İngiltere Kraliyet tarihinde pek çok başarılı hükümdar vardır( Elizabeth 1, Queen Victoria) ancak İngiltere tarihine kapkara 5 yıl geçirttiği için , çok başarılı olan diğer kral ve kraliçeler kadar şöhrete sahip olan ve adı sayfalara Bloody Mary(kanlı Mary) olarak yazılan acımasız Mary Tudor yazımızın kahramanı.Kendisi İngiltere’nin ilk kadın hükümdarıdır. ( Bloody Mary adlı kokteyl ve şehir efsanesiyle karıştırılmamalıdır.)İnsanların taht kavgaları,ihtiras kavgaları arasında sıkışıp kalan her kraliyet çocuğu gibi Mary’de kötü bir çocukluk geçirdi. Zira aslında şanslı sayılmalıydı, annesi İspanya prensesi, dayısı İspanya kralı idi, babası ise İngiltere Kralı 8. Henry ,gelmiş geçmiş en büyük İngiliz hanedanı olan Tudor ‘lardandı. Uçkuruna düşkün 8. Henry yönetiminden çok evlilikleriyle ve Bakire Kraliçe olarak büyük başarı kazanan kraliçe 1. Elizabeth’in babası olmakla ünlüdür. Henry bizim Mary’nin annesi Aragorn’lu Catherine ile evliyken Anne Boleyn‘e aşık olarak karısından boşanmak istemiş, papalık izin vermeyince kiliseyi de, papalıgı da redetmiş ve Protestanlıga geçerek kendi kilisesini kurmuştur.Annesi kral tarafından terkedilince ve kiliseyi redettigi için evliligi boş ve geçersiz kabul edilince Mary de gayrimeşu evlat durumuna düşer. Mary sarayı terketmek zorunda kalır.Babası Anne Boleyn’le evlendikten sonra dünyaya gelen kızları Elizabeth’e bakma görevi yine Mary’e düşer. Henry ile Catherine’nin hayatta kalan tek evlatları bir hizmetçiden farksızdır. Çünkü babasına annesi ile olan evliliginin geçersiz oldugunu kabul etmeye söz vermesi karşılıgında saraya kabul edilmiştir ve tekrar itibarı geri verilmiştir . Ülke Protestan olmasına ragmen ,Mary annesi gibi koyu katolik olarak inancını devam ettirerek yaşar.Babasının ölümünden sonra tahta geçen erkek kardeşi VI. Edward ,Henry ile Jane Seymour‘un oğludur. Küçük yaşta tahta geçen Edward ciğer hastasıdır,sık sık rahatsızlanır. Edward ölürse tahta geçecek kişi Mary’dir(Henry’nin vasiyeti), ancak John Dudley ölüm döşeğindeki genç kralın isteğiymiş gibi tahta Jane Grey’i kraliçe olarak çıkartırlar. Jane Grey de 8.Henry ve Edward gibi protestandır ve bu ülkeye gereken en son şey katolik bir hükümdardır. Ayrıca Jane Grey Lord Dudley’in oğluyla evlenmek şartıyla tahta çıkarılmıştır ,yani bu olayı kuran Lord her anlamda karlı çıkacaktır.Mary’nin Jane Grey’i tahttan devirip, kraliçe olması 9 gün sürmüştür,arkasında tüm halkın destegini bulan Mary Tudor, isyana karışan herkesi tutuklatır.Tahta çıkması Mary’nin huzura değil mutsuzluga kavuşmasıdır aslında, elleriyle büyüttüğü Elizabeth ablası kraliçe olur olmaz isyan başlatır, kendisinden önce Jane Grey’i kraliçe yapmak isteyenlerin dışında başka birileri de Elizabeth’i tahta çıkarmaya yeltenmişlerdir.İsyanı çıkaran Lord John Dudley ,Jane Grey ve eşi Guilford Dudley idam edilir.Tahtta katolik görmemek için yapılan isyanlar ölümle sonuçlanmıştır. Ablasına karşı isyana karışan Elizabeth ve Lord John Dudley’in oğlu Robert Dudley ise kulede tutukludurlar.Aslında 9 günlük kraliçelik yapan Jane Grey ‘in olaylarda pek suçu yoktur , o protestanların hırsının kurbanıdır, bunu bilen Mary onu idam ettirmemek için çok direnir,ancak çıkan karışıklıkları durdurmak için bunu yapmaya mecbur kalır.Mary protestanlıga geçmiş ülkeye koyu katolik inancını tekrar getirmeye kararlı, 37 yaşında bekar bir kraliçedir. Öyle bir evlilik yapmalıdır ki katolik inancını yayarken çok daha kuvvetli olmalıdır.İspanya Prensi II. Philippe aklındaki eş adayıdır kraliçenin..

Annesi ile babasının evliliğinin bitmesiyle sona eren İngiltere-İspanya müttefikligi yeniden başlayacak, ülkenin katolik olmasının önünde engel kalmayacaktı.Çünkü II. Philippe aynı zamanda Katolik Kilisesi’nin koruyucusu ünvanına sahip bir prenstir. Mary kısa zamanda işe başlar İngiltere’nin resmi dini katolik olarak açıklanır, babası tarafından kapatılan kiliseler yeniden açılır, herkes ibadete zorlanır, zira Mary bu konuda asla taviz vermeyecektir.Yaşı ilerledikçe nevrotik haraketleri artan Mary protestan inanışa devam edenleri diri yaktırmaya başlar,ülke sürekli karışık ve ölümlerle doludur. İlk bebeğine hamile kaldıgında bile katliamlarına ara vermez, ona göre herkes günahlarından arınmalıdır bunun da yolu yanmaktır.İlk hamileligi normal insanlar gibi 9 ay değil tam 11 ay sürer, aslında sürmez 11 ay sonunda hamile olmadıgı anlaşılır, karnının işmesi ve hamilelik belirtileri o zaman anlaşılamaz.Bu ikinci hamileligin de de yaşanır ortada yine çocuk falan yoktur.Çocuk gibi bedeninde gelişen ve onu hayal kırıklıgına ugratan kanser hastalıgı onun sonunu hazırlamadan önce Mary iyice yoldan çıkar, eşinin kendisine ilgi göstermemesi, çocuk sahibi olmaması, Elizabeth’in herkesçe sevilmesi ve İngiltere’ye ait olan Calais’in Fransa’ya kaptırılması Mary’i daha çok insan katletmeye sevkeder. Öyleki öldügü zaman 300 civarı insanı öldürttügü belirlenir.Asıl ilginç olan şey kraliçenin Kanlı Mary olarak tarihe geçmesinin trajikomik durumudur, çünkü babası ve kendinden sonra gelen kızkardeşi Elizabeth ondan çok daha fazla adam öldürtmüşlerdir, ancak onlar öldürdükleri insanları vatana hainlik gibi suçlamalarla normal yoldan idam ettirdikleri için Mary’nin insanları inançları ugruna diri diri kazıga bağlatarak yaktırması hafızalara daha çok kazınmıştır.