Her zaman çok beğendiğim, sanatçıları ekranda göremem… Bu devrin adamı değillerdir bir şekilde çünkü…Bunlardan biri de Ferhan Şensoy’ dur… Hiciv yapabilen, muhalif duygularını asla yitirmemiş, her yeni gelen yönetime göre şekil almamış gerçek bir aktör ve komedi ustasıdır…Günümüz komedyenleri gibi, uzaylı-zuzaylı-kıro tiplemesi vs. filmler yapıp da, politik hicve, halkın ne çektiğine uğramadan, pop-corn yapıtlarla paraları cebe indiren olmamıştır…Velhasıl ekranda da göremezsiniz kolaylıkla… Çünkü değil program yapması, konuk bile olduğu düşünüldüğünde muhalif cümlelerini korkusuzca devirebilme potansiyeli vardır ve bunların hepsi zekice olacaktır, bellidir…Böyle bir adamın yaşadığı bir anı iki gündür haber portallarında, paylaşımda… Ve sanki, onu özleyen, hayat içindeki hallerini merak ederek onu bekleyen bir çok vatandaşa gülümseme vesilesi olmuş olma ihtimali yüksek bu anının… Ve ancak onun başına gelebilecek bir olay…Olay şöyle; Tiyatrocu arkadaşı İlkay Saran, bir tv programında açıklıyor: ‘
‘Ferhan ile ‘Şans Kapıyı Kırınca’ filmini çekmek üzere Küba’ya gittik. Bir gün sette çalışırken Fidel Castro tarafından görevlendirilen bir adam bize zarflar getirdi. Zarflarda yönetmen Ferhan Şensoy için 20, oyuncular için 10, teknik ekip için de 5’er dolar vardı. Ferhan Şensoy parayı kabul etmeyip gönderdi. Tabii biz de geri verdik. Ancak para, şöyle bir notla sete geri gönderildi: ‘Topraklarımda çalışan hiçbir işçinin emeği karşılıksız kalamaz. Ülkemde çekim yaptığınız için teşekkür ederim. Fidel Castro’… Fidel Castro’nun bu notundan çok etkilenen Ferhan Şensoy ve bizler parayı kabul ettik. Sonra da paranın hepsini toplayıp Küba’daki bir tiyatroya bağışlamıştık.”
Bir aktör, oyun yazarı, tiyatrocu ve yıllarca insan panoromalarını çok güzel bir dille vücuda getirmiş bu sanatçımız, ülkesinde kendisinin yeterli kadar kıymetinin bilinmediğine mi yansın, her emeğin karşılık bulamamasına mı?Bir devlet başkanının emeğe karşı ulvi saygısına şahit olmak ancak Ferhan Şensoy’ a rastlaması yakışırdı bence…Bizim de ülkemizde tüm emeklere sahip çıkıldığı günleri görmek ile Ferhan Şensoy’ u ekranlarda görmek dileklerim neredeyse aynı potada erimiş durumda, yazımın sonunda…Umarım, bir gün!
yorumlar
Castro ölmeden Küba’ya gitmek isterdim…
belesh’in yorumu görünce, ben bunu ne zaman yazdım yahu dedim. yaşlılık işte. belesh yavrum, yıllardır aynı şeyi söylerim, fazla da zamanımız kalmadı gibi.sörsim, danyal sahildeki kayaları oyarak yapılmış olan şatonu temizletiyor şu an..
Nev-i şahsına münhasır bir insan deseler Ferhan ŞENSOY derim. Pardon filmini defalarca seyrettim halen dvd olarak saklamaktayım yine izlesem yine keyif alırım. Nitekim zaman zaman bilgisayarıma takıp izlerim.
1- nejat uygur1- müjdat gezen1- ferhan şensoy1- ali poyrazoğlu
1.yi unutmuşum levent kırca 😀
allam yaleppim, bugün 1 bilinmeyenli denklemler hep beni buluyor.
Nebilim, sanırım en sıkıcı top 5 komediyenleri listelemişsin. Ben de çocukluğumdan kalma bu komediyenleri görünce, “bunlara ben ve bu halk nasıl gülüyorduk?” diye soruyorum kendi kendime. Espri anlayışı değişiyor ama zamanla işte.
ihtimal dahilinde..
cem yılmaz’ın şu son filminin fragmanlarındaki dinazor avlama dalgasına bi güldüm bi güldüm… oysa 10 sene önce böyle bir espriye “salak” deyip geçerdik.sonra seinfield taklidi avrupa yakası’da beni gülmekten kırıp geçiriyor mesela..şimdi karşılaştırma yaparsak değişimin her zaman da güzel olmayabileceği ortaya çıkabilir sanırsam belki de veyahut!
Sen zaten Charlie Chaplin’in modern zamanlarından, 1930’lu yıllardan bize kalmış hatırasın kutup ayısı.Bırak alla’sen, Cem Yılmaz’mış.. Yılmaz Erdoğan’mış.. Ata’ymış.. 21. yüzyılmış..Asr-ı Saadet 30’lu yıllarda kaldı. Sen o güzel dönemlere layıksın kuzum. Faşizmle yoğrulmuş çağın sanat, edebiyat, mizah dünyası senin içini açar, güldürür. Bunu biliyoruz zaten.Sana Laurel ve Hardy yolluyorum son olarak. Sittiret Seinfeld, Coupling yada Avrupa Yakası türevi yoz çağın çocuksu gülmecelerini. Bak yolladığım videoda at arabasından bi düşüyo Stan Laurel, poposu acıyo, zıplıyo felam.. görsen acaip gülersin. Sen zaten bu Amerikan klişe komikliklerinin 80’lere, hatta 90’lara kadar ucuz taklitlerini ve tekrarlarını yapıp parayı götürmüş, yatlar katlar içinde, ballıkaymaklarla yaşamış, ama buna mukabil bolca da açlık ve fakirlik edebiyatı yapmış, sosyalist edebiyatı yapmış, şimdilerde ise pabuçları dama atılmış kuşağın bu Laurel Hardy tekrarlarına bunca yıl gülmedin mi?Sen boşver bu genç neslin yeni komedyenlerini. Ne varsa eskilerde var. Nerde o esk…diye eski şarkıları söylemeye devam et sen güzelim. Sen genç yaşta bu yaşlı kafaların terennümlerini tekrar et. Çoluk çocuk da Yılmaz Erdoğanlara, Cem Yılmazlara gülsün.
Her geçen gün gönlümde telafisi mümkün olmayan yaralar açıyorsunuz kuzum.. Ben sadece, kendisiyle denize nazır bir mekanda karşılıklı oturup, Cohibalarımızı yakıp, Bacardi yudumlamak istemiştim.. Ve Puella, Küba vizesi içün ikametgah, 3 fotoğraf, 2 nüfus cüzdan fotokopisini hazırladım, iznini bekliyorum. Ve eğer bugün sayısalı tutturursam hepinizi götüriciim Küba’ya…
Mizah duygusu olmayanlarla anlaşmak zor
Ferhan’ı ciddiye almayın!Kırk beş yıllık arkadaşım Ferhan Şensoy, sahneden darbe çağrısı yapmış. Aynı çağrıyı, birkaç yıl önce Rejans Lokantası’ndan limonlu votka eşliğinde de yapmıştı.Biz de “arkadaş sarhoştur, aldırmayın” demiştik.Gene kaşınmış. Artık yavaş yavaş “ne yapsa yeridir” aşamasına yaklaşıyor, bir tür Aysel Gürel olma yolunda ilerliyor, ciddiye almayınız.Ciddiye alınmaması gerektiği, “darbe yapacaksanız şimdi yapın” cümlesinden hemen önceki sözlerinden de anlaşılıyor:”Daha önceki üç darbe ottan boktan nedenlerle yapıldı, asıl nedenler şimdi var” demiş…Böyle sanıyor.Ne ellili yıllarda Türkiye’de neler olup bittiğinin farkında, ne altmışlı yıllarda, ne yetmişli yıllarda…Oysa o dönemlerin hepsini yaşadı.Fakat, benim tanıdığım Ferhan, kırk beş yıldır tiyatrodan başka bir şey öğrenmemekte direndi. (Tiyatroyu iyi bilir.)Kendini solcu sayar. Solculuğu “romantik komünizm” düzeyinde takılı kaldığı için, solun tarihini de bilmez, sorunlarını da. Fransızca bilir ama açıp okumaz, incelemez.Arkadaşın siyasi bilinci, “Castro dikta kurdu ama öğrencilere bedava defter kalem dağıtıyor” düzeyindedir.Bunda mazurdur. Bilim adamı da değildir, gazeteci de. Sanatçıdır.Eh, sanatçıların da saçmalama özgürlüğü vardır!Fazıl Say saçmalayınca alkış tutanlar, Ferhan Şensoy’a kızmasınlar.Nitekim, Ferhan’ın bu sözlerinden sonra seyircilerin bir kısmı kalkıp gitmiş, bir kısmı aval aval bakmış, küçük bir kısmı da alkışlamış.Böylece kendisi de farkında olmadan, bilim dışı da olsa ufak çapta bir “kamuoyu araştırması” yapıvermiş oluyor oracıkta… Sonuçlarını yorumlasın.Sakın ola ki Ferhan’a “Ergenekoncu mergenekoncu” yaftasını yapıştırmaya da kalkmayınız. Saftır, aklı ermiyor. Türkiye’nin de farkında değil dünyanın da. Sorunuz, Ergenekon’u “pis şeriatçıların Atatürkçüler’i ezmek için uydurduğu varolmayan bir örgüt” sanacaktır. Çünkü okuduğu gazeteler ve gazeteciler ona böyle öğretiyorlar, böyle sanmak da hoşuna gider.O, kendi özel dünyasında yaşıyor.Bundan dolayı da suçlanamaz. Sanatçıdır.Bilincinin, 19 Mayıs günü Dolmabahçe’den vapura biner gibi yapıp “Samsun’a şeriatçılarla savaşmaya gidiyorum” diye demeç veren Atatürk kılığına sokulmuş tiyatrocu çocuğun bilincinden farkı yok.Tanrı onu, Behçet Kemal Çağlar gibi, milli bayramlarda kürsülere çıkıp şiir okuma düzeyine düşmekten korusun! Bir sonrası da müsamerelerde “malul gazi” kılığına girmektir.İnanmıyorsanız bu akşam kendisini izleyiniz, bu yazıyı okuduktan sonra “bana giydirecek”… Huyudur, yapar.Hey gidi koca oğlan, bu günlere mi gelecektik?
Eh, sanatçıların da saçmalama özgürlüğü vardır!…diyen birinin laflarını ; gazetecilerin de hatta Engin ARDIÇ’ ın da saçmalamaya hakkı vardır eksenine oturtabiliriz, ispattır…Bu ülkede muhalif olan/ olabilen sanatçılar bir elin parmağını geçmeyecek kadar azdır ve doğal olarak söylemleri saçma bulunur. Bunu oldukça sağlıklı buluyorum.Her an içeriye birilerinin alındığı bir ülkede; adam para kazanamayacağı riskini bırak, can güvenliğini ve özgürlüğünü dahi riske atacak şekilde fikirlerini korkmadan söyleyebiliyorsa ,ancak arkadan köşe yazısı yazılır, malzeme babında yani.
palyaço tanımını gözden geçirelim ; koyun gibi kendini güttüren, muhalif olamayan, tv ve cinema procelerinden biz de rol kaparız belki, dur bi gişe hasılatı yüksek-içi boş ama parası bol filmlerde bir rol kaparız bekle hele, siyasetle ilgili ne yorum yapacam lan… bana mı kalmış, ben mi düzelticem bu memleketin halini diyen ve bu arada kendini sanatçı zanneden söz konusu tiplemelere biz palyaço diyoruz, arkadaşlar…
Anasını sattıımın sayısalı…
Ferhan Şensoy’lar şimdi eleştirdikleri şimdinin genç ve başarılı komediyenlerinin tahtında otururlardı. Cem Yılmazlar, Yılmaz Erdoğanlar, Ata’lar vs..Yaşlanınca, eski koltuğunu gençlere kaptırınca hazmedebilme olgunluğu gösteremedi ehtiyar.. huysuz ehtiyar oldu çıktı.Oysa ki gençliğinde tahtına oturduğu eski zaman tiyatrocuları dikkatini çekmiyordu o zamanlar.Allah insana aklı başında yaşlılık nasip etsin!
o saydığın isimlerle aynı kareye bile girmek istemez bu usta. öyle olsa bu sözümona genç kuşak hiper sinemacıların (!) kadrosunda 2 replikli yaşlı amca rolü de olsa şansı olsun diye bi taraflarından ayrılmazdı, adam onları böyle boykot ediyor, oldukları yerde olmuyor… asıl o gen. isimler bu ustayla belki de bir araya gelmek istiyorlar da yüz vermiyor usta…adam ratingi en bol show’ lara bile konuk olarak çıkmıyor yahu…!
bir sanatçı daha konuşabildi, sanırım umut var!