Gül: İslamda reform gerekli
Abdullah Gül; İslamda reformdan bahsetmiş..Birçoğumuz, Türkiyedeki İslamcı çevrelerin, dinde reform diye birşeyi kabul etmediklerini biliyoruz.Eşinin başının örtülü olmasıyla da AKPlilerin genelinden fazlaca bir farklılık barındırmayan Abdullah Gül’ün bu açıklaması, bizi şaşırttı diyebilirim..Sizce İslam’da reform olur mu?Abbasilerin bir reform yaptığını da eklersek..Yenisi lazım mı?”Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ), İslam dünyasının karşı karşıya olduğu “İslamofobi” ve benzeri sorunlar nedeniyle detaylı reform çabalarına ihtiyaç duyduğunu belirterek, ”İçinde bulunulan çağın gereği reformun artık bir tercih değil, bir gereklilik olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Reformlar konusunda daha ileriye gidebilmek için gerçek adımlar atılmasının zamanıdır” dedi. “
yorumlar
Özür dilerim. Yanlış yazdığım birşey var. Benim bildiğim İslamda gerçekleşmiş olan reform, Emevilere aittir. Abbasiler yada diğer herhangi birileri hakkında böyle bir bilgim yok. Ama Sünni İslamının diğer adı, Emevi İslamıdır, birçok çevrede böyle bilinir.
http://www.interhaber.com‘da (İnternet Haber) köşe yazarı olan Erdoğan Aktaş; tam da bu konuyla ilgili yazı yazmış bugün. linkini tam olarak vermeyi beceremediğimden, başka bir yere kopyaladım. şuradan okuyabilirsiniz..
Zaman gectikce gersey ama hersey bu dunyaya ayak uydurmak zorunda, geride kalan, yikilmaya mahkumdur. Osmanli zamaninda cok uzun surdu baski makinasinin kullanilmasi, insanlar cahil kaldi.
Yalnız bir konuya hassasiyet göstermek lazımdır bence;reformun söz konusu olduğu alan aslında İslam Dini değildir. Çünkü o Kaninatın tamamını kapsayacak kadar engin , İnsanların hayal edemeyeceği kadar barış ve sevgi dolu , küreselleşme adıyla başarılamayacak kadar birlik beraberliği emreden ve yaşamın her alanında insanoğluna fiziksel ve ruhsal kolaylıklar rahatlıklar sağlayan bir dindir. İslam dinin de hiç bir hüküm yoktur ki insan oğlunun iyiliğine olmasın …Reform insanlarımızın dinimizi yanlış anlamasını düzeltmek üzerine olmalıdır. Dolayısı ile ;@Effe Zaman geçtikce herşey dünyaya ayak uydurmak zorunda gibi gözükse de dünyanın uyum sağladığı ve emrine daha çok riayet etmeye çalıştığı İslamın kendisidir. Ve günü geldiğinde de yıkılacak olan dünyanın kendisidir.Osmanlı dönemine gelince ; insanların cahil kalmasını ya da yıkılmasını bütün Osmanlı ya mal edip de baskı makinesini tüm imparatorlara itham etmek onlara karşı bir riyakarlık olur bence …Hepimiz çok iyi biliyoruz ki ; padişahların kendi özünden yetişip öz ve öz kendi kültürlerinden gıdalanarak Türk ve İslam alimlerinin yanında çıraklık yaprak eğitimlerini tamamladıkları dönemlerde bilim açısından da İmparatorluk sınırları ierisinde yaşayan halkların özgürlükleri açısından da tüm dünya ya örnek bir yaşam söz konusu idi.Ancak süreç içerisinde dışardan empoze edilen nifak tohumlarının etkisi ile bozulan İmparatorluk ailesi ve halkın öz benliğinden uzaklaştırılması sonucunda imparatorlukda binbir türlü sıkıntı baş göstermeye başlamıştır. Bu son süreç şu an ki yaşadığımız süreç ile bir ikiz kardeş gibidir. Senin tabirinle o dönemde cehalet vardı o yüzden kaybettik , Şimdi ise yitirilmek üzere olan bir birlik ve kültür var bu yüzden kaybetmek üzereyiz.
@sbaskentli, bende Osmanli’nin yikilma sebebinin tamamen bu olmadiginin farkindayim, o sadece ufak sebeplerden bir tanesi.Ayrica padisahlarin cok mukemmel yetistirildiginin farkindayim, donemin en buyuk alimleri onlardi, fakat halkin kendisi cahil kaldi.Ayrica Islamda reform derken kast ettigim Islamin degistirilmesi degildir. Sunu bilirizki Kuran’da herhangi bir iste basa gececek kisinin oylama ile secilmesi gerektigi yazar, fakat nasil oylama yapilicagi yazmaz. Reformdan kastim bunun gibi kurallara aciklik getirilmesi, yasadigimiz zamana uyarlanmasi gerekmektedir.
@Halkın cehaleti de bence padişahların bozulmaya başladığı dönemde başlamıştır. Çünkü o döneme kadar medreselere verilen önem keyfiyete ve eğlenceye aktarılmış ve yeni nesil eskiden eğitime özendilirken keyfiyet ve eğlenceye özenir hale gelmiştir. Bu da medreselerde alimlerin yetişmesini azaltmış yetişenlere de değer verilmemesine sebep olmuştur.İslam konsunda da hemfikir olmamıza sevindim. İnsanların islama bakış açılarını değiştirerek onu gerçekten anlamaları ancak ayrıntıların daha net belirlenmesini ve İslamın sunduğu huzurun yakalanmasını sağlayacaktır.
Hep bahsedilir İslamın bilim dünyasının tepesinde olduğu ihtişamlı günlerden ama bugüne nasıl geldik kimse konuşmak istemez. İstememekte de haklılar aslında, çünkü devrinin en büyük islam aliminin hata yaptığını kabul etmek bir yana dile getirmek cesaret ister.Bahsettiğim kişi İmam Gazali, yaptığı hataysa şu, o güne kadar eski yunan felsefe kitaplarını çeviren, inceleyip dünyaya kazandıran alimlere şu fetvayı verdi “Felsefede şüphe ve çelişki vardır, ama islamda ve kuranda çelişki olamaz. O yüzden felsefe yerine fıkıh çalışılmalı, felsefeyle vakit kaybedilmemelidir.”İşin ilginç kısmı İmam Gazali gerçek bir ilim adamı olduğu için çalışılmasını yasaklasa da bu kitapları yok ettirmedi. Bu kadar bilgili bir insanın hata yapabileceği kabul edilmediği için hala her sorunun cevabı kur’an da var gerisi gereksizdir anlayışı hakimdir. İslam ilmini en tepeye taşıyan, amaçları aramak ve öğrenmek olan ilim adamları tıbbı ve felsefeyi bir kenara bırakıp fıkıha yöneldiler.Ve bugünlere geldik; eskiden din bilgisi yanında hepsi birer tıp, matematik, fizik veya astronomi bilgini olan “Alim” yerini sadece İslamı çalışan ilim adamlarına bıraktı.Bu yüzden “Akraba evliliği zararlı değildir, öyle olsaydı Kuran’da yasaklanırdı” diyebilen zavallılar kitap yazıyor. Birileri de bu kitapları dağıtıyor.
redogre konu hakkında eksik de olsa bilgi sahibi olduğunuz anlaşılıyor. ama kararlarınızı alırken önyargılarınızın çok etkisinde kalıyorsunuz. bunedenledir ki doğrularınız hatalarınıza kurban gidiyor.İmam Gazali, bilindiği üzere iyi ve çetin bir felsefecidir ki felsefe üzerine çok sayıda risale türünde yada daha genişce eserlere sahiptir. sadece benim kütüphanemde de 10’u aşkın felsefe üzerine risalesi var.ancak sizin de işaret ettiğiniz üzere İmam Gazali belirli bir tarihten sonra Aristo Felsefesine ve Aristo Felsefesinedayalı fikir üretimine karşı çıktı. Malumunuz üzere kendisi önceleri sıkı bir Aristo Felsefe taraftarıdır. Tehafüt El – Felasife isimli bir eseri vardır ki belki dönüm noktası burasıdır.Felfese, İslam Dünyasında bir dönem büyük fitnelere sebep olmuş hatta bazı alimler bu nedenle hayatını kaybetmiştir. (Örneğin İmam Hanbel). Gazali’nin “İlcamül Avam an İlmil Kelam” diye bir risalesi vardır onu okursanız, felsefeye yönelik çekinceleri hakkında bazı ipuçları elde edebilirsiniz.İmam Gazali Hazretleri belki kendi nefsi adına hatta yaşadığı dönemin sıradan halkı için haklı bir tepki gösterdi. ancak o dönem daha fen bilimleri ve matematik daha felsefeden ayrılmadığı için sanki bu tepki bugün pozitif bilimler diye anılan birçok bilimi de yapılmış gibi algılandı. ve Gazali sonrası bazı dönemlerde ciddi hatalar yapıldı. Belki İmam Gazali Hazretleri çekincesini ortaya koyduğu kadar sınırlarını da ortaya koymalıydı. ama O’nu kesinlikle pozitif bilimlere karşı bir alim diye anamayız.Madnunu bihi Ala Gayri Ehlihi ve Madnunu bihi ala Ehlihi diye iki risalesi vardır ki. pozitif bilimlerle ne kadar içli dışlı olduğu da görülür. Kuran okuyan, anlayan ve hazmeden hiç matematiğe, astronomiye, mikro aleme, makro aleme sırtını dönebilir mi? Ancak bazı zaman ve bazı yörelerde ciddi hatalar yapıldığı yadsınamaz.Bugün epistomoloji diye bir şey varsa, mübağlasız temelin %90’ını İslam Alimlerine önemli bir bölümü de Gazali’ye aittir.ayrıca akraba evliliği ile ilgili öyle bir şey demişsin ki, Peygamber Efendimizin “akraba evliliğinde kaçınılması” gerektiğine dair Hadisi Şerifi vardır. Ama yasak getirilmemiştir ki Kendi Kızı da Amcasının Oğlu ile evlidir.Akraba evliliği olumsuz yönden eleştirilecekse yöresel bir kısır döngüdür. Mal bölüşümü, nesil edişesi , bekaen hizmet edecek bildik gelin bu kısır döngünün başlıca sebebidir. İslam ile değil yerel kültür ile alakalıdır. Düşün anadoluda öyle köyler var ki en yakın komşu köy 10 km ötede.son olarak asıl başlık konusuna dönmek gerekirse: İslam’da reform olmaz. Müslüman yeniden yeniye koşabilir. Bunda zaten bir beis olmadığı 1400 yıldır ortada.İslam’da reformdan bahseden İslam dinamiğini çözmek ayakta durana diz çökertmek isteyendir. Seküler Protestan Ahlak’ın bulaşmadığı, insanlığın anlamını bulduğu son tek yeryüzü vahası İslam’dır ki birileri buna acayip derecede gıcık olmaktadır.Çünkü seküler Protestan Ahlak anlayışı konuşur, diğerleri reforme olur, eğilir bükülür. Niçin?o da bu başlığın konusu değil.
Seyyid Kutub hakkında ne düşünüyorsunuz? Bunu sormam lazım.. Kitaplarının birçoğu yasak. Yasak olanlarını bulmanız imkansız. Bulursanız bile İBDA-Clilerden bulabiliyorsunuz Türkiyede.. Bende onlardan bulduğum bir tane vardı. “Yahudi ile Olan savaşımız” diye.. (Selefi değildi, diymi? )Ve devletin desteklediği Fetullahçı İslam… Ne kadar İslamdır?Ya da, “tek vaha İslam” nasıl şartlar ister?Açık konuşalım. İslam, şeriata uygun yasalar ister. Cumhuriyetin temel niteliklerine göre bu hapis cezası..
Ben gazali fen karşıtı demedim, felsefeyi yasaklarken fen de araya kaynadı dedim. Farklı bir şey söylemiyoruz. Ama fitne fücura sebep oldu ve bu yüzden insanlar hayatlarını kaybetti kısmı biraz savunma gibi olmuş, kaybedilene bakınca eminim ki birçok bilim adamı bu riski göze alırdı.Akraba evliliği konusu da belediyenin yayınlayıp dağıttığı bir kitaptan. Yazan prof. Fenden uzak durmayı marifet algılayanlar sizin de işaret ettiğiniz gibi hadisleri bile yok sayabiliyorlar.1400 yıldır yeniden yeniye koşamadığımız ortada, yeni buluş yapamayıp, sonra da “bakın kuran da var bu” demekten öteye gidemiyoruz. E kardeşim kuran’da var ama niye sen bulamıyorsun da gavur dediğin adam buluyor?İslam vahası da tartışılır bir konu, insanın kendi ruh dünyasında vaha olan şey, şeriat adı altında yönetime geldi mi cezaya dönüşüyor. Recm gibi konuların savunalacak bir yanı yok benim için.Açıkçası biz göremesek te islam’da büyük bir reform olacağına inanıyorum. Bu dünyada hiçbir şey aynı kalmaz, değişir. En basiti bırakın uzaya gitmeyi, Norveç’te bile güneşin doğuşuna göre namaz kılmak kuralı anlamını yitirir. İslam’da reform islamın özünün değil uygulanışının değişmesidir. Siz de kabul ediyorsunuz ki bir insanın kafir olmaya hakkı vardır artık. Bu bile bir reformdur ama islami kurallara ters düşer, çünkü kafirlerin katli vaciptir. Keza mirastan erkek kardeşle kız kardeşin eşit pay alması İslamı küçültmez.Değişimden korkmamak lazım. En ufak bir riske bile giremeyiz herşey aynı kalsın demek bugün mümkün değil. Yoksa kendimizi zina işleyen erkeği dövüp, kadını öldürürken buluruz.
elend, Seyyid Kutub’un kitaplarının yasak olduğunu sizden duydum. zannetmiyorum ama son zamanlarda geldiyse bilmem. ayrıca Seyyid Kutub tartışması hafif’e ağır gelir.F.Gülen konusunu ise şuraya havale ediyorum.ben şahsen şeriat tartışmalarına pek girmiyorum. ama bu konuyu da şuraya havale ediyorum.bir de hapis cezası demişsiniz ki tam anlamadım. hapis cezası şeriat isteyene mi, getirmek isteyene mi, konuşanamı, olumlu karşılayanı mı, yoksa sizin bir önceki cümlenizdeki “İslam’ın kendine uygun yasalar istemesine mi?”.redogre, lütfen İslam Tarihi, İslam Akaidi ve Muamelatı hakkında ilk kaynaklara ve ekollerin temel eserlerine müracat edin. yazdıklarınızın gerçekle zerre kadar alakası olsa inanın bu konuda da size hak vereceğim.”Hikmet (Bilgi) müminin yitik malıdır nerede bulsa alır” sözü Hazreti Peygamberin sözüdür. Bugün birçok müslüman hikmetin peşinde koşmaya çalışıyor. ama bugün örgütlü bilgi arayışımız, üretimimiz, paylaşımımız ve bilgiyi faydalı eyleme dönüştürmemiz hergün eleştirdiğimiz Batı’nın yanında kulaktan kulağa oynama gibi kalıyor. sizce bunun sebebi ne? Batı’yı girdiği deliğe kadar taklit ettik ama ne eksik kaldı ki ahvalimiz pür-melal?Tekrar söylüyorum. İslam’da Reform olmaz. Reform seküler protestan ahlakın köhne Kilise (muharref de olsa hristiyanlık değil) anlayışına geliştirdiği bir tepkidir ki en az kilise kadar hegomanik unsurlar ve insan mefhumunu tahrif eden hatalar içerir. Ve esasında özel bir durumdur; belirli bir toplumun belirli bir zaman diliminde zihinsel ve sosyal bir travma sonucu ürettiği bir hastalıklı çözümler düğümüdür.hem reform hem “vaha” konusunu birleştiriyim.arkadaşlar, batı, darwin’in evrimleşmiş insanından kalkınarak rousseau’nun da mağradan baş uzatıp çalı çırpı içinde hoplayıp zıplayan insan tasviri ışığında “rasyonel insan”, “homo economicus”, “makine insan”, “özgür(bağından boşanmış) birey” kavramlarını geliştirdi. bu bütünleşik insan modelinlerine göre sosyal hayatı, iktisadi hayatı inşa etmeye başladılar. her türlü eylemin öncesinde ve sonrasında bu model vardır. hatta kurdukları tüm örgütler (aile, kar amaçlı örgütler, devletler vs.) bu modele göre inşa edilir.öncesindeki kilisenin ezeli ve ebedi günahkar insan modeline güzel bir antitez değil mi?İslam ise İnsanı “Halifetullah İnsan” modeline oturtur. (Bakara 30-34). ve insan öyle kıymetlidirki meleklere O, “İnsan”‘a saygıyla eğilin der.bu kavramları derinlemesine incelemek mümkün ama çok uzun sürer. derdim neden “vaha dediğimi” izah etmek. Bir tarafta Hz. Ali’nin dilinde müşahhaslaşan “zalimler gemisinde bir masum olsa o gemi batırılmaz” anlayışı bir tarafta “bir masumlar gemisinde bir zalim olsa o gemi batırılır hatta zalim olmasa da her ihtimale karşı yine batırılır” anlayışı.7 trilyon usd gsmh’a sahip rasyonel ve özgür bireyler topluluğunun afrikaya ayırdığı hisse 1 milyar dolar bile değil. o da BM’in çingeneliği ile zorla koparılmış bir tutar.rousseau’nun hayvandan evrimleşen toplumu fransa burada oldukça rasyonel davranmış ve “homo economicus”‘un manasını yenilemiştir.önce miras hukuku ile ilgili bir iki şey okuyun derim. özellikle hz. Bilal bu konuda en önemli ekolü temsil eder. ama ben size yardımcı olayım. İslam “kadına” 1/2 “erkeğe” 1/2 bırakır. hatta koşullar elverirse “kadın”‘ın hissesi 1/2’yi aşar. bizim hatamız Türkiye Cuymhuriyeti’nin 2000 yılı öncesi medeni kanunlarındaki “kız kardeşler” ile “erkek kardeşler” kavramını İslam’ın “kadın” ile “erkek” kavramına denk düşürmemizdir. İslam ANNEye de miras bırakır.(Nisa 11-12) ama 2000 önce medeni kanun ANNEye zırnık koklatmaz. İslam’in 1/6 (ANNE)+ 1/3’ü (kız kardeşler) yarı yarı paylaşım esasına dayanır ve bazı koşullarda kadın lehine yarıyı geçen miras payı da mevcuttur.maalesef Türkiyemiz sırf Kuran’da ANNE’ye hisse var diye ANNE’leri miras dışı bırakmış (yasalar malum şeri hükümler içeremez) birçok ANNE bu yüzden büyük zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Gel gör ki, ne acı ama Türkiye sırf Batı 1990’larda ANNEye hisse verdi diye miras hukukunda değişikliğe gitti ANNEye de hisse verdi. Bir devlet, bir millet bu kadar zule kucak açmış olamaz.Kafir konusunda öyle bir laf etmişsiniz ki neresini düzeltsek! Kısa keseyim: Kafirun Suresi.Bugün bana Türkiye dışında, yüzlerce yıldır nüfusu 10-30 bini geçmediği halde farklı inançlara sahip insanların yaşayabildiği bir başka ülke gösterin. Bugün kafir varsa mevcudiyetini İslam’a borçludur. Yoksa şimdiye kadar hepsi ya cadılıktan ya büyücülükten yakılmıştı.
Bunun sebebi Türk misafirperverliği mi, yoksa İslam mı? Eğer İslam ise bir biz mi biliyoruz İslamı da araplar aynı hoşgörüyü gösteremiyor?Sanırım Suudi Arabistan’da uygulanan recm cezası da onların sapkın yorumu. Bir koşu gidip doğruyu söyleyinde boşu boşuna taşlamasınlar artık zavallı kadınları.
Yok eğer bu yanlış doğrusu yüz sopa diyorsanız o da güzel, basalım odunu şu zina yapanların bellerine, varsın maymun gibi dans eden, mağara palyaçosu rousseau toplumu iki insan arasında ki sekse karışmasın, sokalım biz burnumuzu.
bence reform ancak anlayışta ve yorumlamada olur, sabit değerlerde değil. bu tıpkı; “matematikte reform yaptık,kurallar değişmeyecek ama 1 rakamını artık 1.75miş gibi kullanacağız eğer 1 rakamına gereksinim duyarsak onu çeşitli hesaplamalarla bulacağız” vs… din araçtır sosyal düzene hizmet eden her bireyi tek tek ilgilendiren bir araç, amaç ise dirlik düzen içinde haysiyetli bir şekilde yaşamaktır,insanları eğitmek yerine kuraları değiştirirseniz,bence kaza yaparsınız,yaptırırsınız 😉
Bu konu da celiski doluyuz gibi geliyor bana.Simdi, insanlari, ‘hersey yazilmistir, hersey biliniyor’ deyip -kadercilik- egitim verecegiz, ve sonra o insanlara ‘bilinmeyeni bulun’ diyecegiz.Sonra da, ‘kusku duymak’, ‘suphe etmek’, ‘daha iyisini istemek’ gibi ogeleri iceren bilim de neden basarili olamadigimizi merak edecegiz.Hem Darwin gibi birisinin seriat ile yonetilen bir ulkeden cikamayacagini bilecegiz hem de hayiflanacagiz bu konuda.Hem ‘bu boyledir, tartisilmaz’ diyecegiz, hem de o tartismasina izin vermedigimiz seyin en guzeli olduguna insanlari ikna etmeye calisacagiz. Hem o tartisilmaz dedigimiz seyi tartismaya kalkisanlari asip kesecegiz, hem de hosgoru den bahsedecegiz.Kadin ile erkek esitligi de ayri bir konu ayni baglamda.Kadin ile erkegin esit olup olmadigini bile tartisamazsiniz seriat kurallari dahilinde. (Osmanlilar ‘da acaba devletin onemli gorevlerinde -resmi anlamda- bulunmus kadinlar varmiydi diye merak ediyorum su an..Bilen var ise yaziversin lutfen). Beyninizi yormaniza gerek yoktur. Yazili nasilsa.Ve bu yuzden, kadin’i uretime ve bilime tam olarak sokmadiniz icin nufusunuzun 50% sini baslangic ta kaybediyorsunuz zaten.Konu basligi ile ilgili benim fikrim ise, Reform tabiki gereklidir olacaktir. Ve bence cok radikal bir sekilde yaklasilmali bu reform olayina. Islam ‘tanrinin varligini cikis merkezine’ koyup herseyi, her maddeyi, her detayina kadar tartismali. (Kadinlar ‘neden erkeklere cennette bakire huriler var? kadinlar ile ilgili ise hic bir sey den bahsedilmemis’ diyebilmeliler ornegin. Ve bu sekilde dusunen insanlari ‘katli vaciptir’ diye dusunmemek lazim).Merak edilmesin boyle bir tartisma inancli bir kimseyi inancindan dondurmeyecektir. Yalnizca Islam’i guclendirecektir.
ap, çelişki siz de. şaşı gözler için her şey çarpaşık doğdoğru çizgiler bile zikzaklarla doludur.eğilen bükülen sobje mi, yoksa eğen büken suje mi? burgular su da mı, içine dolduğu sürahide mi? siz bu inatı bırakmadıkça, daha çok zikzak yakalırsınız dosdoğrularda. Allah Aşkına, muhalif de olsanız, inanmasanız da önce eleştireceğiniz konu hakkında ilk elden bilgilere ulaşın. gözü bağlıya aydınlık nere var ki?”Soru sormak ilmin yarısıdır.” Bu bir Hadisi Şerif. “Düşünmezmisiniz?”, “akıl etmez misiniz?” bu fiiller Kuran’da en çok geçen fiillerdir. Soru sormayı, sorgulamayı ilmin yarısı kabul eden bir inancın bilimden uzak olduğunu söylemek, bilmiyorsanız cehalettir, biliyorsanız bühtandır. En hafif ifadeyle büyük bir gaftır. Allah’ın bir İsmi de Alim. Alim’in kuluna cahil olmak yakışır mı?İlk inen ayet “Oku”. Kim, Neyi okusun? Çoban sürüyü, rençber tarlada buğdayı, aşık maşuku, astronom nebulayı, biyolog DNAyı, Aşık Veysel karanlıkta güneşi, ap güneşlikte karanlığı…Oku diyor, Oku! Makroyu, mikroyu, içi, dışı Oku! Siz kalkmış ne diyorsunuz?Darwin kini yüzünden ilmine sırt çevirmiş bir bilm adamıdır. Yaptığı çalışmaların önemini kesinlikle yadsımıyorum. Ama haklısınız Şeriat’tan kişisel anlaşmazlıkları nedeniyle ilmine sırt çeviren bilim adamı çıkmaz. (Bkz: Şeyh Bedrettin)İslam’a göre kadın erkek eşit değildir. farklılıkları sığ beyinlerin kurduğu denklemlerde eşitlemek adaletsizliktir. Eşitlik adalet değildir. İslam’a göre kadın erkeğin önündedir (üstün değil). Erkeklerin kadınlarla eşitlik iddiası sadece güldürüyor beni. Siz onu anca rüyanızda görürsünüz.Osmanlının tahrir defterlerini bir inceleyin isterseniz. özellikle 16/17 yy da birçok kadın girişimcinin olduğunu göreceksiniz. sizce neden? sizi biraz şaşırtayım mı? Osmanlı’da kadın girişimciden yarı vergi alınır. Bir dönem Bursa’da ipek tüccarlarının %90’ın kadın olduğu söylenir.bu şaka idi (ama bilgi doğrudur), kalkıp birey olarak kadını size karşı böyle ifade edecek değilim. Bugün kadının ne durumda olduğu ortada. Modern Batı anlayışının kadını nereye oturttuğu: seks objesi, tüketen, tükettiren, emek piyasasını büyütüp fiyatları düşüren, aynı işe daha ucuz çalışan, toplumun isterik muharriki…başarı ölçütünüz o kadar sığ ki! bilmem ne makamına gelmiş kaç kadın var. bu başarı ölçütünü size kim verdi?mesela ben de bir başarı ölçütü vereyim: “bir selahattin, bir harun reşit, bir mevlana yetiştiren kadın”Arsel’i okuduğunuz kadar Kuran’ı okusanız bu tartışmaları daha farklı mecralarda yapardık. Kuran Muttakiye, Salihe, Salihaya ne vaad etmiş okuyun da görün.İman’da teslimiyet, bilim de şüphe. Okuyan şüphe, bozan çarpıtan, örten, gizleyen şüphe değil! Nitelikli Teffekkürü en büyük ibadet sayan bir İnanca bu kadar haksızlık yapmayın.
“Kadını çalışma hayatına sokmadığınız için nüfüsun yarısını baştan kaybediyorsunuz” demek doğru mudur?Veya islamın kadının çalışmasına mani olduğu doğru mudur?
@ikuzgunDoğru değildir.
@elfiyaMerak etme, celiski icerisin de degilim. (Gozlerim de sasi degildir ayrica. 🙂 )Redogre bu konu ile ilgili yazisinda1400 yıldır yeniden yeniye koşamadığımız ortada, yeni buluş yapamayıp, sonra da “bakın kuran da var bu” demekten öteye gidemiyoruz demisti.Sen ise kuran da en cok gecen fiillerden bahsediyorsun. ‘Oku’ dendiginden bahsediyorsun.Yeterli mi yani bunlar ‘Islamiyet bilim ile ic icedir’ diyebilmeye?Bunun yeterli olmadigini 1400 yillik tarihimiz bize soyluyor. Islam dunyasinin sapir sapir bilim adami uretmedigi ortada ve bu gercegi gormemeyi ben sasilik ile aciklayamam. Kor olmak lazim.Darwin ve seyh bedrettin ile ilgilisoylediklerine ise sonuna dek katiliyorum. Darwin Osmanlilar da olmus olsa idi kesinlikle onu da Seyh Bedrettin gibi carmiha gererdik. Ve hic bir rahatsizlik duymadan bozan çarpıtan, örten, gizleyen şüphe istemiyoruz demistik derdik.O sozlerin benim Hem o tartisilmaz dedigimiz seyi tartismaya kalkisanlari asip kesecegiz, hem de hosgoru den bahsedecegiz. sozlerimi de dogrulamis oldu.Kadin erkek esitligi konusunda ise soylenecek pek bir sey bulamiyorum. Herhalde sen ve ben degisik kuranlari okuduk :)Ya sen seriat ile yonetilen bir ulke gormedin, yada ben.Ve kimse kusura bakmasin ama kadin ile erkegi esit gormeyen bir dusunce, nereden gelirse gelsin, tozludur, orumceklidir, CAHILLIKTIR ve cagdisidir. (Ve her cagdisi olan dusunce gibi degismeye ve yerini cagdas olana birakmak zorundadir).Basari olcutum sig imis..:)Neden bir ‘reside’miz yok’ ta resit’i yetistiren bir kadinimiz var oyleyse?Ve sen, bir kadin olarak, ister isen ‘reside’ ister ise resit’i yetistiren bir kadin olma ozgurlugunu hissedebiliyormusun su an?Veya soyle sorayim: Seriat ile yonetilmis olsak ve sen resit’i yetistiren kadin degil de ‘reside’ olmak istesen, tum kapilar sana acik olur mu tahmin ediyorsun?Halen Islamiyet ile ilgili herseyin tartisilmasi gerektigini savunuyorum.ek:Diger bir baslikta ise su baglantiyi gordum ve sunu.Faydali olabilir diye dusundum.:)
ap, söylecek fazla söz kalmadı. özellikle verdiğiniz linkleri inceleyince bu kanaatim daha da pekişti. ben sizi aklı başında yorumları ile tanıdım. son yorum ve linkler maalesef sizin çizginize hiç uymadı. belki de bunda benim de payım var.son olarak yaptığım hatayı düzeltmek maksadı ile birkaç bilgi vereyim:şeyh bedrettin çarmıha gerilmedi. ayrıca ilmi eleştirileri için değil siyasi sebeplerden idam edildi. idam kararını bizzat kendi verdi. malum şeyh olduğu için karar öncesi heyet kendine müracat etti ve fikrini sodular. o da ilmini satmayarak zahiren heyetin verebileceği en doğru kararın idam olduğunu ifade etti. şimdi neden bu örneği verdiğim anlaşılmıştır zannederim.müslümanın yenilikçilik kabızlığını 1400 senelik bir süreçle ölçmak ancak size nasip olmuştur. bu konuda diyecek lafım yok. bugün cebir bile İslam Alimlerinin geliştirdiği yöntemlere dayanır. 0 (sıfır)’lar olmasa…Ben bir kadınım, asıl reşit olma sorununu şimdi de yaşıyorum. İslam özelinde olan bir sorun değil. Okumam, çalışmam bizzat vergi verdiğim devlet ve egemenliğin bana ait olduğunu söyleyen rejim tarafından engelleniyor.Benim okuduğum Kuran meali. Ama sizin ne okuduğunuzu bilemiyorum. verdiğiniz linklere bakınca sadece Arsel (vb.) okuduğunuz tahminim daha da güçleniyor.Şeriat denilince biz sadece siyasal bir yönetim şeklini anlıyoruz ve bu kısır döngüde tartışıp duruyoruz. Bu nedenle şeriat tartışması bizi doğru sonuçlara ulaştırmaz.ap, yazdıklarım sizin şahsınızla iligili değildi ama üslup biraz yanlış olmuş, kusuruma bakmayın. ama verdiğiniz linkler sadece cehaletin mormorusu.fikir, tefekkür güzeldir. İslam ve islam ile ilgili her şeyi tartışalım İslam’da böyle bir sınırlama yok. sadece Allahh’ın Zatı’na yönelik tefekkür uygun görülmemiştir. Düşünün bizim anayasamazın bile değiştirilmesi bile teklif edilemez kaç maddesi var.müslümanın hayatı sorunlarla dolu. ama bunun müsebbibi İslam değil, bizzat kendi nefsi. Kafirlere gelince, unutmayalım ki Allah onların da Rabbi ve hak ettiklerini veriyor.
1400 yillik islam dunyasinin bilim adami uretmedigini soyleyen bir malla tartisilmaz kardeslerim. Islamda kadinin yeri yoktur, yok neden cennette nuri verilmemistir gibi bes para etmez turk ateistlerinin kitaplarindan okuduklariyla fikir uretmeye calisan adamlarla tartisilmaz. Bosuna ugrasiyorsunuz.Esini eve kapatip aman kimseler gormesin diye dusunen feodel insanlarla cagdas oldugunu soyleyip feminel akimlarin dotlerinden uydurduklari kadin erkek esitligini diline pelesenk edenlerin arasinda fark yoktur cunku ayni kompleks topragin cocuklaridir.Simdi diyeceksiniz ki fikrin varsa konus. Ilk once siz Esitlik nedir, adalet nedir, sosyoloji nedir, ataerkil toplumlar neden dunyada hala mevcuttur.Bu dunya kupasini kim kazanacak.Guney Amerika takimlari neden Avrupa cografyasindaki futbol sampiyonalarinda bi halt beceremiyor.Bana bunlarin cevaplarini verin ben daha onceden hafife gelip yine bu konularda dotlerinden sallayanlara verdigim cevaplari pasteleyecegim.
Hem tesekkur edeyim hemde uzuldugumu belirteyim.Linklerin kalitesini kontrol etmek icin o kadar zaman harcamadim acikcasi.Ama yazilanlar arasinda dogru olmayan alintilar var ise (yorumlari kastedmiyorum bu arada) bildir lutfen, linkleri hemen sileyim ordan.Seyh Bedrettin’in ise carmiha gerildigi yalnizca bir benzetme idi..Gercek anlamda carmiha gerildi demek istememistim.Cebir in baslangicina bir diyecegim yok..Keske gerisini getirebilseydi Islam alemi. Gerisinin ise pek geldigi soylenemez. Bu da bir yerler de bir seylerin ters gittigini gosteriyor.Arsel’in ise kim oldugunu acikcasi bilmiyordum. Ama kucuk bir aramadan sonra buluyor insan. Dolayisi ile okumadim yazdiklarini. Ama okuduklarim kuran’in cevirileriydi. Hatta acaba yalnis mi gordum deyip baska cevirile de baktigimi hatirliyorum.Seriat ile ilgili dusuncelerimi ise daha once soylemistim. Tanri inanci, inanan ile inandigi arasinda kalmali. Ve bu hic bir kimseyi rahatsiz etmemeli.Yalnis anlasilmasin..Sahsi olarak herhangi bir sey soylemiyorum size.Ve ayni dusuncede olmasak ta, saygim var dusuncelerinize.
Sizce şuan İslam aleminin geri kalmasında, hiç mi İslam anlayışının etkisi yoktur yahu?İslam’ın her halükarda doğru olduğu dogmasıyla yola çıkmanız, zaten dinin istediği şey. Bu başlangıç, zaten tartışmayı da engelliyor.
İslam aleminin geri kalmasına sebep, islam anlayışı değildir. Ser-hus bodoslama dalmış konuya keşke en başta elifya nın da benim de İmam Gazali hakkında yazdıklarımızı okusaydı.Kusura bakmayın kısaca şunu demiştim, İmam Gazali aristo felsefesine karşı çıktı, o zaman matematik, fizik, tıp hepsi felsefe ile yanyana olduğu için felsefe ile beraber bunlar kenara bırakıldı. Bu noktadan sonra da İslam bilimi düşüşe geçti.Buna karşı çıkabilirsiniz, hayır diyebilirsiniz (elifya gibi) ya da kör bağanaz bir şekilde mallar dotler ile cevap verebilirsiniz.
İslam Aristo’ya karşı çıkmamıştır.Arapçaya tercüme edilen “Aristo mantığı” yüzyıllarca ders kitabı olarak okulutmuş.Siz hiç isagoci diye bir kitap ismi duydunuz mu?
@redogreRecm bir ceza yöntemi olarak cahiliye döneminde gözlenir. Tevrat’ta bab 22’ye bakarsanız, taşlayarak öldürme bir ceza yöntemi olarak görülmektedir. İslami bir uygulama değildir. Tıpkı paganist geleneklerin, eğilimlerin bir türlü terkedilemeyişi gibi, bu da akıl yürütmekten çok korkan kimi toplumların uygulamalarından biridir. Reformdan kastınız bunların terkedilmesi ise evet terkedilmelidir.Bilim adım adım ilerlemeyi, edinilen bilginin yavaş yavaş birikmesini gerektirir. İslam alimlerinin bilimle uğraşmayı terketmesi, sanırım gerçeğe ulaşma konusunda bu yavaş ilerleyen yolu değil de, tasavvuf alimlerinin ulaşmaya çalıştıkları kalben gerçeğe ulaşma yolunu tercih etmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Bu yüzden pozitif bilimlerden ziyade dini temel alan düşünsel yaklaşımlar ağırlık kazanmış. Fakat bu tabiki bireysel olmaktan öteye gitmiyor. Bilimin insanlığın tümü için geçerli olan bir birikim sunması, bu bireysel çabayı etkisiz kılıyor haliyle. Keşke ilim yapmak terkedilmeseydi de şu an İslam lafı geçince akla gelen toplumlara ilişkin olumlu fikirler oluşturabilseydik. Ki ben hala özün esas olduğunu düşünüyorum o ayrı.
şu reform arayışını desteklememek ne mümkün.hani hırsızın eli kesilir(miş) şeriat hükmederse. kişi deve yüküyle para götürüp elini kestirsin, mikrocerrahi sağolsun yirmi dakika sonra diktirsin. “şeriatın kestiği parmak acımaz” sözü, “şeriatın kestiği parmak diktirilmez olarak değiştirilsin :)malımı nasıl satarım diye kapıdan kovsan bacadan giren pazarlamacı düsturuna sahip tebliğcilerin, müşteri ürkütmeyen, yeni pazarlama yöntemlerini içeren seminerlere çekilmesi de hesaba katılmalı.hatta, dört beş yaşındaki kız çocuğunun belden aşağısı çıplak fotoğrafını görüp, ileride nefsi zorlar bu, diye gönderme yapanlara tekkeden çıkış yasağı getirilsin :)uzar gider bu geyiklemeler.tebliğ yetmeyince izah, izah yetmeyince korkutma, o da yetmeyince cebir anlayışı reforma ihtiyaç duyuyor sadece.ben halen İslâm’ın inanç mı, kültür mü? olduğunu anlamış değilim bu coğrafyada.
Belki de doğru soru İslam’da reform değil, İslam anlayışında reform dur.İslam’da reform deyince insanlar Kur’an’ı baştan yazalım, namaz sayısını değiştirelim gibi şeyler anlayıp bu kadar tepki veriyor sanırım.Bu konuları konuşmaktan kaçınca da, “Benim 4 kadın almak hakkım” diyen adamlar doluşuyor ortalığa. En basitinden nüfüsta ki erkek kadın dengesine bakınca bugün bir erkeğe dört kadın anlayışının toplumu kaosa sürükleyeceği ortaya çıkıyor. Biz bu konuları kendi ilmimiz içinde çözdük derseniz 2 eşli milletvekilleri pişkin pişkin oturuyor koltuklarında.Benim İslam’da reform olur demem bu tür acaipliklerin ortadan kalkacağı anlamındadır.
bu konuda diyebileceğim şudur ki islamda reform çoktan yapıldı. hem devlet eliyle bir takım zorlamalarla islam ve müslümanlar değiştirilmek istendi, hem de müslüman alimler vasıtasıyla dini hayat ve anlayışta değişimler hayata yansıdı. bazı mekan ve insanlarda yavaş, bazı mekan ve insanlarda haddinden fazla hızlı olarak. biz bırakın geçen yüzyılı, geçen on seneden daha farklı bir yaşayış ve anlayışa sahibiz. gerçi böyle olsa da olmasa da bu bizi ilgilendirir. dini hayatla ilgisi olmayanların böyle hariçten gazel okumaları hiçbir mana ifade etmiyor. zaten dini hayatı olanlar da bu tür reform, rönesans gibi kelimeleri iplemiyor. biz bir hayat yaşamaya çalışıyoruz, bunu da islamın emir ve kurallarına göre yapmaya gayret ediyoruz. gündelik hayata yansıyan yüzü elbette farklı olacak. zaman değiştikçe, şartlar ve imkanlar değiştikçe gündelik hayat yeniden tanzim edilir fakat islamın asıl esasları baki kalır. islamın sadece ceza veya medeni hukuk kısmından çıkartılan en uçtaki örnekler referans verilerek islamda reform, rönesans gibi istekler bana göre komik ve anlamsız. zira reform yapılacaksa bile bunu dini hayatı olanlar yapar, hariçten gazel okuyanlar değil. ve reform kelimesiyle ifade edilen değişiklikler yapılalı çok oldu. bu değişiklikler bazı müslümanlar tarafından kabul edildi ve uygulanmakta, bazıları kabul etmekle beraber uygulamamakta, bazılarıda ne demek kabul etmek küfürle eş tutmakta. her insan ve cemaatin islamı kendine göre yorumladığı, devletin bile kendine göre bir islam yorumunu kabul ettiği ve sahip çıktığı bir zaman diliminde reform ve rönesans kelimeleri hiç bir şey ifade etmemekte, bir de bu işlerle ilgisi olamayanlar tarafından gündeme getirilince çok tepki görmekte, komik kaçmakta.siyasilerin böyle işlere karışmaları kendi talihsizlikleri. onlar siyasetle uğraşsın. bizim inancımıza karışmasınlar. tabii hariçten gazel okuyanlar da.yorum yazan arkadaşlardan da ben de müslümanım, istediğim gibi yazarım diyenler için tavsiyem önce kendi hayatlarında bir reform yapsınlar, bizde bir görelim bakalım islamda reform nasıl oluyormuş. sonra bütün müslümanlara bakın böylesi daha güzel oluyor desinler. yoksa yazılanlardan dini hayatı olmayanlar reform yapıp bize zorla kabul ettirmeye çalışacaklar gibi bir şey çıkartanlar olabilir.son olarak şahsen bu memlekette veya dünyanın herhangi bir yerindeki birisinin herhangi bir dini, inancı veya dinsizliği algılayış biçimi, hayatına yansıtması, reform yapıp yapmaması beni ilgilendirmiyorken, benim dinim, dini hayatım ve hayat tarzım neden reform kelimesiyle ifade edilen değişime uğratılmak isteniyor? yoksa özgürlük sadece islam dışındakilere mahsus da biz özgürlüğe muhtaç insanlar olarak mı görülüyoruz? bizi de ıraktaki müslümanlar gibi özgürleştirmek ve hayatımızda, dinimizde reform yapmak mı istiyorsunuz?
Kastettiğiniz din ile alakasız adamlardan biri ben miyim? Yoksa Abdullah Gül mü?Hafif’te “Herkes her konuya cevap yazmasın, dini konularda sadece sofu veya koyu müslümanlar yazabilir” diye bir kural mı var?Yoksa burası bir din sohbetleri sitesi biz yanlış yerdemiyiz.Aynı gazeteye 10 tane link vererek bu tartışmaları buraya siz taşımadınız mı yoksa?Ya da ben bir siteye üye olur, İslam hakkında yazarım, bana benim gibi olmayan cevap vermesin mi diyorsunuz?Ya da ortada şu beyefendinin dininde reform yapalım da doğru yolu bulsun diyenler mi var?Bu sitede daha önce ne kömünist manifestodan alıntılar yapıldı, ne Darwin’den ne de sağ/sol/dinci/ateist bir yayın organından linklere boğulduk.Ben sittin senedir buraya üyeyim, hangi habere yorum yapacağımı daha önce kimse söylemedi. Sizin şu bizden değilseniz konuşmayın tavrınız da içimi sıkıyor. Hafif’e insanlar yazı yazar diğerleri de yazarın hoşuna gitse de gitmese de fikirlerini yazar, kimse ben bu konuyu yazdım ama konuyla ilginiz bana göre az yorum yapmayın demez.Gelip burada biri kömünizm hakkında yazıp Marx’ı bilmeyenler yorum yapmasın kardeşim dese de, bir ateist dinsizlik hakkında yazıp ta diyalektiği bilmeyen yorum yapmasın sanane benim inancımdan beni rahat bırak derse aynı şeyi söylerim, inancını buraya getiriyorsan tartışılır, burası yazılanların tartışılmadığı bir bildiri sitesi değil.Hafif insanlar ahkam kestiği sürece hafif…
işte meselenin püf noktası burası.ben bir şahsa karşı yazı yazıp suçlamada bulunmadım ki. sadece türkiyede, dünyada konuşulanlar ve yukarıdaki yazıyla ilgili fikirlerimi belirttim. üstüne alınan arkadaşlardan özür diler, varsa konuyla ilgili fikirlerini dinlemek isterim. hem hafif uyku hariç hiç kimse sitenin sahibi değil, ben ister propaganda yaparım, ister fikirlerimi yazarım, ister konu açarım. bu da hiç kimseyi alakadar etmez. kaldı ki site halka açık bir platform. birisine sen şöyle yazıyorsun ben rahatsız oluyorum, bundan sonra yazma demek ne kadar doğru? isteyen arkadaşlar yazdıklarımı bir daha okuyup isterlerse yorumlarını ekleyebilirler. eklemezlerse de canları sağolsun. ben fikirlerimi yazdım. meşhur reklamdaki gibi “gerisi size kalmış”.masal bu ya, tıpta reform yapmak isteyen adamın biri :-ben yılan zehiriyle, iğneyle enjeksiyon yöntemiyle dudak şişirilmesi işini çok accayip gerici ve bağnaz buluyorum. bu yobaz doktorlar takılıp kalmışlar bu yılan zehirine, ne varsa içinde. mis gibi akrep zehirini hap haline getirip ağız yoluyla alıp mide üzerinden kolayca dudaklarımızı şişirmek varken nedir bu yobaz doktorların garip garip ahkam kesmeleri anlayamıyorum? rica ederim, ben bu işlerden az buçuk anlarım. hem benim annem hemşireydi zaten. istenildiği zaman hızlı ve pratik bir biçimde kan alır,serum bağlardı, gerekirse nöbete bile kalırdı. yani benim bildiklerimi bilseydiniz bu yobaz doktor ayaklarını bırakıp dizlerime kapanır, “bildiklerinizin laik zekatını bana da öğretin marangoz bey, kulunuz köleniz olayım” diye hüngür hüngür ağlardınız.
İslamda reform yapılması gerektiğini, tüm islamı bilen müslümanlar söylesin.Bir şeyi bilmeyen yada üstün körü bilen kişiler nasıl o şeyin değişmesi gerektiğini ya da değişmemesi gerektiğini bilebilir ki?Ha ama milletin ağzı torba değil ki büzesin. Konuşan konuşacaktır. Yanlışmış doğruymuş ne gam.