Prinçip'in yakalandığı an
Prinçip’in yakalandığı an

1. Dünya Savaşı’nın başlama sebeplerine dair herkesin bildiği gerçek nedenler ülkelerin birbirlerinin topraklarına göz dikmesi, hammadde arayışları, siyasi zıtlaşmalar, tarihi bir takım etkenler, ülkesel veya kıtasal bunalımlar ve hep daha fazlası tabiki. Ancak bir de hepimizin okullarımızda öğrendiği ve ilk olarak sebep olarak tanıdığımız bir paravan olay var tabiki. Bu olay da Avusturya-Macaristan Arşidükü Franz Ferdinand ve eşinin 28 Haziran 1914’de Saraybosna‘ya olan ziyaretleri sırasında Sırp Milliyetçisi Gavrilo Princip ve üç arkadaşının düzenledikleri suikast. İnternette dolaşırken geçtiğimiz hafta işte tam da bu suikast çıktı ve okudum, açıkçasını söylemek gerekirse bu suikastin tamamen şans eseri yapıldığını ise daha yeni öğrendim ve en azından henüz ayrıntısını bilmeyen arkadaşlarla paylaşmak istedim. Derinine inersek aslında çokça uzun bir süredir Osmanlı İmparatorluğunun yönetiminde olan Saraybosna 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması gereği geçici olarak yönetim değiştrimişti, bu yeni yönetim Avustura-Macaristan İmparatorluğuydu. Sonraki yıllarda önceden Osmanlı İmparatorluğunun başına gelen ayaklanmalar ve çeşitli cinayetler tabiki Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun da başına geldi, zira Bosna’nın , milliyetçiliğin en yoğun yaşandığı topraklardan birisi olan Sırp topraklarına ait olduğunu düşünen Sırp Milliyetçisi Saraybosnalılar’ın ve bağlı bulundukları “Kara El” ve “Genç Bosna” gibi lokal örgütlerin tek düşüncesi bu esaretten kurtulmaktı. Neticesinde 1900’lerin başında Osmanlı İmparatorluğu’nda yoğun olarak baş gösteren iç karışıklıklardan da yararlanarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna’yı 1908 yılında topraklarına kattı. Yukarıda anladığım örgütlere üye olan Sırp Milliyetçileri’nden biri de hepimizin ismini hatırladığı Gavrilo Princip’ten başkası değildi. 25 Temmuz 1894’te dünyaya gelen Gavrilo Princip sadece 24 yıllık hayatına esaretle geçmiş boş yıllar, terkedilmiş fabrikalarda örgütlü bir gençlik ve tabi bir Dünya Savaşı Sebebi sığdırdı. Çok fazla uzatmak istemiyorum, 28 Haziran 1914’de sıcak bir yaz günü eşiyle birlikte şehir turuna çıkan Arşidük Ferdinand ve eşi aslında öncelikle Gavrilo Princip’in saldırısına muhattap olmamışlardı. Aynı gün içinde iki suikast yaşayan Arşidük bunların ilkinde Gavrilo’nun 3 arkadaşından biri olan başka bir Sırp Milliyetçisinin el bombalı saldırısına maruz kaldı, bulundukları arabanın çok yakınına düşen bu bomba onlara bir zarar vermedi ve kalacakları otele yöneldiler. Bu arada ilk suikastçi önceden söz verdikleri gibi yakalanması ihtimaline karşılık siyanür içti ve dereye atladı. Hayat budur ya suikastçiyi ne az dozda aldığı siyanür ne de yaz sebebiyle iyice çekilmiş nehrin suları öldürebildi, suikastçi yakalanmıştı. Hemen bunun ardından bu başarısız girişimden sonra paniğe kapılan ve arkadaşlarıyla birlikte şahir merkezine inen Gavrilo yemek ve sakinleşmek için bir restaurant’ı tercih etti. Bu sırada kendisine yapılan uyarılara aldırmayan ve tehlikenin geçtiğini düşünen Arşidük eşiyle birlikte suikastin hemen arkasından şehir turuna çıktı. Yemeği biten Gavrilo Princip mekanın çıkışında her ne hikmet veya şanssa bir anda karşısında Arşidük’ün arabasını gördü, işte tam o sırada “şeytanın gör dediği” oldu, müthiş bir dürtüyle silahını çekti ve Arşidüke doğrulttu, hemen arkasından ateşlediği mermi önce Arşidük’ün oradan da çıkarak eşinin ölüm sebebi oluverdi. sonuç olarak olay yerinde yakalanan Gavrilo 20 yaşından küçük olmasının verdiği şansla Prag yakınlarındaki Theresienstadt hapishanesine götürüldü. Burada 4 yıl sonra 1918’de Tüberkiloz‘dan ölen Gavrilo Prinçip böylece belkide Dünyanın en şanslı suikastçisi sıfatını da takmış oldu. Silahların Sırbistan tarafından verilmesi sonucunda fitiller ateşlendi ve Avustura-Macaristan Sırbistan’a savaş açtığını duyurdu, milyonların ölümüne neden olan Savaş’ın ateşini oldukça şanslı sayılabilecek ama tam manasıyla sebep sayılamayacak ufak tefek bir adam yakmış oldu. O adamın adı Gavrilo Princip’ti ve o sanırım “Dünyanın En Şanlı Suikastçisi” idi.