“Kan tutması” deyimimiz “balık tutmak” benzeri, kişilerin kanı tutması gibi anlamsız bir eylemini karşılamaya yönelik olmayıp bilakis ve bizzat kanın bazı şahıslar üzerindeki mühim etkisinden dem vurmaktadır..Rahatlıkla “fobi” olarak değerlendirebileceğimiz bu enteresan olayın, yaratılıştan hassas insanlarda, kan görmekle -ki bu bir filmde bile olabilir- tetiklenen fenalaşma hissi, göz kararması ve en sonunda da bayılmayla sonuçlandığını biliyoruz..Kan görülmesi dışında “aşı olmak” ya da “iğne yaptırmak” gibi tıbbi müdahalelerle karşılaşan bu tür insanlar, yine aynı reaksiyonları gösterirler..Kişinin günlük yaşantısını oldukça zorlayan bu tuhaf ama gerçek olay, böyle bir gencin meslek seçiminde de yönlendirici olarak, hatta genel olarak hayattaki başarısını kısıtlayacak kadar bile etkilidir.. Bu cümleden olarak (bu girişi çok seviyorum), inanması zor ama üniversite sınavlarında tıp fakültesini kazanmış birini dahi yolundan çeviren, bir yerde istikbalinden eden bir beladır bu fobi.. -inanın!.kendimden biliyorum-Bu dertten muzdarip olan ve çare arayanlar, size sesleniyorum.. çaresiz değilsiniz!.. çare sizsiniz..(güzel oldu)Rahatsızlığınızı en azından fobi düzeyinden çıkarıp daha baş edebilir, hafif bir seviyeye kolayca getirebilirsiniz.. Hatta çoğu durumlarda -yine kendimden biliyorum- bu beladan tamamen kurtulmak mümkündür..Tam burada fobilerin ortak bir özelliğini söylemek istiyorum.. Bir fobinin oluşumunda kişinin o “şey”le birebir teması olması gerekmemektedir.. Olay şahsın belki de tamamen “o şeyi ve yapacaklarını” hayalinde bire bin katarak düşünmesiyle meydana gelmektedir.. Yani sevgili fobimiz, bilelim ki neredeyse tamamen bir hayal mahsulüdür..Tedavi çoğu fobinin de çaresi olan “olayın üzerine üzerine gitme” klasiğinde yatmaktadır.. Ve bu durumda yapılacak şey, korkusuzca kanın içine dalmaktır..Elbette bununla “bıçağı ele alıp etrafta kesecek adam arayın” demiyorum.. Bu durumda olaya çeşitli cepheden çok çeşitli girişimlerde bulunabilirsiniz.. Hemen akla gelenler:* Öncelikle böyle bir fobiniz olduğunu kabul edip, her fırsatta etrafınıza açıklamalısınız.. Utanacak hiçbir şey yok.. Rahat olun, kim bilir çevrenizde kimin ne fobileri vardır..* Aşı yaptırmak veya iğne olmak “fırsat”larını -eskiden olduğu gibi- kaçarak heba etmeyiniz.. Bu işlemleri yaptırırken isterseniz ilgiliye durumunuzdan bahsedin ve bu korkuyu yenmek istediğinizi belirtin.. İğne yapılırken -yine eskisi gibi- başınızı başka tarafa çevirmeden, olayı izleyin.. Hatta yoğun çalışan bir hastanedeyseniz görevlilerden izin alıp özellikle iğneyle kan alma odalarında bir süre bulunun.. Ayrıca kan merkezlerinde her grup kanla yakın göz temaslarında da bulunun ve en iyisi -arada işe de yarayın- bir ünite kan verin..Büyük bir ihtimalle bütün bunların hiç de hayal ettiğiniz gibi korkunç şeyler olmadığını şaşırarak göreceksiniz.. İlk denemenizde yine fenalaşabilir hatta -mutat olarak- bayılabilirsiniz.. Bu durumda kolonya koklamak ve fena hissettiğinizde yere oturmak gibi gerekli tedbirlerinizi alın ama kendinizi hemen koyvermeyin, dayanın.. Mesela karın ve göğüs kaslarınızı sıkarak fenalaşma hissini üstünüzden atabilirsiniz..Ve sonunda tekrarladığınız böylesi kanlı-iğneli denemelerin sizi artık etkilemediğini ve kesinlikle fobinizden kurtulduğunuzu göreceksiniz..* Eğer yüreğiniz elveriyorsa bir mezbahada bulunmak ya da bir tavuk kesmek gibi yapılacak başka şeyler de olabilir bu konuda..Sevgili okuyucu ve özellikle fobidaşlarım, bu yazıyı daha fazla uzatmadan şunu söylemeliyim ki bütün bu öneriler bir yerden okumak suretiyle değil, yıllar içinde kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazılmıştır.. Yani ben bir psikiyatrist değil, bir hastayım.. daha doğrusu hasta idim..Unutulmaması gereken, fobi tedavisinde rahatsızlığın üzerine gitmenin, bir bilimsel gerçek olduğudur..Bu yazıyı da bütün bunlara göre değerlendiriniz der, sağlık dolu günler dilerim..