2 bütün pide ve bir o kadar da dilimli ekmek!” dedi hışımla içeri giren anneannem.Kızgınlığından cümleyi tamamlayamadı.”Ne oldu hayrola?” dedim.Anlattı.Zaten ben sormasaydım da anlatacaktı.Evdeki kullanılmış kağıtları az ilerdeki kağıt çöpüne atmaya gitmişti.Dün akşam evinde 10-15 arkadaşına iftar yemeği veren komşumuzun oğlunu elinde poşet ,poşetin içinde ekmeklerle görmüş.Ne yapacağını sorunca ,gittiği istikametten de anladığı üzere , çöpün yanına koyacağı cevabını almış.Yani “çöpe atacağım” ın masum hali.O an bişey diyememiş yaşadığı şokla.Kadıncağız dönmüş gelmiş bir telaş,bir sinir.”Ah napsam şimdi ?” dedi durdu gün boyu.Aynı şoku ben de ev arkadaşım sandviç yapmak için kestiği ekmeğin içini çıkarıp gözlerimin önünde çöpe attığında yaşamıştım.”N’oluyo!” deyip atmıştım elimi çöpün içine bir hamleyle alıvermiştim ekmeği.Allahtan ki çöp diye tanımladığımız nesne kova değil de temiz poşet,ekmek de o poşete atılan ilk çöptü de kurtarabilmiştim.Hanımdan aldığım cevapsa” ben sevmiyorum ekmeğin içini” gibi düzmantık bir savunmaydı tabi ki.Şimdi sesleniyorum ey hafif sakinleri ve sakin olmayanları.Özellikle de ekmek atanlara sesleniyorum :Ekmek atılmaz!Olur da küflenir o zaman atarsınız.Ama ekmek küflendirilmez de.Ekmek küflenmeden bir çaresine bakılır.Zira onu bulamayanlar bir hayli fazla dünya üzerinde.
Yapılan israfın boyutu işte burada ortada:
Bayat ekmeklerin her zerresini değerlendirmek mümkün.Biz ekmekleri kurutur ezeriz.O durumda ekmek hiç küflenmez bozulmaz.Sonra bunu ister pane olarak kullanın ister köftelere koyun.Bu çok kullanılan değerlendirme yöntemlerinden biri.Yok ben bu ekmeği başka şekilde yemek istiyorum derseniz tatlısı ,tuzlusu bilmem kaç çeşit yemek tarifi mevcut.Buyrun bu konudaki binlerce linkten sadece bir tanesi.Burada da bir fırıncının ekmek değerlendirme için gösterdiği çabanın haberi var.İçimden alkışladım kendisini. Temennim ; bu uygulama ülke geneline yayılsın.Ekmekler atılmasın.
yorumlar
Paylaşım için teşekkürler!
Bu resim burada pek alakasız durmaz sanırım.?
Bravo, ne guzel bir konuyu anlatmissin, ayrica sadece ekmek degil, masanin uzerindeki ekmek kirintilari dahi cope atilmamali, zenginlik denen seyin o ekmek kirintilari icinde gizli olduguna inaniyorum.
dedem masada önündeki ekmek kırıntılarını alırmış eliyle böyle, teker teker toplarmış köşeye onları, çorbasına yemeğine katarmış.geçenlerde türk insanının bazı davranışlarıyla dalga geçildiği bir muhabbette bu kırıntı toplamayı da anlattılar, halbuki nimete verilen kıymeti gösteren bir davranıştır bu. bir zamanlar bu kadar kıymet verilirmiş ekmeğe, şimdi ise sitelerin çıkış kapılarına bırakılmış ekmek poşetleri var, ilginç ki bazılarında ekmek hiç kırılmamış bile bütün olarak duruyor. yazık.
Sarduvanzan teşekkür ederim yalnız resim eklenememiş galiba.Doğru diyorsun suıza.Tekrar kullanılması mümkün hiç bir şey aslında atılmaması lazım buna eşyalar da dahil.Galanthusun da dediğin gibi ekmek kırıntılarının yeri ayrı,onlar asıl bereketin parçası.Ailesinden bir iki küçük tarla dışında hiç bir şeyi kalmamış olan büyük dedem ,hayatını hiç bir zaman aç açıkta geçirmeden 5 çocuğa baktıysa bunu her sofrada ekmeği gördükçe gözyaşlarına hakim olamayacak kadar ekmeğe değer vermesine bağlarım.
Ha bi de o kırıntıları çocuklara yedirmek için “ne kadar kırıntı bırakırsan o kadar çocuğun olur” derler.O korkuyla yenmemesi mümkün değil.İçten içe böyle birşeye inanmasa da içe bir şüphe düşüyor çocukken.Bereket,israf deseler o kadar etkili olmayacak belki.
Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler..
O lafı söyleyen de düzmantık bi insancağızmış işte.
Koskoca galler prensi..
çok güzel bir yaklaşım.ulusal israfın önemli maddelerinden biri ekmek. aynı su, ilaç ve elektrikte olduğu gibi.ama değerlendirmen tek boyutta kalmış: ekmek atılmaz, israf edilmez…yeterli değil.pilavı, makarnayı ekmekle yiyen, çorbaya ekmeği doğrayarak kaşıklayan bir kültürümüz var. hamur işi kokusu gelince müzik duymuş çingene gibi kesiliriz durduğumuz yere. bir lokantada serviste ilk ekmek gelir. bu kültürün sebeplerinden en büyüğü tarih boyunca yaşanan ekonomik kasıntılar.bugün istanbul’da en utanılacak şey. Halk ekmeği gerçeğidir. ekmek almak için kuyruğa girmek. sebebi ucuz olması. işi gramaja dökersen %100 ucuz. yap ekmeği, sat ucuza yesinler, 5 alacağıma 10 alırım diyen bir kuyruk. onlar halk.diğer yanda halk olmayanlar var. ekmeği %100 daha pahalı üretmek zorunda olan. ve belli bir gramajda belli bir fiyata satmak zorunda olan. susamlı yiyen halk değil.belli bir fiyatın altında satamadığın gibi buğdayın kendisi yüzde 1, samanı yüzde 8, sapı ise yüzde 18 KDV’ye tabi. Belli ki sapla saman karışmış.Bu arada, buğday unundan imal edilen ekmeğin KDV’si yüzde 1, mısır unundan imal edilenin ki yüzde 8.simitin ve sandviçin kdv si %8.ekmek üretimi bir mafya.bunların israfla ne alakası var.endirekt alaka…ekmek yemeye mahkum edilince yediğinin ve attığının hesabını tutamıyorsun.hem sen ekmeğe kota koy. hammadde, üretim yarı mamül bazında. hem de ben halk kardeşiyim diye ucuz ekmek üret sat.halk düşünemiyor halk salak çünkü.sadaka lan bu.hem ekmeği bu denli seven bir halk hem de ekmek çeşidi bu denli kısır.Avrupa da bir fırına gir. rahat 20 30 çeşit ekmek bulursun. biz de standart gramaj, standart denetimsiz, elleye elleye pişirilmiş, elleye elleye seçilmiş 1 çeşit ekmek.ekmek kafa bir halk topluluğu.3 kişilik ailenin akşam yemeğine 5 ekmek aldığını biliyorum.ya da ben istesem fırından yarım ekmek alamıyorum. olmaz. al bütün. yarısını ye yarısını ikram et ya da at.ekmek ye. orospunun teki çıktı. gluten dedi. moda oldu. glutenli ekmek. bunca yıl gluten gerçeğini bilmediğimiz için genetiğimiz etkilenmiş hastalanmışız, boyumuz kısa kalmış, zeka gerilemiş. sonra gluten gerçekli ekmek yaptılar. ekmeğe ne buldularsa attılar. bilmem % kaç vitamin mineral kalori ihtiyacının bilmem kaçını karşılayan ekmek. ekmek ye.ya bu ülkede 250 gr. meyve almak istesen mal gibi bakarlar.doktor antibiyotik yazıyor. 2 bilemedin 3 içsen geçiyor sıkıntı. dünya parası antibiyotik çöpe. tek tek niye alamıyorum bir şişe almak zorunda kalıyorum.sonuca bağlayayım: aç olup ta ekmeğini çöpe atan yok. aç olanların hepsi halk adında karneye bağlanmış zaten. bağlayanlar halkın mutlu olduğunu bildiriyorlar. sosyal adalet.ekmeği çöpe atanlar toklar ve hırsızlar. tok olanın ekmeği çöpe atmaması için gözünün doyurulması setlerin kotaların açılması gerektiğini salakça uygulamalara son verilmesi gerektiğini düşünüyorum. hırsızlarsa pasta yesinler kdv si % 18 den.ama en nihayetinde son 20-30 yıl içinde girdiğimiz ahlaksızlık girdabından çıkmanın kesin çözüm olduğunu, çözümü tüm kalbimle dileyerek…
Abartmayalım yahu. Yıllık 700 milyon amerikan dalırı israf sayılmaz ki. Zengin bi ülkeyiz. Nerelere vermiyoruz o paraları..
prensim pastada kalmamış ülkede.!!
herşeyi devletten beklememek lazım.pastaya alternatif çözümü de siz üretin.
galler prensimi? beleş ateşin kaç kuzum:)
Menemen yesinler..
soğan koyalımmı menemene prensim !
Devlet-i aliye baytarı 41 kere maşallah demişti ama emin değilim. Derece olmayabilir o, bilemedim..
İşte saraydaki en büyük tartışma konusu. Soğanlı mı soğansız mı.. Bide “turşu suyunun iyisi limondan mı, sirkeden mi olur” konusu var..
Varsın belesh için galler prensi olsun ne zararı var.Zaten aslında öyle demek istememiş onu diyen Fransız bilmemnesi kadın.Öyle okudum az evvel.
termometre mi?
referanduma gitsek acep nasıl olur,halka soralım soğanlımı olsun soansızmı diye
olm pres referandum yapar mı? vuracak yumruğu masaya. o kaa
suskun prens o
gelirse daatır diyorum ben valla.
o galler prensi ise bende camelot arşidükasıyım olm
Saray aşçısına feysbuktan mesac attım. Soğansız yemek mi olur dedi. Sustum, gözlerim doldu..
büyük insanmış, kendisine rep+ vermek istiyorum
niye gözün doldu? soğandan mı prens.
İşine bu kadar bağlı bi aşçı duygulandırdı beni. Gecenin şu saatinde sorularıma cevap veriyo..
pizza hut sanırım, limitsiz piza diye bir kampanya yapmış, arkadaş orada pizza yedi ama limitsiz olduğu için pizza değil ekmek ağırlıklı bişe yapmış adamlar, yiyenler de ucunu kemirip kalanını atıyo nasılsa beleş. ben de oturuyorum arkadaşla ( tahıldan yapılan hiçbişeyi yememeye dikkat ediyorum) garsonu çağırıp bu kalan ekmekler ne oluyor dedim. atıyoruz dedi. nasıl yani??? her masada en az bir poşet ekmek var. yahu en azından bir hayvan barınağına filan neden vermiyorsunuz dedim. yeminle o tüketim ve israf çılgınlığı karşısında içim sızladı. bu ülkede hayvanlar belediyeler tarafından ıssız arazilere bırakılıp ölsünler diye terk ediliyor, hayvan barınaklarının bir sürü şeye ihtiyacı var insanlığa hayrın yok bari bırak artıklarından hayvanat yararlansın.
yok artık.bu şirketlerin nasıl yöneticileri var anlamıyorum.Dediğin gibi bir hayvan barınağına falan verseler haberlere çıkarlar ,kısa yoldan reklam da yapmış olurlar hatta.Ön ayak olmak gerek böyle işlerde .Bizzat gidip müdürle konuşmak ,takip etmek gerek meseleyi.Belki o zaman arkası da gelir.
ben işyerimdeki kağıt atıkların toplanması için defalarca belediyeyi aradım. atıkları toplayıp ayırıyoruz burdan alamaz mısınız diye? ya da bize bir atık kutusu bırakın doldurdukça haberdar edelim sizi, çünkü atıkları belli bir sırayla topluyorlar ve buradan geçerken bizim işletmemmize de uğrayabilirler mantığı ile. adamlar umursamadılar, ben üsteleyince gelip alamayız belli güzergahlarımız var dediler, şimdi toplayıp okullara teslim etme kararı aldık okullarda atık kağıt kutuları olup toplanıyor. al kendin götür şıkkı var birde. üç kuruşluk kağıt atığı geri dönüştürmek için bir ton benzin yakıp dünyaya daha beter zarar ver dengesizliği bizi vazgeçirdi.
duyarlı firmalarda var yok değilde kamu kurumları kayıtsız kalıyor.bizim şirketimizin bol kağıt ve karton atığı olur özellikle depolarda, buları çöpe atmayalım kamu maliyesine girdi olur üstelik dönüşüm neticesinde doğayıda koruruz dedik.belediyeyi bizzati aradım durumu izah ettim tamam size bir konteynır gönderelim dediler,günlükte alırız atıkları .anlaştık ve biz biriktirmeye başladık ama konteynır hala yok piyasada.ha biriken kağıtlarıda çöp kamyonları almayınca özel bir nakliye aracı ile elden çıkardık.şimdi o belediyenin adını yazsam seçimde kesin kaybeder başkanı .neme lazım bende bilir filan
bizim belediyede de kağıt atık toplama birimi var.atık ilaç toplama birimi var.atık yağ toplama birimi var.bunlarla ilgili hayali sayıda afiş, reklam var.en nihayetinde bizim belediye atık insan toplama birimine dönüşmüş:arıyorsun, dahili bilmiyor musun diye azar yiyorsun, hadi tamam sineye çekiyorsun, bağlıyor, bağlıyor, akşam oluyor, cevap veren yok.gidiyorsun bizzat, melda hnm ilgileniyor, selda hnm ilgileniyor, alt kat, üst kat, yok ramazandı, yok denetimdi, yok beyaz masa.cehennemde yanın ulanatıklar iyi yanmaz amma…
dünyada naylon poşet kullanan başka ülkeler varmı acaba,benim gördüğüm her yerde atık kağıtlardan yapılmış ambalajlar var,keseler kullanılıyor.nerde o eski file günleri
Haritametotdefteri, geri gelmek üzere o eski file günleri.İnsanlar yavaş yavaş bilinçleniyor bu konuda.File olmasa da kağıt torba ,bez torba yaygınlaşıyor git gide.İnsanlara hediye olarak bez torba götürmek lazım.Alışveriş çantası adı altında.Aerc biz de gittik buranın belediyesine atık yağ için.Daha bi işi tam yaptığını göremediğim belediyemiz bu işi de becerememiş anlaştığı şirket işi bırakmış,yağlar toplanan yerlerde kala kalmış.Şimdi toplamıyorlarmış.Ben ölene kadar idare ederim nasılsa geride kalan beni bağlamaz şeklinde bir tutum.
çok anlamlı bir konuya değinmişsin tebrikler
çok güzel bir konuya değinmişsiniz , teşekkürler.