Tarihin en önemli olaylarından biri olan Fransız Devrimi getirdiği yenilikler kadar idamlarıyla ünlüdür, Fransa kralı 16. Louis ve Maria Antoinette idamları sonrasında her türlü fikir uyuşmazlığının çözümü giyotinde bulunmuş, bugün birinin idam hükmünü veren kişiler daha sonra kendilerini idam sehpasında bulabilmişlerdir.İhtilalin ilk dönemlerinde oldukça sevinçli olan Olympe de Gouges sonraları eşitlik kelimesi ile ilişkili gerçekleştirilen devrimde aslında en büyük eşitsizliğin kadınlar ve erkekler arasında olduğunu düşünür.Kadınlara eşit haklar için çalışmalar yapan Cercle Social’e katılır, Erkek ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ne karşın Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayınlar.(Bildirgenin onuncu maddesi:”Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor; öyleyse kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır”)İdam cezasına karşı olan Olympe de Gouges ,devrim sonrası yaşanan olayları vahşet olarak görmeye başlar ve bu düşünce beraberinde eleştirileri getirir, artık kendisi devrimin destekçisi değil,eleştiricisidir.Bu devrim büyük coşkuyla karşılamış olsa da kadınlara pek bir yararının olmadığını görerek gidişata karşı çıkar.Jakobenlerin genel düşüncesi olan kadınların evde oturup ,çocuk yetiştirmesi gibi konulara asla katılmaz.Üç Oy Sandığı adlı bildirisinde halkın hangi yönetim şeklini istediğini kendilerinin oy ile belirleyebilmesini ister ve bu bildiri pek çok kişiyi rahatsız eder. Zaten Feminizm savunan, idama ve köleliğe karşı çıkan, bunu yazdıklarıyla her seferinde dile getiren bu kadının bu bildirisi giyotin düşüncelerini harekete geçirir. Ona göre devrim kral yaşadığı sürece devrimdir, öldürmeye gerek yoktur ve bu düşünceler öncelikle deli olduğu yönünde düşüncelere yolaçar. Kasım 1793 Onun idam tarihidir. (Bir Düş için Yaşayan Kadın/Olympe)

Yaşadıkları dönemde en fazla idam olaylarının yaşandığı hanedan olan Tudor Hanedanı saraydan kişilere uygulanan idamlarla bilinir.(Kraliçe Anne Boleyn, Kraliçe Catherine Howard, Kraliçe Mary Stuart, Kraliçe Jane Gray )İngiliz Kraliçesi Anne Boleyn ile birlikte idam edilen abisi George Boleyn’in belki suçlamalarda söylendiği gibi kızkardeşi ile ensest ilişkisi bile yoktu, ancak kaynaklarda Geoge Boleyn‘in eşi Jane Parker‘in eşi idam edilince çok ta üzülmediğini hatta ensest ilişki hakkında onun birşeyler söylediği ni belirtir, bunun sebebi eşinden gerdek gecesi gördüğü şiddet ve eşcinselliğine katlanamaması olarak görülür.Görümcesi ile eşinin zina suçlamasıyla boyunlarının vurulmasından sonra kralın beşinci eşi ve aynı zamanda eşinin kuzeni olan kraliçe Catherine Howard’ın nedimeliğini yapan Jane Parker Boleyn kraliçenin aşığı Culpepper ile gizli gizli buluşmalarında önemli rol oynar, onlara gözetmenlik yapar, kısa zamanda bunun ortaya çıkması hem kraliçeyi hem aşıklarını hem de Jane Parker’i kuledeki hapishaneye göndermeye yeter ve kuleye zinadan dolayı kapatılan herkesin sonu bellidir: idam.Hapishanedeyken çıldıran Jane delilerin idam edilemeyeceği yasasının iptaline sebep olur, kral ikinci kez eşi tarafından aldatılmış, ikinci kez bir kraliçe idam ettirecektir ve bunda parmağı olan hiç kimse ölümden kaçamamalıdır hele bu kişi kendisini ilk kez aldatan ve boynu vurulan kraliçe ve abisinin yakınıysa.

Kılık Kıyafet Kanunu’na muhalefet ettiği için İstiklal Mahkemeleri tarafından asılan Şalcı Bacı’nın asılmasında rol oynayan kişilerden biri olan Tatar Hasan Paşa , Çetin Altan‘ın dedesidir. Çetin Altan, Şalcı Bacı için ülkemizin siyasal suçtan idam edilen ilk kadın diye bahseder.( Bir kitabından alıntı :“Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa’nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce “Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki” demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamıştım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde)Hayatını bohça içerisinde çeyizlik örtüler satarak kazanan Şalcı Bacı Erzurum’ludur, iki metreye yakın boyuyla erkeği andırır, o dönem Erzurum’da yaşanan Şapka Kanunu’da yapılan muhalefetin bastırılması için çözüm aranırken bu çözümün caydırıcı olması önemlidir.Şapka giyme zorunluluğu olmadığı halde sırf bu isyanlarda korkutucu olsun diye suçsuz yere asıldığı anlatılan Şalcı Bacı bir süre öylece bırakılmıştır(ibret olsun diye, çocuklarıma birşey mi oldu diye etrafa serzenişte bulunan Şalcı Bacı isyankar olarak yakalanır ve idam edilir) Gazeteci Nimet Arzık “Şalcı Bacı Asılmaya Gidiyordu” adlı hikayesinde bu olayı baştan sona tüm gerçekliğiyle anlatır. Şalcı Bacı kadın olduğu için çuvala koyularak asılmıştır.