O olmadan asla düşünülemeyecek keyifli zamanlarınız vardır. Bir içecekten öte bir tutku olduğu söylenir içenler tarafından. Özel anların en önemli tamamlayıcısı rolünü üstlenir. Kimilerine göre bir vazgeçilmezliktir kendi vazgeçilmezler listelerinde.Yoğunluk, aroma ve yumuşaklık olmazsa olmaz özelliklerindendir. Peki nedir bunlar, nasıldır, neye benzer, nasıl anlaşılır derseniz şöyle izah edebilmek kabildir.

Yoğunluk, Yudumlandıktan sonra, tadın ağız içerisinde kaldığı süredir. Yoğun kahvenin tadı, daha uzun süre hissedilir.Aroma, Yudumlandıktan sonra içerdiği tat ve baharların genizde bıraktığı izlenimdir.Yumuşaklık, tadının içerdiği farklılıkların, birbiriyle olan bütünlüğüdür. Yumuşak tadımlı kahveler, daha az farklı tat içerir.Sabah kahvaltısıyla güne başlarken yada iş toplantılarında stres atarken yada o toplantılara keyif katarken.Akşam vakti günün yorgunluğundan kurtulurken, günün her anını paylaşabilmeniz için yanınızda olmak için vardır.Bitkilerinin bakımı ve toplanmalarındaki özen, çeşitlerinin eşsiz lezzetinin garantisi olur. Özenle toplanan mükemmel çekirdekler, değişik aromalar, yoğunluk ve farklı özellikler verir size.Bir keyiftir, hayatın vazgeçilmezidir.Keyif demişken ufak bi saplama yapalım.7-8 Hasan Paşa fırınından acı badem ezmesiyle birlikte kahve keyfinin üstüne tanımam. Yeri gelmişken bu paşanın hikayesini de özet geçeyim. Hiç okuma yazma bilmeyen Hasan paşa vaktiyle azmi sayesinde 2. Abdülhamit tarafından teğmen payesi almıştır. Sadece sayı saymayı bilen Hasan Paşa imzasını da 7 8 üzerine çizgi çizerek atarmış. Bundan mütevellit adı 7 8 Hasan Paşa olarak anılır.

Gelelim konumuza.Burada değineceğimiz fevkalâde ehemmiyetli konular ile artık siz de kahve içerken neyin ne olduğunu az çok anlayabilir, arkadaşlarınıza hava atabilirsiniz.Bu ehemmiyetli hususları bazı örnekler ile açıklamaya çalışalım. Buradaki yoğunluk, aroma, yumuşaklık kademleri 5 üst değer üzerinden verildiğinden bir fikir sahibi olabilirsiniz.Kafeinden arındırılmış çekirdeklerde en başarılısı Kolombiya’nın yüksek tarım alanlarında yetiştirilmiş olanlarıdır. Alacağınız decafein kahvenin anavatanı neresi diye bi bakın ambalajına. Kolombiya ise alın, değilse alacağınız kahve pek de fazla decafein özelliği taşımayacaktır benden söylemesi. Buranın kahveleri hafif aromatik ve yumuşak içimlidir. Yoğunluğu 4, aroması 3, yumuşaklığı 3 kademdir.Brezilya kahveleri, bol mineralli, verimli topraklarda ve yoğun güneş altında yetişirler ve çok yumuşak içimli kahve severler için idealdir. Yoğunluğu 5, aroması 1, yumuşaklığı 5 dir.Guatemala’nın verimli volkanik topraklarında ve dengeli ikliminde yetiştirilenler yumuşak içimli ve kuvvetli kahvenin tadına varmak isteyenlerin seçimidir. Yoğunluğu 4, aroması 3, yumuşaklığı 3 kademdir.Afrika’nın ekvatoral güneşi ve verimli dağlık bölgelerinde yetişen bu özel çekirdekler aromatik ve baharlı kahveyi benzersiz kılan özelliktedir. Yoğun ve zengin aromalıdır. Yoğunluğu 5, aroması 5 kademdir, yumuşaklık özelliği yoktur.Afrika’nın doğusunda heybetli volkanların sırtında yer alan Great Rift vadisinde yetişen Volkanik kahve çekirdekler, 1900 metreye ulaşan yükseklikteki aşırı verimli ve yüksek miktardaki minerale sahip volkanik topraklar, benzersiz bir kalite için ideal koşullardan yararlanır ve yetişir. Bu tür de karakteristik Afrika özelliklerini barındırır kendinde. Yoğunluğu 5, aroması 5 kademdir. Volkanik olan bu türünde ayrıca 1 kadem yumuşaklık ayarı barınır.Honduras, Kolombiya, El Salvador ve Brezilya’nın doğal dağlık ormanlarındaki, büyük ağaçların yapraklarının koruması altında yetişen cinsleri de çok yönlü tada sahip, hafif kahve severler için idealdir. Bu değerli kahve çekirdekleri ayrıca özenle korunmayı da hak ederler.Tıpkı yağmur ormanlarına verilen değer gibi bu çekirdekler de ayrıca değerli ve türü koruma altındadır. Doğanın hazinesi diyebileceğimiz bu türün yoğunluğu 4, aroması 3 ve yumuşaklığı 4 kademdir.Amerika’nı güneyindeki heybetli Kordiller, özlü ve gür bitki örtüsü ile nadir bulunan ‘’inci’’ kahve çekirdeğinin anavatanıdır. Bu tip kahve çekirdeklerinin en büyük ve farklılaşmasını sağlayan özelliği, güneşte şımartılmış dallarda yetişen kirazların içinde 2 kahve çekirdeği yerine 1 kahve çekirdeği oluşmasıdır. Benzersiz ve tıpkı bir inci tanesi kadar yuvarlak şeklini de bu özelliğinden alır. Bu çekirdeklerden bulur da kalın çektirirseniz eğer yapacağınız Türk Kahvesi’nin tadına ve dolgun aromasına hayran kalırsınız. Bu İnci Tanesi kahvenin yoğunluğu 5, aroması 3, yumuşaklığı 3 dür.Kenya ve Brezilya kahvelerini klasik karışımla ince kavrulmuş haliyle dolgun tadına vardırmak da mümkündür. Viener Melange adı verilen bu kahve geleneksel olarak süt ile servis edilir ve Viyena’nın kahve evlerinde ‘’Beyaz Kahve’’ diye isimlendirilir. Yoğunluğu 5, aroması 2, yoğunluğu 5 kademdir.Türlü çeşitli işte bu kahve dediğimiz şey. Yüzlerce farklı lezzet ve içim şekilleri.Kahvenin çeşitleri kadar içenler de çok çeşitlidir.Yukarıda keyif alınması maksadıyla, hayata zevk katmak maksadıyla anlattığımız kahveyi, öğrenciler sabaha kadar uyanık kalmak ve ders çalışmak için içerler…Yeniçeri ordusunda bulunan ve Delibaş denilen bir tür özel askerler de sürekli aktif olmak, uyanık olmak ve düşmana karşı her zaman zinde kalmak için içerlerdi.

Halkın içinden özellikle elleri büyükçe ve gürbüz olan çocuklardan özenle seçilenle, özel kamplarda mermerlere, taşlara yumruklar vurmak suretiyle ellerinin daha da güçlenmesi ve kuvvetlenmesi sağlanır, büyüdüklerinde de birer ölüm makinası haline getirilirlerdi. O derece güçlü olan bu eller dünya çapında ”Osmanlı Tokadı” olarak ün yapmıştı. Sürekli kahve içerek zinde ve uyanık kalan bir delibaş, hasmının kafasına öyle bir Osmanlı Tokadı çakardı ki, hasmının oracıkta boynu kırılır ve hakkın rahmetine kavuşurdu.Kahve çekirdeğini yüzlerce yıl önce Etiyopyalı bir çobanın keşfettiği söylenceler arasındadır. Ancak aslında ilk keşfeden o çobanın keçileridir. Keçilerini her zamankinden zinde ve uyanık gören bu sevgili çoban arkadaşımız, bigün dinlenmek içün altına uzandığı ağacın gölgesinde keçilerini izlerken, onların bir şeyler yediğini fark eder. Olaya hakim olmak için ne yediklerine bakar, alır inceler, yeşil yeşil çekirdekler olduğunu görür. Kendisine yemeğe çalışır ama keçileri kadar başarılı olmaz, o da napar alır bunları sıcak suyun içinde bekletir ve suyunu içer, gel zaman git zaman bakar ki bir süre sonra kendisinde de bir zindelik bir uyanıklık hali oluşmaya başlar.Seneler sonra bu çekirdekleri kaynatıp da suyunu içme zihniyeti yayılır da yayılır. Ancak kavrulup da kullanılmasını ilk akıl edenler Konstantinopolis keyifçileridir. Hatta öyle ileri giderler ki ilk kahvehanelerin Osmanlı İmparatorluğu zamanında İstanbul’da açıldığı bilinir. Ancak o zamanın dinden sorumlu kişileri, bu kahvehanelerin halka zarar verdiğini keyif verici maddelerden olduğunu falan padişaha aktarıp kapatılmalarını istediklerinde, Padişah’ın kendilerine bre zındıklar ben de kahve içiyorum bu ne cüret tiz kelleleriniz vurula dediği de söylenir.Biz, bize bunları aktaranların yalancısıyız ama mantısız da gelmiyor değil hani, sonuçta herşey bi tesadüf eseri keşfediliyor.Kahveyi İstanbul’dan alıp da Avusturya’ya taşıyan bazı uyanıklar da işi ilerletip en iyi kahvehaneleri açarak bu işi dünyaya duyurmayı becerirler.Gerçekten de bugün en iyi ve kaliteli kafeler Viyana’dadır.Bu kafelerde, kahvenize frambuaz soslu, limon soslu, çikolata soslu cheezecake çeşitleri, keklerden cevizli ve bademli çeşitle ve kurosan çeşitleri eşlik ettirebilirsiniz.Ben de bunların dışında brandy eşliğinde alırım. Brandy olarak tercih ettiğim bizim yunanın malı 5 yıldız Metaxa’dır. Aroması kuvvetli, yoğunluğu yüksek ve yumuşak içimlidir, kahve ile mükemmel uyum sağlar.Mutluluğunuz daim olsun ne demişler bi acı kahvenin 40 yıl hatırı vardır…