İlk bölümüyle izleyenleri adeta ekran başına kilitleyen “KAMP”, ikinci bölümde yaşanan şok gelişmeler ve sürprizlerle sizde bağımlılık yaratacak. (-valla lan) İkinci bölüme geçmeden önce, dilerseniz bir önceki bölümde neler olmuştu hatırlayalım. (-hadi)ZIBOOOVN..!“Previously on Dest-i İzdivaç”78 yaşındaki Mehmet Amca’nın iki talibi, Kezban Teyze ve Ayşe Nine stüdyoda saçsaça başbaşa kapıştı, yerlerde yuvarlandı. Piiiii, rezillik..!şaka len…” Previously on KAMP”Üç çocukluk arkadaşı Kevın, Vilyım ve Canıtın, Vilyım’ın ısrarı ile daha önce hiç gitmedikleri bir ormana giderek, beş günlük bir kamp planı yapmışlardı. İlk günü gayet eğlenceli geçiren gençlerden Kevın erken yatmış, diğer iki arkadaş ateş başında sohbet ediyorlardı. Daha sonra çadırdan acı çığlıklar yükseldi ve iki arkadaş çadıra gittiklerinde Kevın’ın feci şekilde parçalanmış cesediyle karşılaştılar. Finalde ise çadırın dışına çıkıp gökyüzüne bakarak haykıran Vilyım’ın sesi duyuldu.- Nedeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen……..!Kamp / bölüm II
Cevap çok fazla gecikmedi.- Kaplumbağa dedeeeen..!Vilyım’ın arkası dönüktü. Ama bu ses, evet evet bu sesi hayatı boyunca hep duymuştu, unutamazdı. Arkasına döndü ;- Kevın?- He Kevın yaa, kavun mu sandıydın, ıhı ıhı ıhı..Vilyım sendeledi. Düşecek gibi oldu. Canıtın arkadaşını kolundan tutup bir kayaya oturmasını sağladı. (kayaya oturmak mı, ohhannesburg..!)- Ama sen?- Oğlum şakaydı hepsi. Canıtın ile seni tufaya getirdik.- Tufa ne ya?- Ne biliyim ben. Öyle derler ya hep. Kekledik, kandırdık işte. Ne dersen de. Fikir Canıtın’ındı yalnız. Bu puşt adeta ‘canattı’ bu iş için. Yakaladın kelime esprisini diiiy mi dostum. hahaha..- Ama nasıl?- Maketti oğlum o yerde gördüğün. Çok para verdik ha. Kan, et ve beyin parçaları da bahtsız bir ineğe ait. Bayağı sağlam bir prodüksiyon yani anlayacağın. İyi hazırlandık, çok düşündük, çok çalıştık.Canıtın söze girdi.- Ama kusmuk gerçek ha. Ben gerçekten kustum len. O ne kokuydu öyle be, bıııyyyk…!- Oha ya, nasıl abicim? Hala anlamış değilim. İnanılmazdı. Nasıl bi maket o? Gerçekten sağlam bi şaka. Ama böyle şaka olmaz arkadaşım. Şimdi sizi gerçekten öldüreceğim. Sayıyorum lan, kaçın..- Boşver usta. İyi yedirdik, sen de afiyetle yedin. Bitti gitti. Bu arada Hamdi, ben bu Canıtın, Vilyım ve Kevın geyiğinden çok sıkıldım, söyleyeyim ha. Bak Kamil de kendini iyice prens sanmaya başladı. Vilyım aşağı Vilyım yukarı diye diye.- İyi de oğlum düşünsene. Biz ıssız bir ormana kamp yapmak için giden üç çocukluk arkadaşıyız. Bu tam Amerikan hikayesi. Hamdi, Ramazan ve Kamil ormana kampa gitmez, okeye dördüncü ararlar.- Oha be ne yaptın hocam sen. Şimdi de isimlerimizle kafa buluyor ya.- Ya öyle değil be, anladın sen dediğimi.- Anladım, anladım tabi. Bu kamp olayı bize göre değil. Hadi toplanın gidiyoruz..- Nereye ya?- Dördüncü aramaya.