Küçüktük, çok küçüktük. Sanırım ilkokulduk ama kaçtık bilmiyorum şimdi. Hatırlamıyorum,aslında çocukluğumdaki bi çok şeyi hatırlıyorum ama bunu hatırlamıyorum. Neyse, şu Köyden İndim Şehre (doğruysa) filmini yeni izlemiştim, evin bahçesinde altın, yüzük falan bulmak için kazıyoduk toprağı. O dönemlerde her izlenen filmden etkileniyordum.

7 renkli çiçeği arıyan bi kız çizgi filmi vardı, böyle bi kolyesi vardı, onu çeviriyodu, şimşekler çakıyodu, kılık değiştiriyordu durmadan. Ben de etkilenmiş olucam ki, eskiden tırnak makasları böyle yuvarlaktı, büyüktü. Değişikti,bi ip bağlayıp onu boynuma astım, bütün gün yedi renkli çiçeği arıyordum, amacım o kızdan daha önce çiçeği bulup, bulmaktı işte. Gerisini o zamanlar düşünemiyordum. Boş zamanlarım böyle değerlendiriliyordu! Sonra bi de İstiklal Marşımızdaki, ^^Düşün,altında binlerce şehit yatanı^^ adlı dizelerden etkilenip, yine evin bahçesinde, şehitlerimize ait olacağını düşündüğüm metal armalar aramaya koyulmuştum. Bi de kocaman bi bilye bulmuştum, onu da sanki herkes onun peşindeymiş gibi davranıp, saklıyodum, ağzıma bile saklamıştım. Köşe bucak kaçıyodum arkadaşlarımdan, onlar ne olduğunu anlamadan beni kovalıyorlar, ben de elimdeki bilyeye:
-Kaçıyoruz,bizi asla yakalayamazlar. Dünyayı kurtarıcaz.
falan diyodum. Bi de şey olurdu. Öğretmen tebeşir almaya yollardı, ben de o okul bizim 50 odalı evimizmiş gibi davranıp, yanımdakine (yanımda kimse olmadığı halde) evimizi tanıtırdım. Öğretmenler odasının önünden geçerken, burası bizim yemek odamız, burası oyuncak odamız falan diye. Ailem bunların farkına varmadı iyi ki, şizofren belirtiler gösteriyor çocuğumuz diye kaçınırlarken hayal edemiyorum. Sonra bi gün arkadaşlardan biri, hadi sakız çalalım dedi. O nerden etkilendi bilmiyorum ama görevler çoktan dağıtıldı. Ben ve Nurdan bakkal amcayı oyalıycaktık. Şu ne kadar amca, bu ne kadar amca?diycektik. Diğerleri de sakızları avuçlayıp kaçacaklardı, en tehlikeli kısmı bize, yine bize kalıyordu, en son biz kaçıcatık ve oy çokluğuyla hiç bilmediğimiz bi apartmana kaçmaya karar verdik, adam bizi bulamasın diye. Böyle böyle biz iyice hırsız olmuştuk. İflağ olmaz bi şekilde bütün bakkalları soyuyorduk. Sakız, topitop (kolalı olanları çalanlar büyük takdir topluyodu aramızda), çukulata… Ohooo, bi sürü. Günler çok eğlenceli geçiyodu, bütün aburcubur ihtiyacımızı annemizden terlik falan yemeden gideriyoduk. Ama artık büyük oynamamızın zamanı geldi diye düşündük. Planımız, mahallemizdeki tek süpermarket kıvamındaki yere gidip, bişeyler çalmaktı. O gün 3 kişiydik. Markete girdik ve dolanmaya başladık. Ama ne çalıcağımıza karar veremiyoduk, o kadar çok şey vardı ki. Topitoplardan, bonibonlardan sıkılmış olucaz ki makarna çaldık. Yeni çıkmıştı o zamanlar, renkli makarna. Sonradan baktık biz ıspanaklı olanını tercih etmişiz. Zaten bize uygun değildi dedik sonradan. Neyse,biz çaldık makarnayı, bi ara bi hengame yaşandı aramızda kim saklıycak diye. O sırada farkedildik heralde. Tam dışarı çıkıyoduk, kasiyer kadınlardan biri, kocaman gözlükleri vardı, bizi kollarımızdan tuttu. Ne çaldıysanız çıkarın, yoksa ben çıkarırım dedi. Arkadaş,haşır huşur makarnayı çıkarttı kazağının altından. Kadın biraz şaşırdı tabii makarnayı görünce. Bu ne dedi? Çıt yok bizden,çok korktuk. Kadın saydı da saydı,tabii herkes bize bakıyor. Bi kaç teyze, ay yazık yemekleri yok heralde makarna çalmışlar falan dedi. Ama kasiyer kadın durmadan bağırıyordu, salyalar akıyodu kadının ağzından. Ödümüz patladı, annenize götürün beni deyince. Öyle korkmuştuk ki, aramızdan biri afilli bi osuruk patlattı. Hem de pırttan değil, zoooort diye ses çıktı. Çok komikti, kadın napçağını şaşırdı, kokunun da etkisiyle yumuşadı, gözüm gürmesin sizi bi daha falan deyip bizi kovdu. Biz yine iflah olmadık. Ta ki ben pazarda bilezik çalarken yakalanana kadar. Adam ellerimi bi tutmuştu, bırak onları dedi. Sanırım yalnız çalışmaya başlamıştık, yalnızdım o gün. Bilezikleri bıraktım, deli gibi koşmaya başladım. Su depolarının olduğu ıssız bi yer vardı. Orlarda da az cehenneme düşmekten kurtulma oyunları oynamazdık. Neyse,koştum oraya kadar,A llahım nolur beni affet, şeytana uydum allahım nolur bi daha yapmıcam diye ağlamıştım. Sonra bıraktım o işleri, zor oldu ama, aramızdan biri hala devam etti. Napıyo o çalıyo mu hala falan diyoduk. Tıtıtı yapardık ağzımızla. Uzak kalmak zor olmuştu ama kurtardık kendimizi. Yıllar geçti aradan sonra, üniversite yıllarında, yakın bi arkadaşım Migrosta çalışıyodu. Ne hırsızlık hikayeleri anlattı. Bi herif varmış, adam zengin, mühendismiymiş neymiş. Pil şarj makinesi çalmış, ama yakalanmış keko. Halbuki bi osursa salıverirlerdi. Sonra aletin fiyatının 200 katını ödemek zorunda bırakmışlar. Ama adam iflah olmamış devamlı bişeyler çalıyomuş. Walla ben bıraktım bu işleri, yıllar önce. Hala çalasım geliyo bazı zamanlar.