Tam biletlik yolculuğum esnasındaki Cennet cehennem üzerine fikir uçuşmalarını toparlamaya çalışacağım bu diktörkenin içine.İyi tarafından bakalım.Vaadedilen cennet ile tanrının hazırladığı cennet arasında ne kadar fark var. Anlayacağım dilde, hoşlanacağım şekilde. Dünyevi ruhuma verilmiş birtakım sözler cami minarelerinden yüksek watlı anfilerlerle günde beşkez yineleniyor.Cennet varsa sınırları neCennet çok büyük olmalı. Ya da büyüklük diye bir sorunu olmamalı. Eğer alan kaplıyorsa. Bir tarafından diğerine gitmek gerekecek. Ne de olsa orası cennet her yerine gidebiliyor olmalı insan. Başka bir yerine gitmek gerecekse. Artık gitmek diye bir derdimiz var demektir oralarda. Eğer gitmek varsa, sınırsız olmadığımız anlamına gelir. Cennete sınırlar var mı? Yok mu? Bu sınırların sınırı nerede başlayıp bitiyor. Eğer orada herhangi bir sınır varsa buradan farkı ne olacak?Mesafe ile ilgili bir sınır yok. Cennettin herhangi bir yerine gitmek istememek için her yerinde aynı anda olmamız gerekir. Kazanılmış sınırsız özgürlüğümüzden dolayı, mekanla ilgili bütün herşeyi aştığımız için herhangi bir yere gitmek veya gelmek sözkonusu olmamalı. Zaten o anda cennetteyiz.Şimdi gelelim aynı kalıpla zaman konusuna. Eğer orada da zaman burası gibi geçip gidiyorsa. Geçmiş ve gelecek konusunda sınırlanıp bu ana sıkışmışışız demektir. Aynı şekilde geleceğinde ne getireceğini bilemiyeceğimiz için yine dünyadan bir farkı kalmayacak oraların. Belkide isteyince geçmişe ve geleceğe her zaman gidip gelebiliyoruzdur. Bu gidip gelmeler esnasında hangi anda olacağız.Bu şekilde daha çok konu üzerine gidebilirim. Orada Sınır varmı? yokmu? Varsa nerede başlayıp nerede bitecekler. Sınır varsa sınırların kurallarıda var demektir.Benim anladığım cennet her an her yerde ya da hiçbir zaman hiçbir yerde.Kafka’nında dediği gibi;”… Şüphe edeni derin şüpheye, inananı da derin inanca götürür bu yol.”
yorumlar
Sanırım şimdiki algılarımızla sorguladığınız kavramları anlamlandırabilmek imkansız. Hangisine gidersek gidelim aslında şimdiki biz olmayacağız.Bu yazıyı okuyunca aklıma geldi, Lisede bir din hocamız vardı, Adem neden Cennetten kovuldu biliyormusunuz diye sordu? Herkes yasak elmayı yedi şeytanın oyununa geldi ondan felan dedi, hayır dedi, insan beşer şaşar bunlar affedilebilirdi ama o olmayacak şeyi yaptı gitti elmayı yedi… elma ne yapar? bagırsakları çalıştırır, ee sen gidip cennetin ortasına def’i hacetmi yapcan olmaz tabi kovuldu.Bir din aliminin(!) bu yorumuyla dumura uğramıştım paylaşayım dedim.
Sorun şu ki bütün cezalar ve ödüller bugün ki algılarımıza yönelik. elle tutulan gözle görülen ve akılla anlaşılan sözler hepsi. Kaynayan kazanlar, alevler, işkenceler olacak deniyor.Neden? bütün bunlar bugünkü algılarımıza hitap ederken, biraz kafa yormaya başladığımızda herşey bir anda çok uzaklara algı dışına atılıveriyor.Bence herkes uyanmalı artık.
Ruh bedenden ayrilinca zaman mekan her sey biter. Bu alem icindir zaman mekan…
Kişiler ve makamlar geçici kurumlar kalıcıdır. …
PBK, itiraf et yaziyi okumadan yorum yaptin dimi?
Nicco, bazen çok şeker olabiliyorsun.. inan ki okudum..:))
şurada yazılan iki satırdan yola çıkıp pireyi deve yapmaya da çalışmıyorum. Ama lütfen aşağıdaki cümleyi aklınızın kenarında tutarak, herhangi bir kutsal kitabı baştan sona kadar okumaya çalışın. Benim gördüğüm şu oldu. Aklımda kurduğum din, tanrı imajı ile orada konuşan ses arasında büyük anlayış farkı var.”Ruh bedenden ayrilinca zaman mekan her sey biter. Bu alem icindir zaman mekan…”
Byrsim, daha acik yazarsan anlayacagim mutlaka. Nedir sorun?
:))
neyi daha açık yazayım, hepsi orada yazıyor zaten tekrar oku
Kardesim, senin anlayisin ne? Hangi Tanri inancindan? Hangi kutsal kitaptan bahsedersin? Bunlari yaz…
Tamam yazini da iyice okuyunca anladim ki senin kafa bayag bi karismis kardesim. Bagisla beni. Yalniz bu konulari sana burda en iyi anlatacak analiz edecek bir kardesimiz var. Rumuz: Suphi. Bu kardesimiz bu konulari benden daha iyi bilir. Insaallah bu yaziyi Suphi hocam görür sana doyurucu bir cevap verir.
geliyor….benim anlayışım şu, başlangıçta hiçbirşey bilmiyorduk müslüman olarak eğitildik. Öğretilen her şeyi günü geldiğnde sorgulama hakkım olduğunu düşünüyorum. Sadece okumak yetmiyor. bu konuları tartışabileceğim insanlarada ihtiyacım var, İş bu sebeple bu gibi sitelerde yazıp ve yorumları okuyarak kendi kendimin sağlamasını yapmaya çalışıyorum. İnancıma gelince şimdilik sadece sorular sorarak kafayı kırmadan idare ediyorum.yaşamda iki büyük günah var inanımpta gerklerini yerine getirmemek, inanmayıp, inanıyormuş gibi yapmak. 🙂
Sevgili kardesim, senin yaptigin dogru olandir. Olmasi gerekendir. Nerde kaldi Suphi hocam? Simdi sana ne yazsam kafan karisir. Ben tasavvufi pencereden anlatirim anlattiklarimi. Suphi fikhi yönden daha bilgilidir. Onun icin benim anlatmamdan Suphi hocanin anlatmasi daha iyidir.
Hatta Fevkulbeser üstad’in da fikhi bilgileri kuvvetlidir. Bekleyelim birinden biri mutlaka gelir.
🙂