santur
Efendim uzunca zamandır yazmıyordum. Tembel biriyim ben, yoruluyorum. Yazının yarısına gelince daha da sıkılıyorum. Sonra link ekle bilmem ne. Velhasıl yigenlerden copy- paste yapmışsın diyenlere cevabım hazır. Yaptım, araştırdım, sorguladım, sen de yap, güzel oluyor.Birileri müzik yazısı yazacağımı söylese, git işine derdim. Hiç enstrüman çalmadım. Böyle bir şeyle ilgilenmedim bile. En fazla ortaokulda flüt çalmışımdır. Kötü bir dinleyiciyimdir, aynı zamanda. Sadece slogana uydum, meraklı oldum. Bu yüzden yanlışım var ise şimcikten affola!Bu kısacık ısınma turundan sonra konumuza geçebiliriz. Meşhur Kamkars Kardeşleri Harbiye Açıkhava’da dinlediğimde çok şaşırmıştım. Kanuna benzeyen bir alet çalıyorlardı. Tınısını çığlığa benzetmiştim. İnsan çığlığı değildi bu ses. Hayatın, çocukluğun, doğanın çığlığıydı. Sonra birkaç hafta önce İstiklal Caddesinde yürürken bir gruba rastladım. Felaket yağmur yağıyordu ve buna rağmen santuru çalmaya devam ediyorlardı. Sonra Feyruz’un şarkılarında santuru duymaya başladım. Santur en eski çalgılardan biri ve vurmalı çalgılar arasında yer alan bir enstürman.Biçim yönünden “Kanun”a benzeyen bu çalgı, Osmanlı müziğinde uzun yıllar kullanılmış. Ancak Türkiye’de, belki de müzik sistemimize uygun bulunmaması gerekçesiyle bir dönem unutulmuş. Yirminci yüzyılın başlarından sonra bu çalgıya bir ilgi olmuş ancak bu da oldukça sınırlı kalmış.Bu çalgının her iki tarafı da tabiri caizse yamuktur. Ön taraf daha kısa, arka taraf daha geniştir. Santur ahşaptan yapılır ve gerdirilmiş üçerli ses gruplarından oluşur. Uçlarına kauçuk bağlanmış, küçük çekiçlerin tellere vurulması ile de çalınır. Santur’un tarihsel gelişimi hakkında pek çok farklı görüş mevcut. Tarih içindeki uzun yolculuğunda birçok asya ve Avrupa ülkelerinde çalınmış ve değişik isimler almıştır. Ayrıntılı bilgi şurada. Santurun, kanunun bulunuşundan sonra Orta Çağ’da şekil değiştirerek doğuya ve batıya doğru yayıldığı rivayet ediliyor. Kanuna benzerliğiyle dikkat çeken santurun, Orta Asya Türkleri’nin kullandığı Yatugun, Cattugan ve Yatıg isimli enstrümanlardan türediği de, rivayetlerden. Santur ile ilgili başka bir iddia da MS 900 yıllarında Filistin’de ortaya çıktığı ve daha eski saz olan Psaltery ile akraba olduğudur. Bu sazın da Tevrat’daki ismi Psanterin. Santurunda bundan türediği öne sürülüyor. Bu teoriyi doğru kabul edersek, İbranilerin çalgısı olan santur 11. yy’dan sonra Avrupa’ya yayılmıştır. Günümüzde ise ağırlıklı olarak İran ve Uzakdoğu müziğinde kullanılmaktadır.
santur çalan adam
Türk Santuru
Her ülkede farklı bir ada bürünen; ama ülkemizde artık ilgi görmeyen santurun; 19.yüzyıl sonu ile 20.yüzyıl başında İstanbul’da iki çeşidi bulunuyor.Türkiye’de santur üzerindeki en dikkati çekici çalışma, soyadını da bu enstrümana duyduğu sevgiden dolayı alan Santuri Ethem Efendi’nin talebesi Ziya Santur’undur. Ziya Santur çok sevdiği bu saza Türk Piyanosu adını veriyor. Yaşamı süresince bu sazın lâyık olduğu ilgiye kavuşamayacağını ve bir gün tamamiyle kaybolacağını düşünüyor. Ne gariptir ki, bütün korkuları gerçekleşiyor. Günümüzde santurla ilgilenen müzisyen sayısı oldukça az. Kısa bir alıntı aşağıda:
Santurî Ethem Beyden santur dersi alan Ziya Santur (1862-1952), ki daha önce ney çalarmış, bu sazda bir takım değişiklikler yapmış ve 1914 de ilk Santur metodunu yazmış. Bu metodu 1947 de tekrar elden geçirerek neşretmeye çalışan Ziya Santur, birçok defalar orijinallerinin kaybolması nedeniyle metodunun basıldığını göremeden 1952 de 85 yaşında vefat etmiş. Ziya Santur, o zamana kadar kucakta çalınan Santura sehpa yapmış ve saza 6 adet ses eklemiş. Ve bu sayede taksim yapılabilecek hale geldiğini söylemiş. Ziya Santur’un talebeleri arasında Cevdet Kozanoğlu, Hüsnü Tüzüner, Zühtü Bardakoğlu, Mustafa Sunar, Osman Güvenir ve Vecdi Seyhun bulunuyor.
İngilizce kısa bir bilgi daha. Video isteyenler dinleyeceğim bu nedir diyenler buraya.Santur çalan müzisyenlere santuri deniyor. Santurilerden biri olan Dr. Ümit Mutlu’nun son 15 yıldır sürdürdüğü çalışmalarla bu sazı tekrar canlandırmaya uğraşıyor. Ümit Mutlu kanunu bırakarak, sadece santur ile ilgilenen bir müzisyen. 1967’de İran’dan getirdiği bir santurla çalışmaya başlamış. Türk musikisi sistemine uyumunu sağlamak için akord düzenini değiştirip mandal ekleyerek geliştirdiği İran santurunu, Türk musikisinin bütün makamlarını icra edebilecek bir çalgı haline getirmiş.Peki santur çalmaya karar verdiniz. Ne yapacaksınız? İlk problem santur alırken yaşayacaksınız. Bu noktada başvurulacak bir ağaç ustası var. Şurada yine Ziya Santur hakkında bir bilgi var. Bir göz atın derim.Son olarak intiharın müziğidir, santur.
yorumlar
Tüneldeki abinin çaldığı çalgı buymuş demek.
doğunun sesidir. sesi çok ilginç gelir bana, çok sık karşılaşmıyoruz malesef. ankara sakaryada yada karanfilde bazı insanlar bunu çalarak para kazanıyor. 😉
kibris sehitleri’nde de vardi bi abi bunu calan.. aha lan adam kanunu bagetle caliyor der gulerdik, adam sanatci cikti bak..
Ellerine sağlık nevdalist insanı. Ayrıca http://www.radiodarvish.com adresinden santur sevenler dinleyebilir. Sadece santur çalınmasada radyo da sürekli çıkıyor. Ardahan kamkar da süperdir özellikle darya parçasını öneririm…
Şimdi bigboned, harcamışsın abiyi :)Yazıda geçen Ziya Santur’da ilginç. Santuru o kadar çok seviyor ki, soy adı olarak alıyor.Son dönemde taksim’de bir sürü farklı kişi gördüm, santur çalan. Belki yeniden popülerleşiyordur, kimbilir.
Antika santurlar burda
Samimi ve amator santur video 1Samimi ve amator santur video 2
beşiktaş’ta kadıköy iskelesinin önünde de çalarak para kazanlar da mevcut.
Ufopilotu, doğunun sesidir demiş: Bence de santur’un türk müziğinden kaybolmasının en büyük sebebi budur. Batılılaşma hareketleri içinde santur çok doğu kaldığından ilgiyi yitirmiş olabilir. Tabii felsefe yapıyorum. Belki bununla hiç alakası yoktur:)
Kazancakis’in Zorba’sının çalgısıdır bir de.
Merhaba, yazınız hoşuma gitti ve pilliye katıldım, sağolun. Farsça bir sözcük olan Santur, yüz gergi anlamına geliyor. Hindistan’ın en eski enstrumanlarındandır, Sanksritçe’deki karşılığı Shata Tantri Veena; yüz telli ut.İlginç, dün gece eşimle beraber fotoğrafıma ve ismime ne koyalım diye düşünürken aklıma eski Hint yazıtı Veda’larda bahsedilen bilgi tanrıçası Sarasvati geldi. Sarasvati veenasını çalarak farklı seviyelerdeki maddi ve manevi yaradılışlar hakkında ebedi bilgiler veren Vedik ilahiler söyler. Etkili ve derin performansı dinleyenleri ebedi gerçeğin sesine daldırır.
Yazı ve yorumlarımla ben de ebedi bilgi anlayışımı derinleştirmeyi, sizlerden öğrenmeyi ve paylaşmayı diliyorum.
Sarasvati, aramıza hoşgeldiniz. Pilliye katılmanıza vesile olduysam ne mutlu bana!
SiyaSiyaBend vardı Crossing the Bridge: The Sound of Istanbul’da. Orada gördüğümde çalgının tınısı çok hoşuma gitmişti ama kanuna benzeyen bu aletin adını dahi öğrenememiştim. Buydu evet.
ben de tunele inerken santurun çekiciliğine kapılıp konser yerinin önünde biraz mola verenlerdenim. karagüneş adlı grubu “dağlar, dağlar…” sözleriyle başlayan şarkısında santurla tanıştım. o gece rakı içesim vardı, hemen kaptırıp kendimi “evet evet, arkada bu şarkılar çalmalı!” dedim. bu olayın üstünden bi ay sonra iranlı bi adamla tanıştım barda. yarı ingilizce yarı türkçe yarı farsça sohbet ederken konu santura geldi hemen. yemin ederim hatırlamıyorum nasıl geldiğimizi. hayyam ile açılmıştı konu, kapanış konuşması santurla oldu. velhasılkelam santur güzeldir ve şu sıralar daha çok gündeme gelmeye başladı. sağ ol nevdalist…
eski bir yazıyı hortlatmışsın buddhala. ben bu yazıyı nedense çok seviyorum. aramızda gönül bağı var:)yazıdaki düşüncem aynen devam ediyor. çığılığın sesidir, santur. dün kamkarsları dinledim youtube’de. nasıl böyle çalarlar, anlayamıyorum.
harika bir enstrüman.. ne mutlu ki hortlamış benim de görme şansım oldu bu güzel yazıyı.. şu aralar zaten vurmalı çalgılar işindeyim, ben de çok ilginç bir enstrüman tanıtabilirim size =)
nefisss!!!
arada bir hortlatmaya değer bi yazı:)
inan,sana uzakdoğu yolu gözüktü. tayland’ta gözlerimle gördüm, santur çalan kadınlar var. hatta bir grubu dinlemişliğim. sen yola karar ver, ben sana gerekli adresleri vereceğim. yolun 10 saat civarı sürdüğünü de ekleyeyim.hakkaten, santur çalan kadın yok.
kim demiş yok diye!
daha yakın ülkelerden birinde de var santuru canlı dinleyeceğiniz bir mekan… hemi de kimi zaman bağyan çalıyor. kaybolmuş falan değil henüz, çok şükür 😉
Beşiktaş iskelesinde 2 genç çalıyordu hep dinliyorduk.Kayboldular sonra.Nevdalist keyifle okudum çok güzel bir yazı.
…
ellerine sağlık uzun zamandır sadece başlıklara bakıp geçiyorum.bu yazı bende de bı santur olduğu için ilgimi çekti.santurun bızde yaygın olmamasının sebebi bence notaların seslerinin bizim alışık olduğumuz türk müziği tınılarına benzememesidir.zira seninde dediğin gibi ziya santur alete yenı ses telleri ekleyerek türk kulağına uygun hale getirmiştir.bizde az bilinir.ama arkadaşlarında dediği gibi uzakdoğuda hala varlığını sürdürmektedir.kaybolduğunu yada olacağını sanmam.sıkı new age dinleyicilerinin kulaklarının aşina olduğu ama isminin az bilindiği bir alettir.elime ilk aldığım günü hala hatırlıyorum.teşekkürler…
ah sadece tanbur mu? rebab, çeng, pişe, nüzhe ve daha birçok saz, günümüzde yalnız nadir kayıtlarda bulunabiliyor.. bu unutulmanın bir nedenide Osmanlı musıkisinin yazısızlığı..Hiçbir üstad nota kullanmıyor ve sazların çalınma tekniklerini kayda geçmiyor..bu konuyu ayrıca ele almalı mı ne 🙂
Elinde cura kayıtları olan beni bulsun.
teşekkür ederim dejavuu, hep çok düşüncelisin zaten. sanırsam bu hafif oyunu bizler için bitti. ilgisizliğimizin sebebi budur.herkese keyifli günler dilerim.
NevdalistHafif öldü adını buldu, Allah rahmet eylesin..Sana bende keyifli günler dilerim ve teşekkürler güzel sözler için..
Nevdalist,Ne kadar ilginç bir derleme yapmışsınız. Referans adresleri de çok değerli. Teşekkürler. Bir tek santurun ‘intiharın müziği’ oluşuna takıldım. Bu bilgi neye dayanıyor ?
bir müşteri gelmiş, niye ilgilenmiyorsunuz yahu:))hayaliçindegeçti;o benim bir dönem ilgilendiğim sanatçıların intihar etmelerine, intihara yatkın olmalarına dair bir söylevdi. bilimsel, edebiyatsal, xel hiçbir değeri yoktur. sadece benim hissettiğim, intihara en yalkıştırdığım müziktir. susma hakkının müziğidir.
– hayatııııım, çalgımı gördün mü?- yine mi kaybettin şuayip. sana inanamıyorum. evin içinde nasıl kaybediyorsun şunu yahu.- sıııııs be kadın. biliyorsan söyle yerini. yoksa arayamaya başlayacağım.- santur, ben bakarım. yine her tarafı karıştır dağıtırsın sen.
karıştırır..tırır vız tırıs..:P
:))))))))))
bilmiyorum kaybolan çalgı santur’a benim bakışım yaklaşımım bu. belki de daha derin bakmalıyım..;) o zaman bulurum. cıkartırım kayboldugu yerden. sorunlar biter, şenlik havası oluşur. santur da neşe ve coşku ile tıngırdar.
santur sanki turizm acentesi gibi geldi bana da..
dejavuya bişi mi oldu ?
düştü. kafası yarıldı..
pbk nooldu bilen varmı?
ayriyetten kop içinde endişelenmekteyim…
kop’u da tenhada yakaladım. verdim odunu, verdim odunu. o da mafiş.
evet arro evet.bizde seni seviyoruz.
geçecek annem, derin nefes al…
huuuuh..!
mazlum’u getirin bana..
tamam ver şimdi
Arrog öldüm gülmekten yaaa :))
pıfıııııııııt..!verdim. ooooh..tut tut nereye kadar.cıktıgı yer planladıgım yer degildi ama artık idare edin. o kadar nefes tuttum. tiheey..!
Dejavu nerede cidden? Kafa bulmayan ve onunla irtibatlı olan biri cevap verirse beni berhudar eyler evlatlarım.N’oldu hakikaten?
ıı-ııh, yokmuş cevap. Sanırım tek yanıt veren Arrogante’nin “düştü, kafası yarıldı” iddiası ile yetineceğiz.Hayırdır inşallah..
bi ilhan irem varıdııığ, esas ona n’oooldu?
bu da geliiiğiiir, bu da geçeeğeer. dayanmalısııığıın, dayanmalısııığıın..!dapdapdaradap dapdaradaaap..
ne cehennemler dönüyor burada ?biri açıklayabilir mi ?
O da yaşıyomuş. Cennet İlahileri söylüyom didi bana.
evet acıklıyorum. bu tutmuş, bu yolmuş, bu pişirmiş, bu yemiş. aha bu da okuldan gelmiş. hanimiş, memiş, agucuk bugu..:P
cennet ilahileri he mi? çok şahane o zaman. santur eşliginde soylensin bari. zira konudan cok uzaklaştık. yazı sahibi kızacak sonra gelip.evet, evet hepsi benim yüzümden. beniiiiim yüzümdeeğeeeen. gollarimi açaydim gitme diyeydim..beniiiiim yüzümdeeğeeeen….!
Yahu B-bu Dej’le Kop’a nolduğunu merak etmekten Nevdalist’in Santurunu okumadım. Geldiğinde imtihan ederse çakarım sınavdan kesin ben. Arada yazıyı da bi okuyum neme lazım. Arada bilgi geçilirse haberdar oluruz artık.
yaw biz iki de bir aynı anda yazıp duruyoruz. Şimdi bunu yazdığım dakka kesin sen de bişi yazacan Arrogante. Fake atmak için bekliyorum “gönder”e basmak için..veee..şimdi.
evet, bu kez offside’a bıraktım seni.Yehuu bana!
arrogante’nin yaşadıgı ‘goal’ sevinci kısa sürdü sayın seyirciler. hakem ‘offside’ı işaret ediyor. arrogante cok sinirlendi. yan hakemin yanına gitti, bir şeyler söyledi. hakem geliyor, evet sarı kart. yapma arrogante yapma bunu. evet bi sonraki karsılasmada arrogante yok. hocam siz ne diyeceksiniz?- şimdi, bunlar profesyonel oyuncular. hiç yakışmıyor böyle basit hatalar. bilhassa arrogante uzun yıllar milli takımda görev yapmış tecrübeli bir oyuncu. yazıııık.
Kop ve Deja için..Amigo Mio – Ana Gabriel‘den
saatlerimiz 16:15’i gösterirken, ‘kel-kadayıf’ son hızla devam ediyor. sıradaki şarkı şimdi uzaklarda olan kop ve dej için geliyor. arabada 5 evde 15
Hey mistır dicey! Az önce taşplağımı karıştırmışım. Amigo Mio diye yanlış parça atmışım. Dezeer dürzüsü hatalı link verdi ama. Suç onun. Bu parçayı bulana kadar da canım çıktı zaten. Yanlış veya alakasız adlarla kayıtlı hep.Evet sayın izlekler, parçamızı şu an ters dönmüş dönme dolapta korku içinde bekleyen Arrogante için de gönderiyoruz.Çikolata renkli Meksikalı San’atçı Ana Gabriel söylüyor. (aslında çikolata renkli değil ama bu cümleyi söylemek çocukluğumdan beri çok hoşuma gider diye öyle ifade ediyorum bu seferlik..)Amigo Mio
Bilgi için teşekkürlerbasurbasur belirtileribasur nedirbasur kremi