TELEVİZYON DİZİLERİ DE GERZEKLEŞTİREBİLİYOR: DİKKAT!
TELEVİZYON DİZİLERİ DE GERZEKLEŞTİREBİLİYOR: DİKKAT!

Bence televizyon dizilerinin “öğretilen gerzeklik” konusunda rolleri büyüktür. Geceleri tercüme yaparken,televizyon dizilerini “dinleme” imkânı buluyorum. Dizi seyretmeyi ben de severim ama gene de dikkatli olun derim. İşte dinlediğim televizyon dizilerinde verilen “gerzek” özellikleri:1. Dizi karakterleri sürekli dizi seyrederler: Dizi karakterleri yapacak başka şey yokmuş gibi sürekli dizi seyrederler. Bunu “Mahallenin Muhtarları” adlı dizide farkına varmıştım. “Bu akşam ne yapacaksın?” sorusunun cevabı her zaman “Ne yapacağım ayol, tabi ki dizi seyredeceğim” olurdu. Hiçbir zaman “bir film kiraladım, onu seyredeceğim” gibi bir cevap duyamazdınız.
2. Dizi karakterleri kitap okumazlar: Dizilerimizde, kitaplara veya kütüphanelere rastlanmaz. Dizi karakterleri genellikle okumayan veya kaliteli kişileri dinlemeyen, hayata dair düşünceleri ve çözümleri güdük olan tiplerdir.
3. Sık sık içerler: Dizi karakterleri üzüldükleri zaman da neşelendikleri zaman da içki içerler. Rakı en favori içkileridir. Çilingir sofraları sık sık dizilerde yer alır. İçmek, bir tür yetişkinlik ve erdem işareti gibi verilir.
4. Dizilerde çok sık sigara içilir: “Devrimci” çocuğumuz Yılmaz Erdoğan bile Otogargara’da veya Mükremin’de sigara paketiyle ortaya çıkar. Bu “devrimci” çocuk Amerikan sigarasının reklamını yapar.
5. Girişimcilik “lanetlenir”: Gariban dizi karakterleri maaşlı işler ararlar. Girişimcilik küçümsenir. Sözgelimi “Bir İstanbul Masalı” adlı dizide erkek sevdiği kadına şunu sorar: “Arkadaşların benim ne iş yaptığımı biliyorlar mı?” Seyrederken aklınıza bin bir türlü soru gelir. Acaba bu utanılacak iş nedir? Meğerse genç adam pazarlamacıdır ve bundan da utanç duymaktadır. Halbuki dünyanın en geliştiren ve kazandıran beş sektörü arasında pazarlamacılık ve satıcılık vardır.
6. Kadınları mızmız ve çaresizdir: Birkaç istisna dışında yerli dizilerdeki kadınlar, sürekli panik atak halinde, ezik bir tablo çizerler. Hemen ağlarlar, çabucak paniğe kapılırlar vs. Paniğe kapılmayı, yaygara koparmayı, duyarlı anne veya eş olmanın bir göstergesi olarak ortaya koyarlar.
7. Dizilerde kendisini geliştiren kişiler yoktur: Karakterler, yabancı dil öğrenmezler, kitap okumazlar, seminerlere gitmezler veya herhangi bir dergiye abone olmazlar. Posta kutularına basılı bir yayın gelmez.
8. Aşk gereğinden fazla kutsanır: Aşk her şeydir. İnsanın aşık olduğu birisiyle evlenememesi lanetlenir. Aşk her şeyin anahtarıdır. Aşk için her şey yapılır. Yasak aşklar kutsanır. Mutsuz aşklar, olgunlaştıran deneyimler olarak değil, kanayan bir yara olarak algılanırlar.
9. Başarılı olmak “lanetlenir”: Dizi karakterleri, mutevazı (!) insanlardır. Başarıdan korkarlar. Başarının kişisel değil aynı zamanda sosyal bir görev olduğunu bilmezler. Gözleri yüksekte değildir. Paradan “tiksinirler” ama para sorununu çözmedikleri için her zaman para sıkıntısı çekerler. Tiksindikleri şey her zaman akıllarındadır.
10. Dizilerde insanlar Kütüphaneye gitmezler: yabancı dizilerde ve filmlerde karakterler kütüphaneye gider araştırma yaparlar. Ama yerli dizilerde kimse kütüphaneye gitmez.
11. İnternet özendirilir: Yerli dizilerde internet sihirli değnek gibi gösterilir. Daha önce kitapla, bilgiyle olmamış kişilerin internette ne arayacakları merak konusudur. İnternetin, “gerzek” bir insanı daha da “gerzek” yapabileceği vurgulanmaz.
12. Anne ve babalarının beklentilerine uymayan çocuklar serseridir: Çocuk okula gitmek istemiyorsa, başka hayalleri varsa üzerinde durulmaz. Çocuk mutlaka resmî eğitim almalıdır. Ressam, satış danışmanı veya başka bir alanda başarılı olması önemli değildir. Çocuk, uslu ve akıllı olmalıdır.
13. Karakterlerin kişisel misyonları yoktur: Dizi karakterleri büyük düşünmezler. En büyük idealleri maaşlı bir işe girip emekli olmaktır. Sosyal etkinliklere katılmazlar, istisnalar dışında herhangi bir konuda taraf olmazlar.
14. Kültürel kimlikler belirsizdir: Dizilerde Türkiye’ye ait özellikler yoktur. Sözgelimi cami görülmez. Herhangi bir yabancı dizide sık sık tapınak, havra veya kiliseleri görülürken, çoğu Türk dizisinde dinî motif yoktur. İnsanların neye inandıkları veya hangi kültüre ait oldukları belli değildir. Bunu belirtmekten özellikle kaçınılır. “Yalan Rüzgarı” gibi bir entrikalar dizisinde bile, bir düğün sahnesinde baba kızına İncil hediye etmişti ve bu benim çok dikkatimi çekmişti.
15. Arkadaş çevrelerini kaybetmekten korkarlar: Dizi karakterleri arkadaşlarını yitirmek istemezler ve bu uğurda değişimden ve gelişmeden bile kaçarlar. Daha başarılı veya farklı olmaya karşı direnirler. Arkadaşların “bizi olduğumuz gibi sevdiklerini” bunun hem iyi hem de kötü olduğunu bilmezler. Bu bir anlamda kötüdür çünkü kendisinden daha iyi bir yönde değişmemizi hazmedecek çok az arkadaş vardır.
16. Erkekler Ölesiye çalışırlar: En iyi, en kaliteli erkek, yorgun, tükenmiş erkektir. Erkek çalışır, kadın, çocuklara bakar. Erkeklerin daha verimli çalışıp aileleriyle daha çok zaman geçirme konusunda arayışları yoktur. Kadınların da erkeklerine destek olma arayışları yoktur. Hâlbuki kadınların mutlaka bir ofiste olmasa bile, evlerinde ve çevrelerinde bazı şeyler yaparak ekonomik anlamda erkeklere yardımcı olma şansları vardır. Kadınlar, kocaları konusunda “şeytan azapta gerek” tavrına ve düşüncesine sahiptirler.
17. Dizilerde “şiir” diye saçma sapan şeyler okunur: Genellikle nesir bile sayılamayacak şeyler şiir diye okunur. Bunlar, basit ve anlamsız sayıklamalardır. Bunun en iyi örneklerinden biri Uğur Arslan’ın okuduklarıdır. Dizilerde büyük şairlere yer verilmez. Çünkü bunlar belli bir birikimi gerektirirler, gazoz gibi içilemezler.
18. Bütün dizilerde kaybedenlere oynanır: Dizi yapımlarında “sıradan insanları hor görmeyin, sayıları gereğinden fazladır” (Köprü adlı diziden) ilkesi uygulanır. Yapımcılar, bu konuda oldukça başarılıdırlar.
Bunlar benim bulduğum gerzek özellikleri. Aman diyorum dizi seyrederken dikkatli olun.www.radyocu.com