Danimarkalı sanatçı Peter Callasen‘in kağıt oyma sanatı uygulamalarına bakarken, bu sanatın; geleneksel türk el sanatlarında kaat’ı/katı’a adıyla yer aldığını ve yüzyıllardır yapılageldiğini ve “Kat” kelimesinin kesmek anlamına geldiğini öğrendim.

Callasen, eserlerini ortaya çıkarırken genellikle “fotokopi kağıdı” olarak da bilinen 80g. A4 kağıdını malzeme olarak kullanıyor. Herkesin kolayca ulaşabileceği sıradan bir gereçten, iki boyutla-3 boyut arasında sıkışıp kalmış eserler ortaya çıkarıyor.Kağıt oyma işlerinin yanı sıra Callesen, Andersen Masalları (Parmak Çocuk, Kurşun Asker)’ndan etkilenerek gerçekleştirdiği performanslarda çocukluk günlerini de ironik ve nostaljik bir şekilde yâd ediyor:

Mesela çalışmalarından birinde devasa bir kartondan katladığı kayığı (ya da şapkayı) suya indirip, bahriyeli kıyafetiyle birkaç dakika içinde denizin dibini boyluyor. Tahtadan yüzen bir kale yaparak kral kıyafetleriyle, külkedisi misali ziyaretçilerine ayakkabı denetiyor. Kopenhag’daki bir kilise kulesine çıkıp, aşağıdaki dilek sandalyesinden gelen dilekleri kendince gerçekleştirerek ufak bir paraşütle aşağı gönderiyor.Galiba performans sanatları denen bu çalışmalarda naiflik ve mizah o işi daha izlenilir ve interaktif hale getiriyor.Kağıt’la performans sanatları arasında gidip gelen bu yazının sonunda yeniden başa dönüp kağıt oymacılığıyla ilgilenenler için şu bilgiyi vermekte de fayda var:Kaat’ı sanatının ender ustalarından Dürdane Ünver, Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlı olarak Yıldız sarayı/Ferhan Ahırları’nda faaliyet gösteren “Tezyini Sanatlar Merkezi”nde çeşitli dersler veriyormuş. Ayrıntılı bilgi için link.