Ev arkadaşım gece olunca ancak eve gelebilmişti. Yüzündeki gülümsemeden ve gözlerindeki sıkıntı dolu ifadeden yanında ne olduğunu anlamıştım. Hep böyle yapardı zaten canı sıkıldığında kendini mutlu etmek için bulurdu onu. Ben ise mutlu olduğumda pekiştirmek için bulmak isterdim, acılarımı ayık kafayla yaşamak yaptığım hataları veya hiçbir şey yapmadığım halde neden acı çektiğim hakkında daha iyi düşünebilirdim. Çıkardı cebinde bir çakmak ile beraber;—bu gece dışarıda takılacağız.—neden? En azından evde başımıza bir şey gelmez saçmalama gel evde içelim maksat muhabbet?—çok sağlam evde yaşamayalım kafasını…İtiraz etmedim. Zaten bir şeyi kafasına taktığında onu döndürmenin çok zor olduğunu biliyordum. Hem beraber ağlayıp beraber güldüğümüz bu adamın isteği çok fazla bir şey değildi. “en azından ıssız bir yerlerde içelim” dedim. Tam da dediğim gibi ıssız bir yere gittik. Bir harabe, döküntü. Normalde insanın tüylerini diken diken edecek cinsten bir yer. Ama bu iş için çok uygun gelmişti bana da ona da. Başladık içmeye. Bir duman o bir duman ben. Üçüncü turdan sonra bir şeyler oluyordu. Ama biliyordum beklemeliydim daha vuracaktı kafası kafamıza. “Soğusun” dedim, başıyla onayladı. Evet kafası gelmişti. O kafayla bitirdik…Evet, işte oluyordu. Yine düşüncelerin ucundan yakalayamadan bir diğerleri gelmeye başlamıştı. Bir şeyi düşünürken çok yoğun düşünüyordum çok iyi algılayabiliyordum olayları ama dikkatim başka bir şeye hemen kayabiliyordu. Sabunlu düşüncelerdi bunlar. Yine kendimi dinlerken dışarıdan gelen ses uyandırdı beni;—baksana bana, Rusya’nın ışıklarını mı görüyorum bana mı öyle geliyor.Gülmüştüm bu soru karşısında katıla katıla. Ardından baktığımda ışıkların olduğunu gördüm Karadeniz’in karşısında Rusya mı vardı? Bilemiyorum ama olsa bile göremememiz gerekiyor. Rize’nin ışıklarıdır kesin diye düşündüm içimden. Ama bunu açıklamak yerine bu güzel yere tekrar gelmek için ışık yok orada oğlum sen neden bahsediyorsun dedim. Biliyordum bunu söylediğimde ertesi gece kontrol etmeye gelecekti ve beni de getirecekti. Tekrar gelmek istiyordum buraya arkamızdan farelerin geçtiği, içinde bitkilerin büyüdüğü, herkese huzursuzluk veren bu harabe benim huzur tapınağım olmuştu. Acaba dedim burası bir evken de bu kadar huzurlu muydu yoksa bana huzur veren bu bitkiler mi? Sonra sevdiğimi düşündüm. İster istemez giriyordu aklıma neler yaptığımı düşündüm. 1 yıldır susan ben bir duman neticesinde ona olan hislerimi 8 yıldır her şeyiyle yanımda ve en kötüsü de 4 yıllık bir ilişkisi olan kıza söylemiştim. Söylememem gerektiğini biliyordum, hissediyordu beni benim onu hissettiğim gibi. Ne diyecekti ki bana geliyorum senin yanına mı diyecekti? Ne olacağını sanıyordum. Mutsuzluk kapısını arkamdan ben kendim kilitleyip kendim atmamış mıydım penceren? Evet, geliyorum demesinden korkan ben değil miydim araya giren insan olacağım için. Sırf böyle olduğu için bir yıldır içimdeki aşkın benim iç organlarımı felce uğratmasına göz yuman kimdi peki? Neden yaptım o halde neden söyledim ben ona olan hislerimi? Başına sadece senden hiçbir şey beklemiyorum ve istemiyorum gibi saçma sapan bir söz koyarak ona söylememin ne kadar manasız olduğunu anlatacak… Biliyordum demişti…— Şuraya oturalım mı?— Nereye?— Otoparkın oradaki büfenin üstüne.— Anayol lan orası manyak mısın?— Boş ver abi hala umurunda mı?— Eh iyi oturalım…Yok artık nerelere gelmişiz biz de benim haberim yokmuş. Ne kadar yürüdük acaba? Büfenin üstüne çıkmamız lazım ama çokta güzel duruyor çıksak iyi olur hem gecenin bir köründe kim görecek? Ne düşünüyordum ben biraz evvel? Allah kahretsin bak gitti işte hatırlayamıyorum. Önemli bir şey olduğunu hissediyorum. Lan ne garip şey bu meret yahu ne düşündüğümü hatırlayamazken ne hissettiğimi iyi hatırlıyorum. Çaresizlik ve üzüntü… Neyse artık yapacak bir şey yok artık.Ulan çıkmasa mıydık bu büfenin üstüne. Ne komik gözüküyoruzdur burada geçen arabadakiler ne düşünüyorlardır acaba? Anlarlar mı ki? Uf amma stres oldum ben burada yahu gelen her araba polis olacak falan diye götüm atıyor resmen. Ayık gibi konuşabilirim aslında polislerle ama büfenin üstünde ne yapıyordun dediklerinde ne diyeceğim? Ayık bir insan yapmaz zaten bunu çok manasız bir şey. Eheh ne diyeceğim karşı konulamaz bir istek vardı içimde desem? Ne komik olur lan. Ne denilebilir ki böyle bir söze?— Abi artık eve mi gitsek lanet stres oldum ben burada?— Hay ağzını öpeyim valla bende felaket tırstım lan geçen adam da tip tip baktı bize gelirse ne yapacağız diye düşünmekten kafayı yedim.— Hangi adam oğlum adam mı geçti?— Oğlum bak tamam Rusya’nın ışıklarını görmüş olabilirim. Sen görmedim dedin zaten bak orada bir piçlik yaptın bari bunda yapma adam geçti oğlum biraz evvel.— Yok oğlum görmedim valla.— Hadi eve gidelim kalk.— Off abi buradan kim inecek şimdi ya çıkardın bizi mal gibi buraya.— Hadi hadi inersin bir şey olmaz.— Tamam hadi bakalım.— …..— …..— Abi bak ne diyeceğim.— Söyle?— Yarın gece gidip bakacağız aynı yere kesin var oğlum o ışıklar göstereceğim sana da senin kafa güzel görmedin ben iyiydim.— Tamam tamam gider bakarız yarın ama ışık falan yok orada…— …..— …..