Gecenin en karanlık anında, uykunun ise en tatlı yerinde müthiş bir acıyla kıvranarak uyandı. Dişi ağrıyordu. Elini, ağrıyan tarafın üzerine koydu. İçinden bir “ah…” sesi yükseldi. Ama yanında uyuyan sevgili eşi hiç bir şey duymamıştı. Ardından bir inilti yükseldi. “ıııh…” . Hemen yanında uyuyan sevgili eşi bu iniltiyi duymuş ve ne olduğunu anlamak için yerinden doğrulmuştu. Sevgili karısı yatakta oturmuş, bir eli yanağı üzerinde olduğu halde inliyordu.”Ne oldu? Yine dişin mi ağrıyor?” diye sordu. Tülay, yavru bir kedinin ağlamaklı yüz haliyle eşine baktı. Sadece başını salladı. Ağlamak üzereydi. Kemal, hışımla yataktan kalktı. Hem söyleniyor, hem de mutfağa doğru gidiyordu. ” Sana yüz kere söyledim değil mi. O dişini bu kadar ağrımıyorken tedavi ettir diye. Şimdi gecenin bir yarısında uğraş bakalım.” Buz dolabının kapısını açtı ve oradan bir ağrı kesici alıp dolabın kapağını kapattı. Tam musluktan su almak için geri dönmüştü ki, Tülay’ı elinde bir bardak suyla hazır vaziyette elini uzatmış, ağrı kesiciyi kendisine vermesi için beklerken buldu.“Al bakalım. O diş yarın tedavi edilecek, anladın mı?” Tülay sadece başını sallamakla yetindi. Kemal’in kendisine verdiği ağrı kesiciyi, bir bardak suyla birlikte içti ve ağrıyan dişinin bulunduğu yanağını eliyle tutarak yatak odasının yolunu tuttu.Dişçi koltuğuna otururken hiç rahat değildi. Kıvranıp duruyordu. Bir umutla kocasına baktı. Ama kocasının sert yüz halini görünce uslu kediler gibi koltuğa gömülü verdi. Dişçi yanına gelmiş ve kendisinden ağzını açmasını istemişti. Tekrar kocasına baktı. Kemal hiç bozuntuya vermiyordu. Sert yüz ifadesini koruyordu. Ama o da, eşinin dişçi korkusu yüzünden çektiği sıkıntıdan dolayı üzülüyordu. Tülay’ı istemediği bir iş için zorlamak istemezdi ama bu dişin mutlaka tedavi edilmesi gerekiyordu. Başka yolu yoktu.”Diş çok fazla çürümüş. Uzun süre ihmal edilmiş. Dolgu yapabilirim ama garanti veremem. Kanal tedavisi de gerekebilir. Önce dişi bir temizliyelim. Geçici dolgu yapıp durumuna bir bakalım.””Ne gerekiyorsa yapın Ali bey. Mümkünse o dişi kurtaralım.” Kemal bunları eşine bakarak söylemişti. Tülay, oturduğu koltuktan bir an için kalkıp, dişçiden kaçarak çıkmayı düşündü. O bunları düşünürken Kemal, Tülay’ın yanına gelmiş ve elini tutmuştu. Sevgili karısına bakarak, “Merak etme. Tedavi boyunca senin elini tutacağım. Seni yalnız bırakmayacağım,” dedi. Tülay, ağzı açık bir halde dişçi koltuğunda oturuyorken bir eşine bir de doktorun elinde bulunan iğneye baktı. Ali bey gayet nazik bir şekilde uyuşturucu iğneyi Tülay’ın dişinin kenarına batırmıştı. Bir süre bekledikten sonra da Ali bey elinde ki dişçi matkabını, Tülay’ın dişini oymak için Tülay’ın ağzına doğru götürürken, genç kadın gözleriyle matkabı takip ediyordu. Sonunda ağzına giren matkap gürültüyle çalışmaya başlamış ve tülay var kuvvetiyle Kemal’in elini sıkmaya başlamıştı.İçinden de Kemal’e bildiği az miktardaki küfürleri savuruyordu.