Elhamra Sarayı’nı zaptederek İspanya’daki yüzlerce yıllık Müslüman egemenliğine son veren Ferdinand ve zulümleriyle tarihe geçen Kastilyalı İsabel‘in kızları olan Aragonlu Katherine küçük yaştan beri İngiltere Kralı Yedinci Henry’nin oğlu tahtın varisi Arthur Tudor ile nişanlı olmasına rağmen bir türlü İngiltere’ye yollanmaz, uzun süren bekleyişten sonra ülkeye gelin gelen Katherine Arthur Tudor ile evlenmiş olsa da 140 gün sonra dul kalır, terleme hastalığından dolayı ölen Arthur Tudor’un ardından kendini Arthur’un ölümüyle taht varisi olan Sekizinci Henry ile nişanlı bulan dul prenses uzun yıllar nişanlı olarak bekledikten sonra kendisinden altı yaş küçük Henry ile evlenir.Papa’dan alınan özel bir izinle nişanlanan prenses bu evliliğin olması için ilk eşi Arthur ‘la hiçbir şekilde cinsi münasebetinin bulunmadığına yemin eder, ancak kaynaklar aslında bu evliliğin normal şartlarda gerçekleştiğini ve prensesin sırf ölen kocasının kardeşi ile evlenebilmek için bu yalana başvurduğunu doğrular, Kral Henry’nin babasının son nefesinde oğlunun Katherine ile evlenmesini istediği, belki Henry’nin bu kızı sevdiği de yer alır.. Evliliklerinde aralarında erkek te olmak üzere bir kaç çocuk sahibi olan ancak bunlardan sadece bir tanesi (Mary Tudor) yaşayabilen İngiltere Kraliçesi Aragonlu Catherine ve Sekizinci Henry’nin evlenmesi VIII. Henry’nin tahta çıkışıyla aynıdır.

Yirmi küsür sene içinde pek çok metres edinen , bu metreslerinden birinden gayrimeşru bir de oğul sahibi olan ancak onu da hastalıktan kaybeden Kral eşi Aragonlu Catherine‘nin yaşının ilerlemesi ile kendisine taht varisi verebilecek biri arayışına girer. Yıllarca Henry’nin pek çok sevgilisine ses çıkarmayan kraliçe yine kralın metreslerinden biri olan Mary Boleyn’nin ablası olan nedimesi Anne Boleyn ile diğer kadınlardan daha farklı romantik bir ilişki içinde oldugunu düşünmez. Oysa VIII. Henry Anne Boleyn’e aşıktır ve onunla evlenirse tahtına varis olacak erkek bebeklerin olacagına emindir.

Katolik inancına göre boşanmak yasak olduğu için kral kraliçenin aslında abisi ile mükemmel bir evliliğinin olduğu, birbirlerine el sürmedikleri hikayesinin yalan olduğu, abisinin karısı ile evlendiği için tanrının ona erkek evlat vermediği bahanesiyle boşanma isteğinde bulunur. Bunca yıl niye bekledin sorusuna ise kraliçeye olan aşkını , ama artık bu günahın kendisini iyice rahatsız ettiğini anlatır.Tövbe ettiğini bu evliliğin geçersiz olması gerektiğini savunarak dini makamlara başvuran kral her yerden red cevabı alır, kendisi kadar kararlı olan Kraliçe Catherine asla boşanmaya yanaşmaz, kendisi ile ilgilenmeyip her yere Anne Boleyn ile giden kralın kendisine döneceğini düşünür. Oysa kral daha önce hayatına giren nedimelerle yaşadığı gibi basit bir ilişkinin değil de büyük bir aşkın ortasındadır, Anne Boleyn hala kendisiyle birlikte olmadığı için onun saflığı ve masumiyetine inanarak onunla evlenmek arzusundadır. Onun dolduruşları ile kraliçeyi iyice gözden çıkartır ve boşanıp manastıra kapanması için baskı yapar.Ama kraliçe de en az kendisi kadar inatçıdır Papa’nın, Kutsal Roma İmparatorluğunun (imparator kraliçenin yeğenidir) kendinden yana olduğunu bilmektedir ve kocasından vazgeçmeye niyeti yoktur.Kiliseden asla boşanma izni alamayan kral beş yıl sonunda Roma’yı ve Papalığı redederek kendi Anglikan Kilisesi’ni kurar. Artık İngiltere’de yeni bir dönem başlamıştır, insanlar kabullense de kabullenmese de tanrıdan sonra gelen tek güç kraldır. Bu dönem manastırların yakılmaları, din görevlilerinin ve Katolikliği savunanların öldürülmeleri, Anne Boleyn’in babası ve kardeşinin çevirdiği entrikaları ile geçer. Papalıktan ayrılan kral kendi evliliğini kendi kurduğu kilisede kendi din adamlarına geçersiz kıldırır ve kraliçeyi saraydan sürer. Anne Boley’ni kraliçe olarak görmeyenler ise canından olmaktadır.Anne Boleyn İngiltere kraliçesi olarak taç giyme törenine çıktıgında karnında kızları Birinci Elizabeth’i (bakire kraliçe) taşımaktadır , ama nedense tören asla beklenildiği gibi coşkulu değildir, halk hala haksız yere saraydan sürülen sevdikleri kraliçe Catherine’den yanadır.Ancak çok sevdikleri kraliçe oldukça bakımsız bir evde, kızıyla görüşmesi yasaklanarak, tek bir hizmetli ile parasız ,pulsuz bir şekilde yaşamaya mahkum bırakılmıştır, ömrünü koyu Katolik inancına sadık kalarak dua ile geçirmiştir.Not: İngiltere’nin en renkli krallarından VIII.Henry’nin dönemi hakkında yazı yazmayı istedim dönemini bırakın sadece evlendigi kadınla ın listesinin başı bile yeterince uzun sürdü, sırf Jonathan Rhys Meyers‘in güzel hatırına , kralın gerçek hayatta onun gibi tatlı olmadığını unutmaya çalışarak sabırla yazmaya devam edeceğim 😀

Metresiyle evlenmek için din değiştiren, onun da kafasını kestiren güçlü bir adam yazılmalı diye düşünerek başladım devamı gelecek.Dönemle ilgili:Boleyn Kızı (roman)The Tudors (dizi)Kraliçenin Soytarısı (roman)Mahkum Kraliçe (roman)The Other Boleyn Girl(film)Boleyn Mirası