiği üzerine kurulu burjuva demokrasisi içerisinde başka türlü bir televizyonculuk anlayışı, ahlakı da mümkün değil belki de. 90’lardan sonra başlayan bireysel ideolojiden uzaklaştırılmış bir toplumun zihinsel odaklarının yeniden yapılandırılması süreci.
bu kadar dert varken,millet asgari ücrete köle gibi çalışırken karnını zor doyururken,bırak gezmeyi tozmayı ,otobüse binecek parası yok bu insanların çektikleri diziye bak.Pes ki pes.Bu medya iyice sosyete ye hitap etmeye başladı ama yanlış,onlar oturup dizi falan izlemezlerki,giderki diziyi satın alırlar.Ah ah paranın gözü çıksın ne diyim..
Onlar izlemezler, izletirler. Kendi yaşamlarını, lükslerini, izletirler. Bunu öyle bir tarzda sunarlar ki topluma, toplum onları izlediğini anlamaz bile. Böylelikle, bir taraftan kendi statülerinin toplum nazarındaki meşruiyetini sağlamlaştırırken; diğer taraftan da istedikleri bir toplumsal yapının sınırlarını çizerlerler.
Bu aslında bir süreçtir. Toplumun kültürünün değiştirilmesi süreci. Bugünlere nasıl geldiğimizi görmek için daha da geçmişe gitmemiz gerekiyor.Tarihi okulda ezberletilen yalan rüzgarıyla değil, geniş bir açıdan bakarak, farklı yönlerden görerek anlamaya çalışmalıyız.İl güzellik yarışmalarını hatırlayarak başlayabiliriz:http://www.yenidenergenekon.com/121-turkiyenin-ilk-guzelleri/
Toplum ideolojiden korktuğu sürece böyle gider. İktidarı eleştiriyorsun komünist, Vatan diyorsun faşit yaftası yapıştırılıyor. Bir zaman sonra öyle bir noktaya geliyorki durum, insanlar düşünmekten çekinir hale geliyor. Ama düşünmeyen bir toplumun yerine düşünen birileri de çıkıyor elbette; medya, siyaset, iş dünyası… Ama neyi düşünüyorlar, orası biraz çelişkili.
Bir de bu var, konuyla ilgili olarak.
Süper Hero çok teşekkür ederim.Evet kesinlikle buda çok doğru bir yazı.Demekki bitek ben böyle düşünmemişim.Biz normal yaşayan insanlar bu kadar çoğunluktayken burjuva takımını bu kadar öne sürmeleri ,üstüne üstlük biz böyle yaşıyoruz edası beni deliye çevirdi.Sanırım bu dizi kaldırılır ve de kaldırılmalı.
Niye reddediyorsunuz ki, her toplumun zengin kesimi var, bir de hayatlari var..Zengin bir baba varken vermesin de fakirlikle mi adam etsin evladini, ya da sen zengin olsan ne yapardin acaba? Adam bir club e uyeyse otomatikman aile de uye olur, “ben gitmem baba Fenerbahce spor clubune ,halk plajina gidip toplumla butunlesicem mi” desin..Onlari reddetmek gercekte olanlari reddetmektir..Bircok problem yasarlar, genelde anne ile babalarini bir arada goremezler belki de “fakir ama sevgi dolu bir yuvamiz olsaydi keske” bile derler..Dizi kaldirilmasin tabii ki, toplum her kesimi izlesin..
sığ bir televizyon izleyicisi olarak, acayip keyifle ve hayaller kurarak izliyorum ben küçük sırlar’ı..
evet zenginlerde var doğru.gençlikte özensin ozaman bu zengin kesime,hırsızlık yapsın,kaçakçılık yapsın zengin olsun onlar gibi yaşasın olurmu?fakir yuvalarda ne yazıkki sıcacık aile yuvası olamıyor,fakirlik insana herşeyi yaptırabilir.Örneğin bir hasta çocuğunu ,başka bir çocuğunu başka bir aileye vererek kurtaran bir aile gibi.Oysaki zenginler bunu asla bilemezler ve bilemeyeceklerde.
liseye gitmeliyim,yanlış zamanda gitmişim
Yani Suleceyizler, sana göre herkes fakir olsun bir kaptan yemek yesin, fakirliği kafaya takmış biri olarak böyle olmaman gerektiğine, gerektiğine inanıyorum, özenerek ya da kin duyarak geçirdiğin hayat seni sadece bunalımlı depresif bir hale getirir sana öyle şeyler anlatırdım ki, inanamayacağın, burası elverişli değil..Tek söyleyeceğim şey çabala ve kafanı kullan..Ayrıca”uykusuz kutup ayisi DİYOR Kİ, (30 Temmuz 2010 23:45)aslında hababam sınıfı, kafadan böyle bir hikayeyi anlatır. üstelik oradaki kızların etek boyları daha da kısadır.”Çok doğru cümleler, ben annem ve teyzemin giydiği mini etekleri giyemedim, Türkiye böyle bir dönemden geçti, bunları bilmemeniz sizin suçunuz değil, böyle bir gerçek var ve reddedilemez..Kutup iyi ki varsın sen yaa..
Ayrıca gençlerin kişisel başarıya yönelmeleri, çalışkan olmaları zengin bir aileden daha büyük bir zenginlik..”Hırsızlık yap sen de zengin ol” gibi basit düşünüşler, iyi ve karaklerli bir kişiliğe yakışmayan aptalca sözler..İşyerlerinde fakir ama zeki ve çalışkan bir kişiliği kimse görmemezlikten gelmez, gelemez..
Erkek yeleği
bence olayı çok yanlış bir noktadan değerlendiriyorsun pbk. eğer insanlar ekonomik olarak ortak bir noktada bulışacaksa, elbette ki bu ortak nokta zenginlik olmalı, fakirlik değil.ancak bu zenginliğin elde edilmesi için çok çalışılması gerektiğinin hiç vurgulanmaması, hali vakti yerinde insanların hayatta sanki birtakım gönül işlerinden başka hiçbir sorunu yokmuş gibi gösterilmesi, gerçek hayatta izdüşümüne rastlanması çok zor şatafatlı ama tamamen palavra hayat tarzlarının model olarak önümüze sürülmesi vs… işte sorun olan bu. yoksa kimse kimsenin iphone’nuna karışmıyor.bu dizilerin kaldırılması gibi bir umut beslemiyorum ben suluceizler. bir dizinin ya da herhangi bir programın yayından kaldırılmasının tek kriteri reytingtir çünkü.
Erkek yeleği yazını çok beğendim .Erkek gözüyle yazabilmen ne kadar yetenekli olduğunu ispatlıyor.Evet bazı konularda haklısın pilli bebek zenginlik tabiki bir ayıp değil.Ben zengin düşmanı değilim ,sadece adil olmadığını savunuyorum hayatın.Hababam sınıfı gibi saf ve masum bir diziyi neden mini eteklere dayandırıp yargılıyosun.Çok yanlış çünkü o devir en güzel devirlerden biriydi.O Türk filmlerini ben hala ve hala izliyorum.Ordaki aşklar ne kadar masummmuş,insanlar ne kadar dayanışma içindeymiş.Öeneğin Adile naşit,Münir Özkul’un oynadığı ”Aile Şerefi”.İnanılmaz güzel bir film.Tavsiye ederim.Neden arkadaşım ordaki sadece mini eteklere takılıyorsun.Zaten o devirde dediğin gibi annelerimizde giyermiş.Biz malesef en şanssız devirde yaşıyoruz.O zamanın insanları o tarz giyimleri normal bulur,kimse kimseye kötü gözle bakmazdı.Çünkü insanlar farklıydı ve o devirde teknoloji yoktu.Malesef teknoloji geldi,mertlik bozuldu.Ahlak çöküşü yaşıyoruz ,hiç bir şey eskiden olduğu gibi değil.Eskiden çocuklara tecavüz var mıydı?Şimdi erkek ,kız hiç farketmiyor.İnsanların şeytanı sollladığı bir devirdeyiz.Bence şeytan bile şaşkın bu zaferine.Mesele ne biliyor musun bu devir.Dürüst insanların hiç bir zaman başarılı olunmasına izin verilmez.Mutlaka engel olurlar.
Orada sadece gönül işleri gösterilmiyor ki, anne ve baba ayrılığından dolayı katı bir babaanne elinde kalmış kız çocuğu var..
Hayatın adil olmasını bekleyemezsin, sadece seçimlerimizle yaşadığımız bu hayatta kendimiz adil olmalıyız..Önyargısız ve sadece başarılı olacağım şeklinde başlanan bir hayat kesinlikle başarıyı getiriyor..Erkek yeleğinde anlattığım model, en başarılı arkadaşlarımdan birinin hayatıdır..Ben dahil dolmuşlara gelerek yaptığım entrika oyunlarında onu alt edemedim..O kadar dürüst ve başarılıydı ki kendisi, kimse gölgeleyemedi..Biz de örnek almayı O’nun yolunda ilerlemeyi seçtik..Suleceyizler, yanlış düşünüyorsun, doğru düşünmeye başladığında, hayat, cennetin kapılarını sonuna dek açıyor..
Böyle dizilerle toplumun büyük çoğunluğuna, sistem içerisindeki ideal rol ve statü modelleri sunuluyor. Bence sorun, toplumun zihinsel algısını belirli bir yönde biçimlendirilmeye çalışılması. Bir anlamda; eğer sen, sistemin gereklerine cevap verirsen, bu anlattığımız hikayenin içerisinde bir yer bulabilirsin demeye geliyor. Oraya ulaşmak bir başarı mı? Bunun tartışması çok uzun. Başarı, mutluluk, adalet; ne yazık ki mevcut sosyo-ekonomik yapıda birbiri ile pek uyuşmuyor. Sistemin başarı olarak tanımladığı konumlara ulaşmak için insanlar, mutluluklarından ve hatta adalet duygularından ödün vermek zorunda kalıyor. Sonuçta büyük çoğunluk ayrıcalığı ifade eden o naktaya ulaşamıyor. Ama toplumun ekonomik, sosyal, kültürel, moral değerleri kapanmayacak yaralar alıyor. Bu süreç böyle sürer gider. Çünkü sistem, kendine bağımlılığı artırmak için gün geçtikçe yeni araçlar üretiyor. Bugün masumane bahaneler altında sunulan kredi kartının; bireylerin değer sistemi üzerindeki etkileri buna bir örnek olabilir.
Önyargıyı yıkmak, atomu parçalamaktan zordur… (Albert Einstein)– Önyargı bir tutumdur.-Bir grup insana ilişkin adil olmayan, hoşgörüsüz ya da aleyhte bir görüştür.-Diğer tutumlar gibi 3 bileşeni vardır. İnançlar, duygusal ve davranışsal eğilimler.-Önyargıya dayalı tutumlar genellikle hoşnutsuzluk, korku, kin veya nefret gibi katı duygularla yüklüdür…
Önyargı? Söz konusu aleyhtarlık insanlara karşı değil ki. Bunun için önyargı olarak niteleneceğini düşünmüyorum.Söz konusu olan; bir yaşam tarzının, modelinin toplumun genel perspektifi içerisinde düşünüldüğü zaman ideal olup olmadığının sorgulanmasıdır. Ve bu tutumun en temel unsuru da, ideal bir toplumun nasıl olabileceğine dair düşünceler bütünüdür.
valla ben sığ bir televizyon izleyicisi olarak keyifle izliyorum küçük sırlar’ı. hiç bu açılardan düşünmemiştim. yarın akşam da çocuklar duymasın başlıyor atv saat 20.