Haftanın tam ortası, ayın da ortası, yılın da tam ortası… canım sıkıldı artık! Arada olduğu gibi…Ben aslında gitmek istiyorum buradan. Nereye olduğunu bilmeden. Otobandaki araba farları ve müzik dışında hiçbir şey olmasın. Ne dinlemek istiyorum? Skin! Uzun bir yol, bitmesin hiç. Ama çok hızlı. Gitmek istiyorum, yazmak istediğim gibi anlamsız. Anlamsız, çünkü, sanki hayatım anlamsız. Durayım bir ara yolda. Kapıyı açıp, arabadan inip, kapıyı kapatıp (çarparak ama), tekme atayım bir şeylere. Birileri, ‘ne yapıyorsun sen?’ desin, ben küfür edeyim ağız dolusu. Ben küfür etmem hiç aslında. Çünkü yakışmaz benim gibi cici bir kıza. Benzin hiç bitmesin. Yol da. Gece de hiç bitmesin. Kaza yapayım örneğin, refüje çarpsın araba, içinden çıkayım ve bilgisayar oyunlarındaki gibi kendiliğinden kaportanın çöken kısımları düzelsin, kırılan camlar, patlayan farlar yerine gelsin. Kapıyı açıp bineyim arabaya, aynı oyunlardaki gibi. Sonra yol devam etsin. Bir sigara yakayım. Camı açayım, müzik taşsın camlardan… Işıklardan gözlerimi kısayım, yol zor görünsün gözüme. Ööööööffffff… sıkılıyorum çok, hafta sonu da gelmesin, çeşme de olmasın, izmir de kalmasın, hayat bitsin ya da yeniden başlasın! Bilmiyorum işte bir şeyler olsun ya da ben gideyim.