Öyle bir zamanda gel ki yeter dediğimde yetmeyeceğine inansın kendi sesim. Bezirgân birikmişliklerin çoğalırken heybende, bereketli tövbeleri unutmuş olsun dilim. Beşik gibi sallanan bir nümayişin son secdesi olsun sahte imana… Biriktirdiğim hınçlarımı dudaklarına bıraksın asil debdebelerim…Filistin’in, Kudüs’ün sapana sarılan çocuklarınca büyüsün kaderim. Bosna’nın yitik devrikliğine dirensin işkencelerine ket vuran beynim ve Çölemerik’in ve Amid’in ve Dersim’in yalnızlığıyla içerlesin sana bir kez daha terk ettiğin kimliğim.İbrahim kadar kadere teslim bir sukutun aciz boyun eğişidir sessizliğim. Musa kadar yalnızlığı sevmeyen bir yalvarışın tecellisidir duaya dönüşmüş hezimetim… Ney olmaya müştak bir göl kamışı boy verir içimde, Mevlana kadar dönüyorum aşkın seferine…Öyle bir zamanda gel ki. Bir dizi ölü aşkı kurşuna dizmiş olayım çoktan. Kâbuslarımı batırıp gözlerine, yeniden inanayım aşkın tende can bulan hikâyesine. Sevda fermanlarının emre telakkisi, boyun eğsin asi ve dik başlı terennümüme. Sen sultan ol var, ben hazırım bendeliğine…Derinliğinden korkmuyorum düştüğüm kuyuların… Dehlizlerin karanlık simasıyla kaç kez hemhal oldu bu yürek. Delirecek bir kalemin dilinde suskunluk kadar kıvranmakta sözcüklerim ve yol bırakmadın sana ulaşabilecek…Hangi kapına uzansam kilitli, hangi yüzüne baksam sen değil, hangi içime sorsam kendime yabancılaşmış bir ses, bekleme diyor gelmeyecek…Güneşin kavurduğu, yanık tenli bir çocuk çığlığı aldığım nefes… Boşaltılmış köyler kadar sessiz ve teslim kalbim… Hürriyetini kaybetmiş bir berfin gibi metropollerin sığınaksız hüviyetine sığınmış bir mülteciyim. Gittikçe yabancılaşıyorsun bana, ben gitgide benzedikçe sana…Bin bir gece masalları anlatma çocukluğuna küsmüş zatıma …Vuslata erişmiş bir tek gece de yetecekti oysa narıma…Zahiri bir emelin Batıni yakınlaşması içimden icazetsiz dökülen sözcükler ve kendini vurup yine kendine teslim olmuş bir kader.Doğrult aşka namlunu, acıma kehkeşanda biriktirdiğimiz yıldızlara, yetecekse duruşuna şedde düşmüş namusuma..Öyle bir zamanda gel ki nevruz ateşinde yeniden yansın sana soğumaya direnmiş yüreğim. Nevbahar tadında ısınsın çok ayaz yemiş ama aymamış heveslerim. Bir maden işçisinin kararmış ve terli alnı kadar emeğe hazır bir hilkatte büyüsün yeminlerin.Gel ki Kudüs’ün, Bosna’nın ve memleketimin kedere gark olmuş çocukları büyüsün… Gel ki buluşsun yeniden ney ile nefes, pir ile semazen… Gel ki her Züleyha kavuşsun Yusuf’una… Gel ki kabul olunsun aşka adanmış her dua… Gel ki Fuzuli’nin aşkla hemhal olmuş dizeleri, Nabi’nin hikmetli vecizeleri, Baki’nin şen sesi canlansın dimağlarda… Gel ki susmasın şiirlerim…Gel diyorum sana…Gel!..Binlerce şairden bezledilmiş ve kalbime âlem-i berzahtan nakledilmiş bir sevdayla…
yorumlar
bu kadar yalvarmaya gelir herhalde.
tamda neredesin sesin soluğun yok, gel derken…yüreğine sağlıkSabır kalmadı içimde Dertler yaş oldu gözümde Bu hasretlik denizinde boğulmadan GEL!
Yazarımız yine döktürmüş, Kahvekokusu daha sık yazar mısın, lütfen..Kendimize de gel elim..
boyun eğiş bir yerde teslimiyettir ki.. ne sessiz kalalım ne de boyun eğelim
offf ne süperr yazmışınız zor anladım ama gerçekten böylesine seslenebilmek çok hoş olmalıdır:)tebrikler kahve kokusu
beğenen dostlara teşekkürler…pbk inşallah yazmaya gayret ederim canım:)akoni, aşka boyun eğmek boynumuzun borcudur sanıyorum…tefillin anlayabilmene sevindim
ne zamandır yoksunbenden sana gitsin bu yazı:)pillibebek doru sölüyo daha sık yaz lütfe!!!
Biliyorum, konuşacak birşeyimiz yokAma yine de gözlerini al gelElindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğiniBeni biri severse inanmamSeni biri severse utanırsınBilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gelBiliyorum konuşucak bir şeyimiz yokAma ızdırabım sende, mutlaka al da gel…cezmi ersöz
yazılarınızın hayranı olarak tekrar yazınızı görmek bir harika.
uzun zamandır ortada yoktun kahvekokusu yazılarını özlemişimaşka boyun eğmek boynumuzun borcudur sanıyorum… demişsinaşk içinde özgürlük barındıryorsa aşktır bana göreyazın her zamanki gibi şahaneydi
cık cık cık burda da benimle zıt fikirdesin marconiaşkın olduğu yerde özgürlük ne arar aşk zaten esarettir, gönüllü bir esaret üstelikaşk=esaret
aşk=esaret olur mu yahuinsanın kimliğini ve kişiliğini kaybettiği yerde aşk mı olur? aşk dediğin özgür sularda yüzmek isterbirinin birine sahip ve bağlayaıcı olduğu aşk aşk mıdır tartışılır
aşk bir bağlanma şeklidir. bağlılığın olduğu yerde de esaret vardır kanımca. aşık insan zaten özgür olmaz olamaz. kalbini ve ruhunu bir yere emenat etmiş insan ne derece özgür olabilir ki
haytaazraile katılıyorum marconiye katılıyorum sonbahar katılmıyorum
aşk esarettir değildir tartışmıyorum artık herkes düşündüğü gibi yaşarbugün dönüp dönüp tekrar okudum bu yazıyıömrümün hikayesine denk düşen satırlar bunlarsenin tarzın ulaşılamaz güzellikte kahvekokusu
Kahvekokusu gelince nedense devlet erkanı gibi arkadaşları da gelmiş. dikkatimi çekti diye söylüyorum. sayın kahvekokusu yokken neden bu arkadaşlarda yoktu ki? insan oğluyuz işte merak ediyoruz. Sloganda meraklı ol değil mi?NOT: meraktan insanın başına çok şey gelirmiş der atalar. bakalım doğru çıkacak mı.sonsuz saygı ve sevgilerimle.
mucizemsin, arkadaşlarından kastınız kimler??ben yalnız beğendiğim yazılara girer ahkam yazarım gerisine tenezzül dahi etmem meselakahvekokusunun yazılarını severek takip ediyorum.ayrıca bir yazarın belli kişilerce sevilip tutulması sanırım pek sıradışı bir durum değil hafif camiasında
ayrıca aşağıda gördüğünüz tablo her yazısında değişmez, kaçı arkadaşı olabilir ki??saçma bir yorumda bulunmuşsunuz size de saygılar
Nasıl desem ne desem. Sevgiyle kal..
…
sımulten:)çok teşekkür ederim Mevlana ve Şems aşığı olarak bu şiir beni mest etti
senin yazın için eklemedim ki neden teşekkür ediyorsun yada ben bu teşekkürü haketmiyorummm
Ne kadar kabasınız , masumca edilmiş teşekkürü bile geri çeviriyorsunuz..
kabalığımı mazur görün lütfen
Neden ki, kötü ruh hali mi..
ruh mu ruhum yok ki verdim onu ben
…
sımulten güzelmiş
İyi oldu, çok severim, Soner Arıca yı..
Fevkâlade. Gelsin vitrinde kalsın; sarıp içi, içeriği…
pelitaş sayende bir kez daha okudum nede iyi oldu