Eveeet, daha birsürü ipucum olduğunu söylemiştim; zayıflamak için. Birinci yazıda sudan, sirkeden, patates ve makarnadan bahsetmiştim. Aslında anlatılanların hiçbiri zor şeyler değil. Ayrıca tekrar belirtmek isterim ki; bu yöntemler bilimsel değil, tamamen benim yıllara dayanan tecrübelerim sonucu ortaya çıkan bilgiler.
Baştan uyarayım, yazının devamındaki tüyolar birinci yazıdakilere göre nispeten sıkıcı olabilir. En azından içinde patates ve makarna gibi iki günahkar besin yok. Ancak yine de okumaya devam etmenizi öneririm. Kendinize uyan bir nokta yakalayacağınıza eminim!Süt Mısııııır!Hazır yaz gelmiş ve mısırlar tezgahlara dizilmişken bence hemen alın ve haşlamaya başlayın. Mısır hernekadar faydalı gibi görünmese ve diyetisyenler tarafından önerilmese de aslında temele bakıldığında haşlanmış sebzeden ibaret. Saf, haşlanmış sebze tabiyi ki vücuda zarar vermez. Ayrıca mısırın sindirimi de çok kolaydır ve 1 koçan mısırla karnınızı yeterince tok tutabilirsiniz. Mısır ara öğün değildir. Sokakta elde atıştırma niyetine satılsa da emin olun o bir haşlanmış sebze. Çocuklara sebze yedirmenin de eğlenceli bir yoludur kanımca. (Keza közlenmiş mısır da ızgara sebze sayılabilir, yağ içermediği sürece sorun yok!) Tabii bahsettiğimiz şey koçan mısır. Konservede satılan mısırlar şeker içerdiği için pek sağlıklı değil açıkçası. Konserve yerine dondurulmuş mısır tercih edebilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey buzu çözülene kadar sıçak suyun içinde pişirmek. Merak etmeyin, kendine gelmesi çok kısa sürüyor. (Buarada yağ ve tuz içermediği sürece patlamış mısır da yiyebilirsiniz. Hem çok doyurucudur hem de malum sinema günlerinin vazgeçilmezidir. Aynı şekilde şekersiz ve yağsız sütle birlikte mısır gevreği de yenebilir. Mısırın her çeşidi caizdir :))Mis gibi salatalık!Salatalık enteresan bir meyve aslında. Evet ağzına kadar su dolu. Ancak bir gün şunu fark ettim: Her salatalık yiyişimde 200 gr. eksik çıkıyorum. Aslında oldukça besleyici bir besin; sürekli kilo vermeme de neden oluyordu. Çok fazla su içerdiği için sindirime ve günlük su ihtiyacınızın bir kısmını karşılamaya da yardımcı oluyor. Tabiyi bu söylediğim; oturup bir kilo salatalığı mideye indirdiğinizde geçerli değil. Ara öğünlerde mesela bir salatalık hayat kurtarır. Sadece salatalık yemeyi sevmiyorsanız veya salatadan nefret ediyorsanız mezelerde kullanabilirsiniz salatalığı. Acılı ezmeye çok güzel gittiğini söyleyebilirim kendi adıma. Ayrıca cacık da çok iyi bir seçenek olur. Yağsız yoğurttan yaptığınız cacığa bol nane ve salatalık koyun. Mükemmel bir besin haline gelecektir!

5 Çayı!Çayında şeker kullananlar için diyet bir işkence haline geliyor, kendimden biliyorum. Şekersiz bir çay bende sürekli mide bulantısına yol açar. Aşırı acı geliyor. Hele ki aç karnına içtiysem durum çok daha vahim. Bunun için sakarin her zaman ideal bir çözümdür, kanımca. Ancak biliyoruz ki sakarin de çok sağlıklı bir şey değil. Dolayısıyla ben kıtlama yöntemini kullanıyorum. Tabiyi bu söylediğim; çayında birden fazla şeker kullananlar için geçerli ne yazık ki. Tek bir şeker alıp her yudumdan önce kenarını birazcık kemiriyorum. Ben çayı iki şekerle içerim ancak çok daha fazlasını kullananlar olduğunu biliyorum. Bu iş, aslında tad alma duyunuzu kandırmak. Çayı tek şekerle içip hasarı minimuma indiriyoruz; ancak ağzımız bunu fark etmiyor çünkü yudumdan önce yoğun bir şeker tadıyla karşılaşıyor. Ben tek şekeri kupada içerken tüketiyorum. Çay bardağından içerken yarım şeker yetiyor. En azından bol şekerle haşır neşir olmuyorum.Başka bir öneri de yeşil çay. Aslında yeşil çayın tadını hiç sevmem. Çay keyfini asla karşılamıyor. Ancak bildiğimiz Rize çayından çok daha hafif bir tadı var ve bu yüzden şekersiz içmek eziyet gibi gelmiyor. Ben sadece yeşil çay yerine bergamotlu yeşil çayı tercih ediyorum ama tabii herkesin damak tadı kendine özeldir ve size en uygun yeşil çayı yine kendiniz seçmelisiniz. Farklı çeşitleri var. Ayrıca bilindiği gibi yeşil çay zayıflamaya inanılmaz derecede yardımcı oluyor. Sindirimi çok kolay bir hale getiriyor ve yağ yakıyor. Zayıflamak uğruna günde bir fincan yeşil çay son derece katlanılabilir bir şey. En azından bizim tavşan kanı çayımız gibi öldürmüyor.Çay ile ilgili son tavsiye bitki/meyve çayları. Hem çok şahane kokarlar hem içlerinde vücuda çok faydalı bitkiler vardır. Ayrıca meyve çaylarında doğal olarak meyveden gelen şeker vardır bu yüzden tatları çok hafiftir. Meyvelerin ve sebzelerin şekerlerinden korkmamak gerektiğini daha önceki yazıda söylemiştik. Tamamen bitkisel oldukları için zarardan ziyade fayda sağlarlar vücudunuza. Hem bu şekilde vücudun ihtiyacı olan şeker ihtiyacını da belli bir ölçüde karşılarsınız ve bu sizi tatlı krizlerinden kurtarır. Benim önerim Mistik Chai. Meşhur bir markanın bol bitki karışımlı çayı. Anlatamayacağım kadar güzel bir kokusu ve tadı var. Sütle birlikte içtiğinizde çok daha inanılmaz oluyor. Sütü yağsız kullanıyoruz tabii ki. (Ayrıca meyveli buzlu çaylar da mükemmeldir kanımca. Hele ki yaz aylarında. Ancak satın almak yerine evde yaparsanız çok daha iyi olur. Dışarıda satılanların içinde envai çeşit katkı maddesi var. Çay ve meyveyi birlikte kaynatıp dolaba atıyorsunuz. Hiç şekere gerek yok. Kendisi yeterince lezzetli oluyor zaten.)Kahve Krizi!Kahve krizleri meşhurdur. Ben de bir kahve çılgınıyım. Sabah kahvemi içmeden ayılamıyordum eskiden. Şimdi biraz daha düzene girdim açıkçası. Özellikle benim gibi öğrenci olanlar için finallerde, vizelerde günlerce uykusuz kalıp ders çalışmak için birebir. Tabii ki sonuçları çok kötü oluyor ancak geçici olarak günü kurtarıyorlar. Bir de annem gibileri var, yemek üstüne kahve içmeden yaşayamayanlar. Kahve ne yazık ki kocaman bir düşman. Hem kilo almanızı sağlıyor hem vücutta ağır hasarlar bırakıyor. Ve bunların yegane nedeni kafein. Evet kafeinsiz kahve tam olarak kahve değildir ancak tadında hiçbir fark yok. Bizi ayık tutan ve bize enerji veren şey her ne kadar kafeinse bile beyin kandırılabilir bir şey! Beynin işleyişinde neyse ki şöyle bir handikap var, tat ve etkiyi birleştiriyor. Şöyle düşünün; bir şey yediniz ve o gün mideniz bozuktu, kustunuz. Daha sonra o yiyeceği her gördüğünüzde ister istemez mideniz bulanır. Dolayısıyla kahvede de aynı şey var. Bugüne kadar bol kafeinli kahveler içerek uyanık, kaldınız, kendinizi iyi hissettiniz, kahve krizinizi bastırdınız. Bugünden sonra kafeinsiz içerek beyni aynı şekilde kandırabilirsiniz. Aynı kahve tadını aldığınız için beyin yine enerji üretmenizi sağlayacaktır ve normal kahve içmeyle aynı etkiyi gösterecektir. Ben şuan uykusuz geçen final haftalarımda kafeinsiz kahveyle pekala idare edebiliyorum. Biraz vücudunuza yalan söylemek oluyor ama emin olun bunda ahlaki bir problem yok. 🙂 Kötü olan şey kafeinsiz kahveyi her yerde bulamamanız. Kahve satan büyük kafeteryalarda (biliyorsunuz siz onların hangileri olduğunu) her zaman kafeinsiz seçeneğiniz vardır. Aynı şekilde bu yerlerden paketle de kafeinsiz kahve alabilirsiniz. Ben evime depo yaptım her seferinde gitmem gerekmiyor bu yerlere. Markette aramayın, çok zor bulursunuz. Tabii ki kahveyi yine yağsız sütle ve kremasız olarak içmelisiniz. Ayrıca kahve için beyaz şeker kullanmayın, mutlaka esmer şeker kullanın. Aslında şanslıyız ki Türkiye’deki esmer şeker çok kaliteli değil. Şeker oranı düşük (hoş, esmer şeker her halükarda beyaz şekere göre daha iyi) ve şekerden etkilenme oranınızı minimuma indiriyor. Tadı aynı ancak daha az hasar veriyor.Hala bir sürü ipucum var. Anlatmaya devam edeceğim. Ha, buarada sizin kafanıza takılan, merak ettiğiniz bir besin ya da diyetle ilgili bir problem varsa yorumlara ekleyebilirsiniz ya da bana mesaj gönderebilirsiniz. Her şekilde geri dönüş yaparım. Bilgim dahilinde anlatırım. Herhangibir şey diyorum çünkü ben yemek için yaşayan insanlardan biriyim ancak bale yaptığım için sürekli zayıf kalmam gerek. Haliyle insan bir yerden sonra her şeyi en lezzetli haliyle yiyip mükemmel görünmeyi en ince ayrıntısına kadar öğreniyor. Bir dahaki yazıda görüşmek üzere!