Acının yoksulluğun yaşanmışlığın ortasında,akıp giden yaşamın her köşesinde çocuklarda vardı.Ufacık bedenleri ile sokakları,pazarları otogarları doldurmuşlar.Ne güzeldir çocukların sokakları doldurmaları.Ama gezmeye değil,oyun oynamaya hiç değil o minicik nasır tutmuş elleriyle yaşamı üretiyorlar.Omuzlarında kartondan,kutudan bozma boya sandıklarıyla yollarda,neredeyse boylarının erişemediği el arabalarıyla pazarda,garlarda…Kaçmak istercesine adımlarımızı hızlandırdıkça çocukların sesleri daha bir gür çınlıyor kulaklarımızda…
BU DÜNYADA ONLARINDA İNSAN GİBİ YAŞAMAYA HAKKI VAR…
yorumlar
Elleri kitap değil cam bezi görür, duyduğu müzik korna sesi…Bilinçsiz birlikteliklerin sokağa atılmış, hayatından çalınmış yavrucakları.Teşekkürler arseli
Senin oradaki insanlar, dedi Küçük Prens, bir bahçenin içinde binlerce gül yetiştiriyorlar ama yine de aradıklarını bulamıyorlar. Aslında aradıkları tek bir gülde, ya da bir damla suda bulunabilir. Ama kördür gözler. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçekleri görebilir.Küçük PrensAntoine de Saint-Exupery
Bence bu çocuklar genel olarak toplumumuzun en gözle görünür hastalığı. Devlet yaşayan bir organizmaysa, bu çocuklar tam da ilgilenilmeyen ve çürüyen kısım, kokan, acıtan, ağrıyan ve içlerimizi sızlatan…
arseli33, işaretlerden sonra bir boşluk bırakırsan rahat okuruz…Konu güzel, yazım ve ele alış yetersiz tabi…
karnını deştim sevdiğimin,içinden piç çıktısokağa, ait olunmayan mekanahasret nedir? Kafayı uçurmak neden gerekir?İlelebet mi? İşkence mi?Siktir lan, selpağını al sümüğünü çekçocuklar aç mı, açıkta mı?cibiliyet “Ben” kavramının gelişmesi ve genişlemesinde mi?Sevdik saydık uzaktan inek sever gibi, bazen bir çift laf…Ve yazdık şuraya kendimizi sevindirmek yüreğimizden bir parça koptuğunu göstermek için…Malesef onlara yazmadık…!….. Onlara yazılsın derdimiz mi, hem buda var canım biz de puşt değiliz biraz intizam, ilgi değil mi?
bizim coğrafyamızda bizim çocuklarımızdır onlar,orda uzakta bir köydedirler, iyi dileklerimiz asılı kaldığı birkaç şarkıda yaşarlar. ve o köye yetim bırakılmışlardır.dahası ne köy bizimdir ne de çocuklar, . sarhoş atlar zamanı bizim olan bir köyde bizim çocuklarımızı anlatan bir film.
bu derin bir yara gerçekten…birileri onlar için evler de kursa, akılları sıra korumaya da alsa, iş göründüğünden daha derin.ihtiyaç duydukları tek şey aş ya da ev değil…sevgi.ve sevgiyi hayatlarından o kadar uzak tutuyoruz ki toplum olarak, birçoğunu kazanamıyoruz kurduğumuz “sokak çocukları evlerinde” bile.
Keşke bizim kadar duyarlı olabilse insanlar.