Özlem nasıl birşeymiş üç aydır bunu çok iyi anladım. Hiç bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştım kimseden. Neredeyse üç aydan fazla bir süredir ailemden ve çok yakın çevremden uzağım, ayrıyım. Evime döndüğüm ilk gün yapacağım ilk şeyhakkında yaklaşık bir aydır düşünüyorum ve en sonunda karar vermiş olmanın mutluluğu içindeyim. Üç aydır duyduğum özlem, yerini müthiş bir heyecana bıraktı ve ben 15 gün sonrasını değil iple, urgan ile çekiyorum. Eve gittiğimi bir tek kardeşime haber vereceğim, o da bana yapacağım organizasyon için yardım edecek ama tek korkum, çenesini tutamaması. Bir kere daha gideceğimi bir tek ona söylemiştim ve eklemiştim “Hülyacım kimseye söyleme süpriz yapmak istiyorum.” tabi eve gittiğimde herkes hazırlıklı bekliyordu beni. Her neyse. Eve gitmeden bir iki saat önce onu haberdar edicem ve o evdeki durumları ayarlayacak, gidip annemin en sevdiği balıktan alıcak. Babam için bir ufak rakı alacak. Muhtemelen eve vardığım saatte ne annem ne de babam evde olacaklar. Sonra balkondaki masayı hazırlayacağım kendi ellerimle. En güzel şekliyle. Sonra babamın en sevdiği sanatçının cd’sini müzik setinde hazır edicem (Müzeyyen Senar). İş sadece play tuşuna basmaya kalacak.Tam o esnada kapı çalacak. Gelenler, biricik kızlarının eve geldiğinden haberi olmayan anne ve baba, yorgun halleriyle kapıdan girdiklerinde bir değişikliğin olduğunu sezecekler ama akıllarına gelmeyecek. Kardeşim onları balkona buyur edecek ve ta ta ta taaaaaam.. 🙂 hemen sarılışmalar, koklaşmalar, ağlaşmalar zırlaşmalar.. Sonra babama göre dünyanın en iyi şarkıları çalmaya başlayacak ve biz balıklarımızı yerken, kardeşim bize garsonluk edecek. Canım annecim, canım babacım, kardeşim, Yağmurcum, Oruççum, Duygu, Aygün, Sezin, İpek.. Çok özledim hepinizi. Gelicem, az kaldı.